Post image
Vicdan Gelişimi Toplumdaki Adaletin ve Hayatın Temelidir

 

Sayın Gökhan Çınar, yeni kitabınız ‘’Benim Evim Neresi?” okurla buluştu. İlk tepkiler gelmeye başladı mı? Nasıl dönüşler aldınız? Tabii bir de siz ne bekliyorsunuz bu kitabınızdan?

Keyifle takip ediyorum gelen tepkileri. Uzun zamandır kitabi okuyucusuyla buluşturmayı bekliyordum. Altı çizili her satırı, kitapla ilgili her cümleyi, ortak duygudan her mesajı görüp duydukça heyecanlanıyorum. Benim beklentim insanın kendini anlama yolculuğuna eşlik edebilmek. Yazarken kendi varoluşumla ilgili bazı sorularımın cevaplarını bulabiliyorum. Okura da kendi sorgulamalarında eşlik etmeyi umuyorum. Kitapta ortak duygularımız, kırılma noktalarımız ve dönüştürmeye çalıştığımız yaralarımız var. Umut, kitabın Kahramanı. Hayatı boyunca kendini aidiyetsiz hissettiği için hala evini arıyor. Bir terapiste hayat hikayesini anlatıyor. Kendi derinlerini kendisine anlatıyor en çok. Hepimizin hayat hikayesi biricik, ama duyguları yaşarken ortağız. Bu sadece Umut’un hikayesi değil. Umut bize hem çevremizden, hem aynamızdan çok tanıdık. Kitapta kendi çocukluğumuzla, yaralı anne-baba ilişkilerimizle, büyüme sancılarımızla, aşk, ayrılık ve yalnızlık döngülerimiz ve ölüme yüklediğimiz anlamlarla karşılaşıyoruz.

KARŞILIKSIZ SEVİLMEK

Kitaplarınızda insan hikayeleri anlatıyorsunuz aslında ve bunu bir terapist gözüyle yapıyorsunuz, sizce bu kadar sevilmenizin nedeni insanların adını koyamadıkları,  ama bildikleri o yaraları göstermeniz mi?

İnsan yaralarından kaçtıkça onlara yakalanır. Saklanan yara nefes alamayacağı için daha fazla can acıtır. Üstünü örttüğümüz her şeyin altında kalırız. Herkes, hikayesini herkese anlatmak zorunda değil. Ama herkesin anlaşılmaya ihtiyacı var. Bazen halden anlayan bir yol arkadaşı insana iyi gelebilir. Benimle o yol arkadaşlığını paylaşmaya açık olan insanlarla bu kitaplarda buluşuyoruz. Sevilmek, onaylanmak, anlaşılmak herkese olduğu gibi bana da iyi geliyor. Ben bir anlatıcıyım. Kitapta, ekranda, hayatta kendimi böyle tanımlamıyorum. Yer yer anlattıklarım kendime de ağır geliyor. Yazınca mutlu olmuyorum. Ama kendimi iyileştirmek için bildiğim en iyi tedavi yöntemi yazmak.

Yeni kitabınızda insanın büyüme yolculuğunun dönüm noktalarını anlatıyorsunuz. Şu anda içinde yaşadığımız toplumda göze çarpan sorunların temelinde çocukluğumuzun yansımaları ne kadar var?

Bireysel ve toplumsal olarak ruh sağlığımızın temeli çocukluğumuz. O yüzden içimizde, evimizde ve ülkemizde ne oluyorsa köklerini çocukluğumuzda bulabiliriz. Bunu, ‘’Haydi hep beraber çocukluğumuza inelim’’ diye söylemiyorum. Ama kendimizi anlamak için çocukluğumuzu bugüne getirip şimdiki haline nasıl geldiğini anlayabiliriz. Kitapta da dediğim gibi ‘’Yarasız çocukluk yoktur‘’, ama yaralarını anlayıp iyileştirebilen, kendisi ve toplum için hikayesini dönüştürebilen insanlar vardır. Çocukluğumuzda az ya da çok, sevilmediğimiz, görülmediğimiz değerli hissetmediğimiz, güvende olmadığımız, utandırıldığımız, yargılandığımız, kıyaslandığımız, suiistimal edildiğimiz, ihmal edildiğimiz anılarımız oldu. Hayatlarımızı bu anılar üzerine inşa ettik. Öfkemizin, korkumuzun, utancımızın, üzüntümüzün kaynağında bu anılar var. Bu anılar kendimizle ilişkimizi, ilişki seçimlerimizi, iletişimimizi, dünya görüşlerimizi, siyasi fikrimizi şekillendiriyor.

 

 

Düzeni Birlikte Yaratmalıyız

Siz önce dijital mecralarda sonra da TV ekranlarında izleyiciyle de buluşuyorsunuz. Bu bakımdan toplumdaki genel eğilimleri daha yakından gözlemliyorsunuz muhakkak. Ne dersiniz, iyileşme yolunda adım atıyor muyuz toplum olarak? Ya da ne yapmalı bundan sonra?

Ben Katarsis’te de, TV programım Paylaş Benimle‘de de, kitaplarımda da en çok vicdandan bahsediyorum. Vicdan gelişimi toplumdaki adaletin temeli, hayatın temelidir. Bu gelişimin üç temel alanı var: Aile, eğitim ve adalet sistemi.

Ailede, kendi sınırlarını bilen ve diğerlerinin sınırlarına saygı duyan, sevilen saygı duyulan ve sevebilen ve saygı duyan çocuklar yetiştirilmesi için çaba göstermeliyiz. Eğitimde, ilk yıllardan itibaren toplumsal cinsiyet eşitliği, adaletin toplum ruh sağlığını koruyacak ve destekleyecek müfredatın çocuklara anlatılmasını sağlamalıyız. Adalet sisteminde herkesin haklarının eşit korunduğu, suçun cezasız kalmadığı, suçlunun da rehabilitasyondan mahrum kalmadığı bir düzeni hep birlikte yaratmalıyız. Bunlar olmadıkça iyileşmek zor. Temelimize güvenemediğimiz, umudu kaybettiğimiz, güvende hissetmediğimiz bir toplumsal düzende birey olarak da sağlıklı kalmak zor. Umutsuz değilim. Benim planlarım, kitaplarım, anlatma ve hevesim ve 2.5 yaşında bir oğlum var. Umutsuz olsam hiçbiri olmazdı. Nasıl ki insan yaralarını fark edip, kabul edip hazır olunca yeni ilişkiler kurarak değişim sağlayabilir, toplum da bunu fark ederek ve bu yollardan geçerek düzeni değiştirebilir.

(Sözcü Kitap, 17.09.2021)

 

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN