CMIRS’ın yabancı öğrenciler ile ilgili yaptığı çalışma, ülkede göz ardı edilen gerçekleri bir kez daha ortaya koydu:
-103 bin 108 öğrencinin 43 bin 118’i 3’üncü dünya ülkesi vatandaşı.
-Afrikalı öğrenciler ülkeye gelmeden önce menejerler tarafından iş ve okul vaadiyle kandırılıyor. Bazı menejerler insan tacirliği ve fuhuş yaptırıyor.
-Fuhuş yapmayı kabul etmeyenler veya itaat etmeyenler, yere çökme, çırılçıplak fotoğraflarının çekilip ailelerine gönderilmeyle tehdit ediliyor, saçlarının kesilip tırnaklarının kırılması gibi cezalara çarptırılıyor.
-Afrikalı öğrenciler, halk arasında yabancı öğrencilerin tümünün mafya olduğu, suç işledikleri gibi inanışlar nedeniyle ırkçılığa maruz kalıyor.
-Burada bulunan yabancı öğrenciler arasında kaygı, depresyon ve intihar düşünceleri yaygın.
-Afrikalı öğrenciler genellikle düşük ücretli işlerde çalışıyor, işveren tarafından haksızlığa veya tacize uğruyor.
-Siyah ve kadın olan öğrenciler ciddi şekilde tacize uğrarken, tüm siyah kadınların vücutlarını satmaya hazır olduğu algısı toplum genelinde yaygın.
Çoğunluğunu Afrika’dan gelen öğrencilerin yaşadıkları sorunlar ve çözüm önerileri yapılan bir çalışmayla ortaya kondu. Öğrenci adaylarını işokul vaadiyle adaya getiren menajerler ve insan tacirleri için önlem alınması talep edildi.
Göç, Kimlik ve Halk Çalışmaları Merkezi (CMIRS), yabancı öğrenciler ile ilgili yaptığı çalışmanın sunumunu yaptı.
KTÖS toplantı salonunda yer alan sunumu, Mine Yücel gerçekleştirdi. Yücel, bu çalışmanın, farklı ülkelerden öğrenci temsilcileri yanında sivil toplum ve polisten yetkililerle derinlikli mülakatlarla yapıldığını ifade etti.
100 ÜLKEDEN 43’Ü, ÜÇÜNCÜ ÜLKE VATANDAŞI
KKTC 2020 İstatistik Yıllığı rakamlarına göre, 2020-21 ders yılında KKTC’de toplam üniversite öğrenci sayısı 103 bin 108 iken, bunların 43 bin 118’inin 3. ülke vatandaşları olduğunu ifade eden Yücel, Yabancı öğrencilerin ülkeye gelmelerinin genellikle buraya daha önce gelen arkadaş/akraba/tanıdık aracılığıyla veya ülkelerinde bulunan veya burada daha önceden öğrencilik yapmış menejerler/aracılar yardımıyla olduğuna işaret etti.
Yücel şöyle dedi:
“Yabancı öğrencilerin Kıbrıs’ın kuzeyine gelmeleri genellikle buraya daha önce gelmiş olan arkadaş/akraba/tanıdık aracılığıyla veya ülkelerinde bulunan veya burada daha önceden öğrencilik yapmış menejerler/aracılar yardımıyla olmaktadır. Buraya gelen yabancı öğrencilerin çoğunluğu Afrikalı öğrencilerdir. Afrika’nın genellikle Avrupa veya Amerika’ya gidemeyecek kadar fakir olan öğrenci adayları hedef alınmaktadır. Bu öğrenciler genellikle ailenin tüm birikimlerini harcayarak buraya gelmekte ve büyük bir çoğunluk da menejerlerin kendilerine vaad ettiği iş olanaklarına güvenerek burada hem okuyup hem de para kazanmayı hedeflemektedir. Buraya okumak ve çalışmak için gelen öğrenciler kısa zamanda kendilerine vaad edilen burs veya çalışma imkanlarının olmadığını, hayatın oldukça pahalı olduğunu ve bazı durumlarda da gayriyasal gelirler elde etmedikçe burada barına mayaca klarını görmektedirler.
Dolayısıyla mülakata katılan yabancı öğrencilere göre sözkonusu menejerler yabancı öğrencilerin en büyük sorunlarından bir tanesidir. Kimisi dürüstçe çalışan menejerlerin birçoğu öğrencileri gelecekleri yer hakkında kandırmakta, AB üyesi bir devlete geleceklerini, iş olanaklarının olduğunu ve burada bol para (Euro) kazanacaklarını söyleyerek öğrencileri zor durumda bırakmaktadırlar. Buraya geldikten sonra çalışma olanaklarının sınırlı olduğunu ve aslında asgari ücretin altında ödeyen işlerde çalışabileceklerini gören öğrenciler ise parasızlıktan suç unsurlarının eline düşebilmededirler.
Menejerler arasında ayrıca insan tacirliği yapan ve buraya öğrenci olarak gelmek isteyen kişileri kandırıp da fuhuş yaptıran kişiler de olduğu, bunların çoğunlukla burada daha önce öğrenci olarak bulunan kişiler olduğu da bilinmektedir. Bu gibi suç unsurlarının varlığı yetkililer ve üniversiteler tarafından bilinmekte olsa da bunun önüne geçmek için herhangi bir adım atılmaması da düşündürücüdür.
Yetkililere göre kendileri de geçmişte burada öğrencilik yapmış olan ve ‘mama’ adı verilen ve kadın olan insan tacirleri öğrencileri okuma ve çalışma vaadiyle kandırıp buraya getirmekte, sonrasında ise havaalanından alıp okula değil de villalara götürüp kapatmakta ve fuhuşa zorlamaktadırlar. Fuhuş yapmayı kabul etmeyenler veya itaat etmeyenlerin yere çökme, ayakta durma, müşteri bulana kadar yatamama, çırılçıplak fotoğraflarının çekilip ailelerine gönderilmeyle tehdit edilmesi, saçlarınının kesilip tırnaklarının kırılması vs gibi cezalara çarptırıldıkları da bu yetkililer tarafından ifade edilmiştir.
Buraya getirilen ve insan ticareti mağduru olan kadınların pasaportları ‘mama’ tarafından ellerinden alınır, biletleri ve aylık kira masrafları da peşinen ödetilerek borçlandırılırlar. Görüştüğümüz uzmanlar web siteleri üzerinden kendilerini pazarlayan 150200 tane kadın olduğunu ve bunların genellikle pasaportlarının kendilerinde olmadığını belirtmektedir.
Ülkede azınlık da olsa yabancı öğrenciler arasında suç unsurlarının da bulunması buraya okumak için gelen çoğunluk için de büyük bir sorun teşkil etmektedir. Şöyle ki halk arasında giderek yayılan yabancı öğrencilerin tümünün mafya olduğu, suç işledikleri vs gibi aslında yanlış olan inanış yabancı öğrencilere karşı ırkçılık duygularına da yol açmaktadır.
Yabancı öğrenci örgütü Vois tarafından yabancı öğrenciler arasında Haziran 2020’de gerçekleştirilen anket çalışmasına göre ankete katılan yabancı öğrencilerin yüzde 88’i ülkemizde ırkçılığa maruz kaldığını belirtmiştir. Aynı ankette yüzde 81 ırkçılığın KKTC’de ciddi bir sorun olduğunu belirtmiştir.
Görüşme yaptığımız yabancı öğrenciler ırkçı davranışların Lefkoşa’da daha fazla olduğunu, kimi dükkanların siyahlara satış yapmadığını belirtmiştir. Görüşmelerde ortaya konan ise yabancı öğrencilerin Kıbrıslılar tarafından para olarak görüldüğü, siyah veya Nijeryalı öğrencilerin tümünün uyuşturucu satıcısı veya fahişe olarak görüldüğü ve medyanın söylemlerinin de bu inanışın artmasına sebep olduğu idi. Görüşme yaptığımız öğrenciler ayrıca kovid dönemi sonrası nefret söyleminde ciddi bir artış olduğunu da belirtmişlerdir.
Burada bulunan yabancı öğrenciler arasında kaygı, depresyon ve intihar düşüncelerinin yaygın olduğu da ortaya çıkmaktadır.
Özellikle kovid dönemi sonrasında izolasyon ve kaygı duygularında oldukça fazla artış olduğu, sosyal destek ağlarının eğitimin online’a geçmesiyle zayıfladığı ve birçok öğrencinin kaygı ve depresyon gibi duygularla boğuşmakta olduğu görülmektedir. Bu rapor hazırlanırken Vois derneği üyesi Emmanuel Achiri yaptığı facebook paylaşımında (13 Nisan 2022) geçtiğimiz 2 hafta içerisinde yabancı öğrenciler arasında 2 intihar ve 2 intihar girişimi olduğunu belirtmiştir.
Yabancı öğrencilerin ülkedeki çalışma hayatı ile ilgili de çeşitli sorunları bulunmaktadır. Yabancı öğrenciler genellikle düşük ücretli işlerde çalışmakta, işveren tarafından haksızlığa veya tacize uğradığında ise kime veya nasıl şikayet edeceklerini bilmemektedirler. Ayni zamanda devlet kurumlarına şikayet için başvurdukları zaman ise İngilizce bilmeyen veya kendilerine yardımcı olmak istemeyen memurlardan dolayı herhangi bir sonuç alamamaktadırlar.”
Kovid dönemi, yabancı öğrencilerin özellikle izolasyon, ve sosyal destekten ve çalışma veya para kazanma şansından uzak kalması sonucunda akıl sağlığıyla ilgili (kaygı, depresyon, intihar eğilimleri vs) sorunlarında artış yaşanmasına yol açmıştır.
Kovid dönemi ayrıca Kıbrıslıların yabancı öğrencilere karşı ırkçı davranışlarında bir artış yaşanmasına da yol açmıştır.
Pandemi dönemi sonucunda yabancı öğrenciler daha da fakirleşmiştir. Bu da ilerleyen günler için bir tehlike sinyalidir ve yabancı öğrenciler arasında intihar, depresyon ve suç oranlarında artışlar yaşanabileceğini de göstermektedir.
Kovid döneminde ayrıca öğrenciler arasında alkol ve uyuşturucu kullanımının da artmış olabileceği düşünülmektedir.
Yabancı öğrenciler ayrıca ekonomik krizden Kıbrıslıların etkilendiğinden daha fazla etkilenmiştir. Ekonomik kriz ve pandemi sürecinde çalışma olanaklarının giderek azalmış olması birçok öğrenciyi derinden etkilemiştir. Ekonomik sorunlar da kaygı ve depresyon gibi akıl sağlığı sorunlarını artırmakta ve daha da kötüleşmesi durumunda birçok kişinin suça yönelmesine yol açma olasılığını barındırmaktadır.
Ekonomik kriz döneminde yabancı öğrenciler ne yönetenlerin ne de sivil toplumun önceliği olmuştur. Tam tersi, Kıbrıslıların gelir kaynaklarında önemli bir yeri olan yabancı öğrenciler (kira vs) para kaynağı olarak görülmeye devam etmektedir.
Siyah ve kadın olan öğrencilerin ayni zamanda ciddi şekilde tacize uğradığı da belirtilmiştir. Tüm siyah kadınların vücutlarını satmaya hazır olduğu algısı toplum genelinde yaygındır. Buna ek olarak tüm siyah kadınların da tacize uğramış veya uğrama olasılığının çok yüksek olduğu ortaya çıkmaktadır.
(Halkın Sesi, 01.06.022)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN