Bir kitabı alırken nelerine dikkat edersiniz? Evvela yazar olsa gerek. Konusu bir o kadar mühim. Daha detaycı okurlar için çevirmeni de yine önemli. Bazen onu cazip kılan kapağı ya da ismi de sayılabilir. Peki editörü? Kitabın başında künyeye bu meraka göre hareket eden okurlar elbette vardır. Ancak dürüst yaklaşacak olursak bir elin parmağını geçmeyecek kadardır. Ki editör; tüm bu yukarıda sıraladıklarımızın sürecinde kilit bir görev üstlenir. ”Editörlük Zor Zanaat” kitabında “Editör, yazar beğeniliyorsa gizliden seviniyor, çevirmen olumlu eleştiri alıyorsa içinden mutlu oluyor, yayıncı para kazanıyorsa göğsü kabararak dolaşıyor, ama işler ters giderse fırçayı ilk yiyen o oluyor” diye boşuna söylemiyor Cansu Canseven,
Canseven de tahmin edileceği üzerine bu sektörün içinden bir isim. Zaten bu kitabın ortaya çıkışı da, kendisinin de tanığı ya da öznesi olduğu güçlüklerden kaynaklanıyor. Boğaziçi Üniversitesi’nde Çeviribilim bölümünde doktorasına devam eden Canseven, aynı zamanda 2011 senesinden bu yana Düşbaz Kitaplar’ın yayın yönetmeni Yaklaşık 10 yıldır edebiyat ajanlığından editörlüğe, son okumacılıktan çevirmenliğe, tam ya da yarı zamanlı pek çok pozisyonda edindiği tecrübe bu sektöre dair bir çalışma yapmayı onun için gerekli kılmış. Niyetini şöyle ifade ediyor:
“Bu sektörde neler olduğunu, kimlerin nasıl çalıştığını, editörlerin ne iş yapıp, nelerle uğraştığını daha çok kişiye duyurmak istediğimi anladım.”
Ne çekiyorsa editörler çekiyor
2020 senesinde ortaya çıkan kitap fikrinin Semih Gümüş ve Dilek Emir’in Canseven’i yüreklendirmesiyle arkası gelmiş. Aradan geçen beş yıllık süreçte güncellemeler, revizeler zamanın gereklerine uygun düzenlemelerle bugüne ulaşmış. Canseven kitabı için aralarında Cem Akaş, Selahattin Özpalabıyıklar, Tanıl Bora, Sevengül Sönmez, Nazlı Berivan Ak ve Ayşegül Utku Günaydın’ın olduğu 11 editörle konuyu masaya yatırıyor.
Kitap sadece bir söyleşi derlemesi olmanın ötesinde editörlüğün geçmişten şimdiye kat ettiği yol ve yolculuğa dair de önemli tespitlerde bulunuyor. Hem de edebi türlere dair yürütülen tartışmalara katkıda bulunuyor. Kitap bu açıdan, Canseven’in en çok üstünde durduğu konulardan olan, sektörün hala akademiyle arasındaki mesafe konusunda da bir adım atmış oluyor. Bir yanıyla akademi ve yayıncılık dünyası arasında bir köprü de kuran kitabın en zevkli yanlarından biri ise editörlerin okurla kurduğu ilişkiye tanıklık etmek. Ortaklaşılan nokta artık daha biliçli bir okur kitlesi olduğu; okurun sadece yazar değil çevirmen, hatta düzeltmen bile seçtiği. Bu da editörün hem sorumluluğunu arttırıyor hem de onun kendini geliştirmesine katkı sunuyor şüphesiz.
Analitik olma becerisi
“Editörlük Zor Zanaat”, genel okur kitlesinden ziyade yayıncılık sektörünün ve edebiyat dünyasının arka planıyla ilgili, belki bu alanda bir kariyer hedefinde olanlar ya da doğrudan bu sektörün de içindeki kimseler için şüphesiz daha merak uyandırıcı. Sorduğu sorular ve işaret ettiği konularla yerli yabancı bir kitabın okuruna varana dek geçtiği yolculukta hep arka planda kalan ve belki de pek çok zaman görünmez olan editörlerin ve editörlük mesleğinin karşılaştığı zorlukları anlamak ve hatta çözüme kavuşturabilmek için çok kıymetli ve dikkati değer bir çalışma olduğu ise aşikar.
(Milliyet Kitap, Ekim 2024)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN