Bugün dokuzuncu gün…
Art arda yaşanan depremlerin sonunda dokuzuncu güne geldiğimizde; KAHRAMAN arama kurtarma ekiplerinin çalışmaları sürüyor…
Ve 197’inci saatte Adıyaman’da 18 yaşındaki Muhammed Cafer Çetin ile Maraş’ta da Seçkinler Apartmanı enkazında üç kardeşin yaşadığı haberi mucize ışığı olarak yansıdı ekranlarımıza…
Günlerdir televizyonlarımızın başında mucizeler bekler olduk…
Ki; her mucizeyle umutlandık…
Şimdi de, dokuzuncu günün sabahında gözlerimiz ekranda, bu mucizelerin gerçekleşmesini bekliyoruz…
198’inci saat; sabah saat 9.35 gibi sedye istendi… ZONGULDAKLI KAHRAMAN MADENCİLER çalışıyor… İğneyle kuyu kazar gibi kazıp ulaştıkları Muhammed Cafer’le aralarındaki son engel, kolonu da kesip yüzleştiler…
12 katlı binanın enkazında Muhammed Cafer… Kalpler bu mucizenin bir an önce gerçekleşmesi için atıyor…
Enkazın üstü, onun çıkarılacağı delik diyelim ana baba günü. Tayvan’dan gelen arama kurtarma ekibi orada, askerler, çeşitli kentlerden itfaiyeciler, gönüllü arama kurtarma ekipleri, sağlık çalışanları… İğne atsan yere düşmüyor… Muhammed’in dayısı umutla onların dışında bekliyor… Kalabalığa yaklaşmak, içine girmek öylesine zor ki…
Öbek öbek duranlar, çıkarsa rahatça çıkarılsın, diye düşünmüyor, asla yerlerinden kımıldamıyor, yakından görecekler ya…
Dakikalar geçmiyor…
Saat 9.58’i gösterirken sonunda Muhammed çıkarıldı, öbek öbek insan kitlesinin arasında sedyeye yatırıldığını göremiyorsunuz, ama ona takılan serumu havada görüyorsunuz, üstüne örtülecek termal örtünün elden ele geçişini izliyorsunuz…
Yaşam koridoru değil de sanki engel, oksijeni azaltıcı bir koridor, öylesine bir mahşer yeri!
Sonunda bir UMKE elemanı; her kafadan bir ses çıkmaması için kalabalığı uyardı ve sedyenin elden ele taşınmayacağını söyledi…
Çok haklıydı…
Onlar kalabalığın içinde sedyeyi zorla taşımaya çalışırken Muhammed’in eli havaya kalktı ve onu kurtaranlara el salladı 18 yaşındaki genç…
İnanır mısınız kısacık mesafede kalabalıktan 5 dakika da resmen ambulansa taşıdı sağlıkçılar sedyeyi…
Teşekkürler Zonguldaklı kahraman madenciler… Sizleri karşılaştığınız aptalca engeller nedeniyle deprem bölgesinde çok geç gördük askerlerimiz gibi, ama kahramanlıklarınızla yine damga vurdunuz, vuruyorsunuz… Madencilerden Ercan Bey, mikrofon kendisine yöneltildiğinde şaşkın, “Sağ salim çıkardık, daha mesuduz” diyor…
Muhammed’in ilk isteği “et yemeği” olmuş… Göçük altında nereden bulunacak… O da sigara istemiş…
Her halde içmiştir sigarayı…
Hoş geldin yeryüzüne, sağlıklar Muhammed…
Umarız yeni mucizeler yaşarız… Güney Kore’de 266’ıncı saatte enkaz altından canlı çıkarılarak rekor kırıldığına göre, niye bizde de rekorlar olmasın ki…
Umutlar eksilmeden bir yandan arama kurtarma çalışmaları sürmeli… Enkaz kaldırma çalışmalarına başlamada acele edilmemeli…
Elbette bir yandan da deliller kararmadan binalardan numuneler alınmalı ki, mühendisler başlamışlar bile…
Ekranlarda; hala devleti göremediğini haykıranların olduğunu izlerken bugün dokuzuncu günde; bu facia sonucu ölenlerin sayısı 31 bin 643, yaralananların sayısı artık açıklanmıyor onun için bilgi veremiyoruz… 100 bini çoktan geçtiği bir gerçek… Zaten ölenlerin sayısı da gerçeği yansıtmaz… Çünkü enkaz altında ne kadar insan kaldığını kimse bilmiyor…
Bir kez daha gördük ki; DOĞAL AFETLER ÖNLENEMEZ…
Ve Türkiye’nin dörtte bir nüfusunun olduğu İstanbullular da gördü, yaşadı ki; böyle bir facia yaşandığında yapayalnız kalacaklar… Acı, ama gerçek… Marmara depreminden bu yana ders alınmadığının gerçeği bu…
Ve umursanmayan BİLİM, BİLİM, BİLİM… Ne denli önemliymiş… Bilim adamlarına kulak verip, onlarla çalışmak ne kadar önemliymiş bir kez daha gördük…
Umarız kulaklar yine bilim adamlarına tıkanmaz, gereği tez zamanda yapılmaya başlanır, diyoruz…
Evet, depremler önlenemez, ama hazırlıklı olmak, donanımlı olmak zararları, can kayıplarını en aza indirir…
Umutlarınız, umutlarımız eksilmesin…
UMUT VAKFI
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN