Mithat KORAY
1936 Berlin Olimpiyatları’ da ABD’ temsil eden kürek takımının hikayesinin George Clooney yönetmenliğinde, Prime Video’ da izleyebilirsiniz.
1936 Olimpiyat Oyunları deyince akla gelen ilk isim Nazi Almanyası’nda düzenlenen organizasyonda dört altın madalya birden alan ABD’ li siyahi atlet Jesse Owens. Ancak Berlin’ in ev sahipliği yaptığı bu oyunların başka kahramanları da var elbette. George Clooney’nin yönetmen koltuğunda oturduğu dokuzuncu film olan The Boys in the Boat (Kürekçi Çocuklar) bizi 1936’nın olimpik figürlerinden bir grup ile tanıştırıyor.
Büyük Buhran’ ın ABD’yi özellikle ekonomik açıdan derinden sarstığı dönemde Washington Üniversitesi’ndeki genç kürek takımı seçmeleri öğrencilere okul masraflarını ödeme şansı doğuyor. Bu fırsatı kaçırmak istemeyen yoksul gençler takımda yer bulabilmek için zorlu bir mücadeleye girişiyor. Seçilmeyi başaranlar bu sporda daha önce deneyimleri olmamasına karşın idealist antrenörlerinin yardımıyla tüm engelleri birer birer aşıyor. Harçlık için küreğe sarılan gençler katılım için gerekli paranın sürpriz şekilde toplanmasıyla bir anda kendilerini Almanya’da Adolf Hitler’in önünde zorlu bir altın madalya yarışının içinde buluyor.
Kürek, sinemanın pek ilgi gösterdiği dallardan biri değil. Bu nedenle bu branşın inceliklerini göstermesi bakımından The Boys in the Boat özellikle sporseverler için cazip bir yapım. ABD’de seyircilerin yarışçıları takıp etmesin sağlamak için kurulan tribün düzeneği filmin en ilgi çekici detaylarından. Yazının başında söz ettiğimiz Jesse Owens’ın Almanları hedef gösteren bir kafile arkadaşına kendi ülkesindeki ırkçılığa dikkat çekerek verdiği yanıt ise The Boys in The Boat’un belki de tek etkili politik yaklaşımı.
Keyifli bir seyirlik
Bu ögelere rağmen George Clooney’ nin elindeki güçlü hikayenin hakkını verdiğini söylemek mümkün değil. Karakterlerin derinine inmekte sıkıntı çeken yönetmen dönemin siyasi iklimini aktarmada da yetersiz kalmış. Özetle güçlü bir sinema eseri olabilecek yapım keyifli bir seyirlik olmaktan öteye gidemiyor. Senaryosu Daniel James Brown’ın aynı isimli romanından uyarlanan, başrollerini Joel Edgerton, Calum Turner ve Petek Guinness’in paylaştığı The Boys in the Boat, Prime Video’ da.
Son bir not… 1936, Türkiye’nin, ilk madalyalarını aldığı ve kadın sporcularımızın ilk kez katıldığı olimpiyat oyunları. Berlin’de mücadele eden kadın eskrimcimiz Halet Çambel, dolu dolu bir hayat hikayesi olan, uluslararası alanda tanınan çok değerli bir arkeolog . Umarım kendi olimpik kahramanlarımızın anlatıldığı filmleri belgeselleri de bir gün izleriz.
(Oksijen, 10-16 Mayıs 2024)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN