Bir 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü daha geride bıraktık… Tüm dünyada düzenlenen etkinliklerde, kadın haklarından, onların ne kadar fedakâr, cefakâr ve kutsal olduğundan bahsedildi, emekçi kadınların hakları, sözde de olsa teslim edilmeye çalışıldı, kadınların hak ettikleri hayatı yaşayabilmeleri için vaatlerde bulunuldu, projelerden bahsedildi…
Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar, “mücadele, özgürleşme ve dayanışma günü”nde sokaklardaydılar. Ülkemizde büyük bir çoğunluk için “kadın olmanın doğarken hayata yenik başlamak, şiddetle, acıyla, ayrımcılıkla, tacizle, tecavüzle ve ölümle iç içe yaşamak, haklarının suistimal edilmesi anlamına” geldiğini vurgulayan kadınlar, “şiddetin son bulması” için yürüdüler, seslerini duyurmaya çalıştılar…
Aslında bir 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü daha utançla kutladık… Çünkü kadınlar gününü kutladığımız gün dahil, Mart ayının ilk 8 gününde ikisi kız çocuğu toplam 16 kadın öldü, üçü de yaralı kurtuldu… Ya koca ya da eski sevgili, kadını, çocuğu, genç kızı yine acımasızca öldürdü…
Manisa Milletvekili Sakine Öz, şiddet, taciz ve tecavüz suçunun son 10 yılda 14 kat arttığını, son 4 yılda 800’ün üzerinde kadın cinayeti işlendiğini vurgulayarak Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitliğinde 136 ülke arasında 120. sırada bulunduğuna dikkat çekti…
Gerçekten de 2013’ün tablosu vahim… 1 yılda 268 kadın katledildi. 143 kadın tecavüze uğradı. 245 kadın taciz edildi. Baskı sonucu intihara kalkışan 70 kadından 58’i can verdi.
İnsan Hakları Derneği’nin bu raporuna göre, şiddet, taciz, darp, tecavüz veya cinayete kurban giden kadınların yaş aralığı 15-90 arasında değişiyor. Maalesef kadınlar 80-90 yaşında da olsa şiddete, cinayete ve tacize uğrarken son günlerde bu yaş aralığındaki insanlarımızın intihar haberleri de dikkat çekiyor.
Sanırız 2014 kadın cinayetlerinde yaş sınırı 0-90 olacak. Niçin mi?
Hafta sonu Muğla’da yaşanan vahşet tüm Türkiye’yi sarstı malumunuz… Tam 12 yıl çocukları olsun diye mücadele etmişlerdi. Ve 12 yıl sonra bebek hasretleri sona erdi… Ama Türkiye hafta sonu işsiz babanın vahşetine şahit oldu… 42 yaşındaki Bayram Ergen, 35 yaşındaki eşi Birgül Ergen’i pompalı tüfekle öldürdü. Kucağında 7 aylık bebeğiyle kaçmaya çalışan ve göğsünden vurulan kadın, kapının önüne düştü… Kucağındaki çocuk bir yana fırladı. Ama Bayram Ergen’in öfkesi dinmemişti… Kocaman ayaklarıyla yerdeki minik Elif Beyza’nın üstüne çıktı… Hiç acımadan minik bebeğini de ezerek öldürdü…
Evet geçen haftanın son katliamı buydu… Ama 8 Mart Kadınlar Günü’nün öncesindeki bir hafta boyunca pek çok kadın öldü, öldürüldü:
Sinop’da 35 yaşındaki Gamze Filiz öğretmen ataması yapılmadığı için 1 Mart Cumartesi günü av tüfeğini çenesine dayayarak intihar etti… Aynı gün Adana’da hırsız kovalayanlar ise etrafa rastgele ateş ederken 18 yaşındaki Rukiye Yiğit’i yaraladılar.
3 Mart Pazartesi günü, Konya’da üç çocuğunu odaya kilitleyen 34 yaşındaki Hüseyin Çiçek, 33 yaşındaki eşi Gönül Çiçek’i av tüfeği ile başından vurarak öldürdü. Rize’de de bir kişinin rastgele av tüfeğiyle sağa sola ateş etmesi sonucu bir kişi öldü, üç kişi yaralandı; yaralanan üç kişiden biri kadındı… Aynı gün Bursa’da da bir kadın cinayeti vardı. 58 yaşındaki Hasan Yılmaz, akrabasıyla görüşmesini istemediği eşi Firdevs Yılmaz’ı telle boğarak öldürdü…
Kayseri’de işsiz olan ve ev kirasını ödeyemeyen bir baba 4 Mart Salı günü cinnet geçirdi, biri kız dört çocuğunu (birini çatıdan attı) ve karısını bıçaklayarak öldürdü, kendisi de intihar etti. Hatay’da bir kadın bıçakla delik deşik edildi… Çorum’da lise 2. sınıf öğrencisi, 17 yaşındaki genç kız intihar etti…
5 Mart Çarşamba günü Muğla’da da 25 yaşındaki, iki çocuk annesi bir kadın intihar etti. İstanbul’da ise tam bir vahşet vardı. 19 yaşındaki bir hayırsız evlat, 8 yıldır İstanbul’da yaşayan annesini (Rumen uyruklu) önce bıçaklayarak öldürdü, ardından yaktı… Türkiye’ye sığınmacı olarak gelen 21 yaşındaki Afgan uyruklu bir genç kadın da, İstanbul Zeytinburnu’da kocası olduğu ileri sürülen kişi tarafından bıçaklanarak öldürüldü…
Mersin’in Tarsus ilçesinde bir süredir psikolojik tedavi gördüğü öne sürülen 47 yaşındaki Mahsun Aydemir, 6 Mart Perşembe günü, kardeşinin 34 yaşındaki eşi Aysel Aydemir’i sokak ortasında bıçaklayarak öldürdü.
7 Mart Cuma günü İstanbul’da ise üniversite öğrencisi gencecik bir kız belediye otobüsünde tabancayla vurularak öldürüldü. Polisten 4 gün önce tehdit edildiğini bildirerek koruma isteyen, ancak korunmayan 21 yaşındaki İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ikinci sınıf öğrencisi Özge Gündoğan’ın suçu ise eski erkek arkadaşının barışma teklifini reddetmesiydi…
Aynı gün yine İstanbul’da 22 yaşındaki Sude Şeker’in önü Fatih’te eski arkadaşı Emre Bilgiç (23) tarafından kesildi. Barışma teklifini kabul etmeyen genç kız 9 yerinden bıçaklandı.
Antalya’da ise 4 çocuk annesi Çiçek Y. (39) intihar etti.
Kadın kanı “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü”nde de aktı. Iğdır’ın Karakoyunlu ilçesi Mürşitali köyünde, iki çocuk annesi 21 yaşındaki Alime Yarşi, evinde tabancayla başından vurulmuş halde bulundu. Genç kadının eşinin çalışmak için İstanbul’da olduğu belirtildi.
Geçen yıl yapılan araştırmalarda, en fazla kadın cinayetinin yaşandığı illerin sırasıyla; İstanbul, İzmir, Diyarbakır, Antalya ve Gaziantep olduğu belirlendi…
Ülke genelinde 1-8 Mart 2014 tarihleri arasında yaşanan olaylarda ateşli silahlardan çıkan kurşunlarla toplam 40 kişi öldü, 22 kişi de yaralandı…
Geçen haftanın kadınlar açısından ilginç olan bir olay da Adana Yüreğir’de yaşandı. 14 yaşında evlendirilen 10 çocuk annesi Serap Ç. (42) koca dayağından bıkıp intihar etmek için köprüye çıktı. Kurtarılan kadın, “Kocam çeşitli bahaneler bulup sürekli dövüyor. Artık dayanacak gücüm kalmadı” dedi.
Geçen hafta yaşanan bir önemli olayı da es geçmek olmaz. İzmir’de uyuyan karısının üzerine kaynar su dökerek yaraladığı gerekçesiyle ömür boyu hapis cezası istemiyle yargılanan Mustafa G. 7.5 yıl hapse mahkum oldu. Duruşmalardaki iyi hali ve pişman olması nedeniyle sanığın cezasında indirime giden mahkeme, Yargıtay’daki temyiz aşamasının da uzun süre alacağı gerekçesiyle tahliyesine karar verdi…
Eğer Yargıtay verilen bu cezayı onarsa sanık yeniden cezaevine girecek!..
Daha öncede pek çok kadın cinayeti davasında mahkemelerin, verilen cezalarda indirime gittiklerine tanık olduk.
Yapılan araştırmalarda yargıya olan güvenin yok denecek kadar az çıktığı bir gerçek… Ancak yine de böylesine bir karar bizleri şaşırtıyor… Çünkü kırıntı halinde de olsa umutlarımızın yok olmasını istemiyoruz…
Avrupa kadının derdi de şiddet
Türkiye’de olduğu gibi tüm dünyada da kadınların en büyük sorunu şiddet… Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde yaşayan 62 milyon kadının fiziksel ve cinsel şiddete uğradığı belirtildi. AB Temel Haklar Ajansı’nın BM ile ortaklaşa yaptığı araştırmaya göre, AB ülkelerinde yaşayan kadınların üçte biri, 15 yaşından itibaren fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalıyor…
Konu hakkında bugüne kadar yapılmış en kapsamlı araştırmada, 28 AB ülkesi üyeden 42 bin kadınla görüşüldü. Kadınlara (çocuklukta yaşanan cinsel taciz ve şiddetin de dahil olduğu) evde ve işyerinde, fiziksel, cinsel ya da psikolojik şiddete maruz kalıp kalmadıkları soruldu. Buna göre AB ülkelerinde 15 yaşından sonra her 10 kadından biri cinsel şiddete maruz kaldı, her 20 kadından biri de tecavüze uğradı. Bu oran 15-74 yaşındaki tüm kadınlara uyarlandığında ise AB’de 9 milyon tecavüz kurbanı kadın bulunduğu ortaya çıktı. Sonuçlar yine AB ülkelerinde yaşayan kadın nüfusuna uyarlandığında, 100 milyon kadının, ‘uygunsuz flört teklifi’ ve ‘teşhircilik’ dahil 11 ayrı cinsel taciz kategorisinden birinin mağduru olduğunu gösterdi.
Kuzey ülkeleri şaşırttı
AB’de kadınların yüzde 22’si beraber ya da evli oldukları kişinin fiziksel ya da cinsel şiddetine maruz kalıyor. Tacize uğrayan her 7 kadından sadece biri polise şikayette bulunuyor. Ev içi şiddetle alkol tüketimi arasında önemli bir bağ olduğu belirtiliyor. Katılımcı kadınların yüzde 43’ü eş veya erkek arkadaşlarının kendilerine ‘psikolojik şiddet’ uyguladığını söylüyor.
Araştırmaya göre, toplumsal cinsiyet eşitliğinin yüksek seviyede seyrettiği ülkelerde fiziksel, cinsel şiddete maruz kalan kadınların oranı oldukça yüksek. Kadın bir başbakan tarafından yönetilen Danimarka, yüzde 52 ile kadına şiddet uygulanan AB ülkeleri arasında başı çekiyor. Bu ülkeyi sırasıyla Finlandiya, İsveç, Britanya ve Fransa izliyor. Almanya’da kadına yönelik şiddet oranı yüzde 33. Kadına yönelik şiddetin en az olduğu ülkeler ise sırasıyla yüzde 19 ile Polonya, Avusturya ve Hırvatistan…
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla Ankara Adliyesi önünde basın açıklaması yapan Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi, kadına yönelik şiddete karşı toplumsal seferberlik çağrısında bulundu.
Kadının toplumdaki yerini değersizleştiren, geriye götüren, kadını ötekileştiren, kürtajı yasaklayan, kadının kaç çocuk yapacağına, dışarıda ne giyeceğine, hamileyken nasıl gezeceğine, kaç yaşında evleneceğine yönelik “kişi hak ve özgürlüklerine aykırı” söylemlere karşı olunduğunun belirtildiği açıklamada, siyasi erkin en temel görevinin, “kadın istihdamını desteklemek, okula gitme çağını yeni baştan düzenlemek, kadına karşı ayrımcı ve kadın düşmanı her türlü söylem ve icraatın karşısında olmak olduğu” vurgulandı…
Evet bir 8 Mart’ı daha geride bırakırken “kadına bakış açısının değişmesi gerektiğini” özellikle vurguluyoruz. Kadına şiddetin önüne geçmenin tek yolu da şiddetin cezasının caydırıcı olmasından geçmektedir…
Ülkemizde maalesef kadınların büyük çoğunluğu mutsuz…
Kadınlar mutsuzsa aileler mutlu olamaz, aileler mutsuzsa ülkeler mutlu olamaz…
Daha modern, daha ileri ve güçlü bir Türkiye için bizleri yönetenlerin kadınlara yönelik yükümlülüklerini ve sorumluluklarını yerlerine getirmelerini umuyor ve bekliyoruz…
İyi haftalar
Umut Vakfı
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN