Ülkemizde son günlerde art arda; “çocuklarımızı eğitsinler, onların kafalarını bilgiyle yoğursunlar” diye teslim ettiğimiz, adlarına da, “öğretmen” denilenlerle ilgili vakalar yaşanıyor… İğrenç ve tüylerimizi diken diken eden vakalar bunlar…
Hepiniz duydunuz, biliyorsunuz… Diyarbakır’da bir imam hatip lisesinde öğretmen olduğu ileri sürülen şahıs… 34 yaşında… Evli… Üç tane de çocuğu var…
Gazetelerde ailece fotoğrafları yayımlandı… Karısını sıkı sıkı çarşafa sokmuş, gözleri zor görünüyor…
Ama o “öğretmen” denilen şahıs; utanmazca 16 yaşındaki öğrencisine “cinsel taciz”de bulunmuş… İsmi Ahmet B.
Hakkında “Çocuğa karşı cinsel taciz” suçundan 4 buçuk aydan-3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı… Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, suçunu kabul etti…
Yargılanıyor, ama serbest… Sadece hakkında dava açılınca Lice ilçesinde bir okula atanmıştı…
Açığa bile alınmadı yani…
Ama ne öğretmen…
Cinsel istismar suçunun savcılığa taşınmaması için istismarda bulunduğu öğrencisinin ailesine; “Belirleyeceğin imama gidelim” önerisinde bulunan Ahmet B. mesajında, ayrıca “Bu iş uzadıkça daha çok koku verir. Bu durumda bütün köy, okul ve yakınlarınız öğrenecek” diyor…
Ne köy, ne okul… Bütün Türkiye öğrendi… Yabancı basın ilgilendiyse, dünyaya bile yayıldı… Ki bu tür iğrenç olayları artık herkes öğrenmeli… Ki, sapık zihniyetliler çocuklarımıza el uzatamasın…
Mesajlarında şeriatı savunup, “aileye şeriatla çözelim, kızınızı ikinci eşim olarak alayım” diye baskı yaptığı ileri sürülen Ahmet B., olay ortaya çıkınca sadece görev yeri değiştirilmiş ve birkaç maaş kesme cezası verilmiş…
Yani görevden bile alınmadı…
Ancak olay gazetelere yansıyınca ortaya çıktı ki; öğrencisini taciz eden öğretmen aynı zamanda Hizbullah üyeliğinden hapis cezası almış ve cezaevinde yatmış… Sonra “sicil affı”yla coğrafya öğretmeni olarak çalışmaya başlamış… Evinin duvarında Hizbullah bayrağı asılı, facebook hesabından Hizbullah propagandası yapıyor. Küçük çocuğuna Hizbullah liderinin adını vermiş…
Yani çok dindar havalarda, ama el alemin çocuğunu taciz etmekten geri durmuyor… Dine sığınıp taciz ettiği çocuğu bir de kuma yapmayı amaçlıyor…
Pek çok değerli akademisyen, yazar, kısacası insan sicili nedeniyle devlet kurumlarında çalışamazken böylesine suçlu bir insan nasıl Milli Eğitim kadrosuna alınıp, bir de üstüne üstlük öğretmen yapılabilir…
Eğitim Fakültelerini bitiren binlerce genç öğretmen olarak atanmayı beklerken böylesine eskilerin deyimiyle “petek kafalı” insanlar okullara atanıp, öğretmen olarak görevlendirilebilir…
Maalesef son günlerde öğretmen kılığında bu ‘sapık zihniyetli’ şerefsizler çoğaldı…
Geçenlerde de anımsarsınız Konya’da da bir “felsefe öğretmeni” olduğu söylenilen çıkıp, sapkın bir zihniyetle; “eşofman giyen kız öğrencilerin zina yaptığını” söylemişti…
Bakar mısınız eğitim sisteminin geldiği noktaya…
Böylesine sapık düşüncelere sahip insanlar özenle mi seçilip alınıyor Milli Eğitim kadrolarına?
Milli Eğitim Bakanlığı’nın kadroları kimlere emanet… Bir tarikattan kurtulurken, başka tarikatlar mı işgal ediyor eğitim kadrolarını…
Zaten ülkede cahillik ve çocuklara, kadınlara yönelik cinsel taciz ve tecavüzler artarken (ki her gün gazetelerde bir yenisine rastlıyoruz) Türkiye Cumhuriyeti’ni laik eğitimden uzaklaştırmak amacıyla eğitim kadroları sapık zihniyetlere mi emanet ediliyor…
Doğrusu art arda yaşanan bu olaylar çocuklarımızın, ülkemizin geleceği konusunda endişelenmemize neden oluyor…
Çocuklarımızı bu kafalara, böylesine zihniyeti bozuk insanlara emanet etmek istemiyoruz… Milli Eğitim Bakanlığı’nın duyarlı olmasını, özenli olmasını, kadrolarına çeki düzen vermesini istiyoruz. Çocuklarımızı dini kullanan, kafaları sadece “belden aşağı çalışan” zihniyetlere değil, “adam gibi adamlara”, “gerçek eğitimcilere emanet etmek” istiyoruz…
İyi haftalar
Umut Vakfı
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN