Post image
Zorbalık! Şiddet!

 

İliklerimize kadar işledi galiba…

Zorbalık; Türk Dil Kurumu’na göre, “kendine özgü namus kurallarını esas alıp toplum kurallarının dışına çıkarak zorbalık yapamak”“wikipedia”ya göre ise  bilinçli bir şekilde başkalarına sözel saldırı, fiziksel taviz veya daha ince bir baskı medoduyla olan manipülasyon yoluyla zarar verme davranışı… Keza şiddette; fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik yönden bir başkasına zarar verilmesi…

Başta da belirttiğimiz gibi iliklerimize kadar işledi zorbalık ve şiddet… Sadece ülkemizde değil elbette… Tüm dünyada bir zorbalık ve şiddet ortamı yaşanıyor… Adaletsizlik, hukuksuzluk, şiddeti yapanları ödüllendiren cezasızlık…

Kendi ülkemiz açısından bakarsak; hatta uzun yıllar göz yumulan bireysel silahlanmadaki artış, sadece sözel değil silahlı şiddetin de artmasına neden oldu…

Bir yandan hemen her gün onlarca yaralamalı, ölümlü olay  medyaya yansırken cezasızlık da, adeta “yasalar suç işleyenlerden yana” imajına neden oluyor ki; cezaevinden işlediği suçtan -buna öldürme eylemleri de dahil- çıkan suça meyilli kişiler anında ve kolaylıkla silah bulup yeni vakalar yapıyorlar “Nasıl olsa birkaç yılda çıkarım tekrar” düşüncesiyle…

Zorbalık, şiddet, gözüdönmüşlük ne derseniz deyin son yıllarda bu ülkeye öylesine hakim ki; bakın daha yeni Tokat Erbaa İlçesi’nden İstanbul’a gitmek için hareket eden ve içerisinde otuzdan fazla yolcunun bulunduğu otobüse Hacıpazar Köyü yakınlarında tüfekle yaylım ateşi açıldı. Saçmaların isabet ettiği otobüste allahtan kimse yaralanmadı…

Iğdır’da ise güya iki grup barışmak için bir araya gelmiş… E zorba ve şiddet yanlısının özür dilemesi, hatayı kabul etmesi mümkün mü? Ona göre hep karşıdaki suçludur… Sonuç olarak iyi niyetli kanaat önderlerinin konuşması sırasında çıkan tartışma kavgaya, akabinde de masa, sandalye, sopa, bıçak ve silahların kullanıldığı meydan muharebesine dönüşmüş. Yaralanan dokuz kişi Iğdır Devlet Hastanesi’ne kaldırılmış. Çok kişi ise gözaltına…

Bir meydan savaşı da Aydın Buharkent İlçesi’nde yaşanmış, bir grubun bir genci darp etmesi sonucu… İki aile fertleri bir birine girmiş… Altısı ağır 40’ı aşan kişi hastanelik olmuş… Silah sesleri gece boyunca susmamış, evler taşlanmış, kundaklanma girişiminde bulunulmuş. Polis ekipleri kavgayı ayırmakta zorluk çekince havaya ateş etmek zorunda kalmışlar…

Bolu’da bir kafede oturan müşteriye yanaşıp çakmak soran zorba; “Çakmağım yok” yanıtını alınca ne yapmıştır sizce?

Şiddetin, zorbalığın böylesine yaygın olup, cezasızlığın da ödül olarak sunulduğu memlekette elbette ki; belindeki silahı çekip iki el ateş etmiş… Şükretmek mi lazım bilmiyoruz, ama yaralanan olmamış…

Olsa ne olacak ki; üç kuruş para cezasıyla ön kapıdan girer arka kapıdan çıkar…

İstanbul Maltepe Gülsuyu Mahallesi’nde ise bir büfenin önüne iki motosikletle gelen üç kişi Kalaşnikof ve tabancalarla büfeye kurşun yağdırmış… Büfede bulunan ve ağır yaralanan 16 yaşındaki Baver Çelik adlı genç kaldırıldığı hastanede müdahalelere rağmen kurtarılamamış.

İzmir Karşıyaka’da da, bir süredir “havalı tüfek” elinde bir saldırgan art arta cinayet işliyor. Farklı zamanlarca beş kişiyi çeşitli yerlerinden yaralayan saldırgan, en son evine girmek üzere olan bir kadını bacağından yaralamış… Neyse ki; bu olaydan sonra emniyet, havalı tüfekli saldırganı yakalayabildi…

Umarız; “saadece yaralama, kimse ölmedi” mantığıyla hukuksuzluk, cezasızlık yoluna başvurulup üç kuruş silah cezası uygulanıp salıverilmez… Cezaevleri doluysa, tüfek alıp, avcı gibi art arda insanları hedef alarak adeta avlayan bu adam akıl hastanesine kapatılır…

Hep diyoruz; bireysel silahlanma, kolay silah edinimi önlenmeli, evdeki, beldeki, duvardaki, arabanın bagajındaki SİLAH ÖLDÜRÜR

Ki öylede pek çok olay yansıyor medyaya. Örneğin Adıyaman Gerger’de 12 yaşındaki kızın, babasına ait olduğu belirtilen silahla oynarken kazara öldüğü öne sürülüyor…

Daha dün Denizli’nin Pamukkale ilçesinde, evde bulunan tüfekle oynayan 8 yaşındaki çocuk ise 45 yaşındaki annesini yaraladı…

Ne dersiniz; bu iki olayın suçlusu büyükler değil mi?

Ve dediğimiz bir şey daha var… Her iki kişiden birinde silah var…

Olaylar ise gösteriyor ki; kimi kişilerde ikiden de fazla silah var…

Örneğin Kırşehir’de kendisini silahla yaralayan şüphelinin evinde iki tabanca ile iki tüfek ele geçirilmiş…

Bazen haklı olmak öylesine üzücü ki…

Hele de şiddetin, zorbalığın, bireysel silahlanmanın böylesine yaygınlaşması karşısında…

Psikiyatrist Doç. Dr. Münevver Hacıoğlu Yıldırım diyor ki:

“Şiddeti durdurabilmek için tüm yönleriyle şiddetin farkında olmak ve yaşanılan şiddetin varlığını kabul etmek gerekir…”

Doğru söze ne denir…

İyi haftalar

Umut Vakfı

 

 

 

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN