Post image
Western tutkunlarına…

 

Sungu ÇAPAN

‘Sisters Biraderler’ başarılı öyküsü ve karakterleriyle haftanın filmi niteliğinde.

İlginç karakterleri ve öyküsüyle anımsanacak, bordel ve barlarıyla akılda kalıcı San Francisco sekansı gibi renkli dekor-mekân tasarımlarına eklenebilecek başarılı oyunculuk performansları ve sürükleyici anlatımıyla kesinkes meraklısına salık verilecek cinsten, maceradan komedi ve dramaya yön alan, seyredeğer bir western “Sisters Biraderler”.

1950’lerin sonunda, çoğu sonradan kamera arkasına geçerek Yeni Dalga akımını, tıkanmış durumdaki Fransız sinemasına hakim kılacak, genç ve ateşli yazar-kritik tayfasının yoğun eleştirilerine maruz kalmış babası, döneminin en popüler diyalog yazarı, senarist ve yönetmenlerinden biri olan Michel Audiard’ın, Sorbonne’da edebiyat ve felsefe öğrenimi görmüş, 1952, Paris doğumlu oğlu (dolayısıyla aileden sinemacı) Jacques Audiard’ın mesleğe girişi, Polanski’nin “Kiracı” filmindeki montajcı asistanlığıyla 1976’da başlamış, senaryo yazarlığıyla sürmüştü. 1994’de yılların Jean-Louis Trintignant’ıyla geleceği parlak, gencecik aktör Matthieu Kassovitz’i yönettiği bir ‘yol filmi’ denemesi olan “Regarde les Hommes Tomber” ile ilk uzun metrajını çektikten sonra, Nazilere karşı koyan Fransız direnişçileri arasındaki bir muhbirin hikâyesini yine Kassovitz’i başrolde oynatarak anlattığı, ikinci filmi “Un Heros tres Discret”le (1996) adını uluslararası arenada duyuran Audiard, değişik bir aşk hikâyesine dayanan üçüncü filmi “Sur mes Levres-Dudaklarımı Oku”yla (2001) çıkışını devam ettirmişti.

Henri Georges-Clouzot, Jean-Pierre Melville gibi namlı yönetmenlerin mirasına sahip çıkarak ‘polar’ın (Fransızvari heyecan-gerilim türü) yeni ustası sayılan, farklı türleri denediği, bir çok Cesar ödülü kazandığı gerçekçi filmlerinde yönettiği oyuncuları da hep parlatan, üne kavuşturan senarist-yönetmen Jacques Audiard, “Kalbim Bir An Durdu”, “Yeraltı Peygamberi”, Marion Cotillard’ın şaşılası performansıyla unutulmaz kıldığı “Pas ve Kemik”, “Dheepan” gibi başarılı filmleriyle sürdürdüğü 2000’li yıllarda, artık yeni bir sayfa açıyor parlak kariyerinde, Amerikalı oyuncularla İngilizce çektiği, geçen hafta gösterime giren yeni filmi “The Sisters Brothers- Sisters Biraderler”le.

Şiddet öğeleri dorukta

Kanadalı yazar Patrick DeWitt’in Türkçeye “Sisters Kardeşler” adıyla çevrilmiş romanından uyarlanmış senaryosunu yönetmen Audiard’la Thomas Bidegain’in imzaladığı “Sisters Biraderler”, Amerika’da tüm vahşi ‘Uzak Batı’yı altın arayıcılarının sardığı, Oregon’dan San Francisco’ya kadar uzanan topraklarda herkesi korkutmuş, yörenin karanlık adamı Commodore’un (Rutger Hauer) emrinde çalışan, ‘tetikçi’ Eli (John C. Reilly) ve Charlie (Joaquin Phoenix) Sisters kardeşlerin, yer yer şiddet öğesinin doruğa çıktığı, kanlı serüvenleri üstüne kurulu, sıkı bir western. 1850’li yıllarda başlayan Altına Hücum devrinde geçen ve sanki Avrupalı’dan çok Amerikalı bir yönetmenin elinden çıkmış izlenimi veren filmde, patronun buyruğuyla, siyanürle altının bulunmasını sağlayan bir formülün sahibi olan kimyager Warm’ı (Riz Ahmed) yakalamak için yola düşüyor Sisters’ler, Warm’ı tutsak etmiş melankolik arkadaşları Morris’den (Jake Gyllenhaal) gelen bilgilerle.

Masalsı bir son…

Sürdürdüğü katil hayatından bezmiş, insancıllığı ağır basan ağabey Eli’nin, vaktiyle ayyaş babalarını da vurmuş olan, su içercesine adam öldüren kardeşinden gittikçe sıtkı sıyrılıyor.
İnsanın ancak Dallas’ın kuzeyinde bir yerlerde kurulacak yeni bir toplumda, altın hırsı ve maddi çıkarlardan uzak, mutlu yaşayabileceği ütopyasına inanan Warm karakteriyle farklı sulara açılan film, siyanür nedeniyle elini kolunu kaybeden Charlie’yle yaşadığı kişilik bunalımını aşan Eli’nin birlikte, ansızın eceline kavuşmuş Commodore belasından da kurtulmuş olarak ana kucağına, aile yuvasına dönüşleriyle masalsı bir mutlu sona varıyor finalinde.

Sonuçta ilginç karakterleri ve öyküsüyle anımsanacak, bordel ve barlarıyla akılda kalıcı San Francisco sekansı gibi renkli dekor-mekân tasarımlarına eklenebilecek başarılı oyunculuk performansları ve sürükleyici anlatımıyla kesinkes meraklısına salık verilecek cinsten, maceradan komedi ve dramaya yön alan, seyredeğer bir western “Sisters Biraderler”. Yönetmen Jacques Audiard’ın, matrak adıyla başlayan ilginçliğini 2 saat sürdürmeyi başardığı, sonuçta öyküsü, olay örgüsü, karakterleri, mizansenleri ve görüntüleriyle geçerli notu aldığı bu westerni, haftanın filmi nitelemesini de hak ediyor. Ayrıca, eskilerden Karl Malden’i, Gene Hackman’ı yer yer andıran fiziğiyle şimdiye değin yan rollerden kurtulamamış John C. Reilly’yi de yıldız katına çıkarıyor.

(Cumhuriyet, 15.02.2019)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN