Gündelik konuşmanızda bazı kelimeleri hiç anlamlarını düşünmeden söylediğiniz olmaz mı? Hani içinize nefret tohumları salan birine karşı bir çırpıda “Psikopat bu!” deyiverirsiniz. Bazen tanırsınız, bazen yalnızca uzaktan gelen tek bir harekettir sizi çıldırtan. Üstelik sizin için, size yönelik bile değilken. Hele bu yakınlarınızdan biriyse… Çok yakınınızdan birinin, gün be gün değiştiğini başkalaştığını düşünürsünüz. Ama belki de, çok derinlerden gelenleriyle yüz yüze kaldığını bile bilmeden… Her yeni güne uyandığında onlarca yıl öncesinin anıları ve üstelik belki de başkasının anılarıyla savaşmak zorunda kaldığını da bilmeden…
Vamık D. Volkan’ın “Hayvan Katili”, işte böyle bir adamı anlatıyor. (Onun verdiği isimle, biz de ona Peter diyelim.) Peter, psikanalitik öykülerin dördüncüsünün kahramanı. Ama tıpkı onun gibi Peter’ı anlatmadan önce Gregory’den yani, Peter’ın üvey babasından bahsetmek gerekiyor.
Daimi depo: Çocuk
1941 yılındaki Pearl Harbor saldırısında askerken tahmini sayıları 75 bin olan Amerikalı ve Filipinli savaş esirlerinin Batan Ölüm Yürüyüşü olarak tarihe geçen, çoğu esirin kırbaçlanmaktan ya da açlıktan öldüğü 55 millik bir yolu kat eden bir adam. Ve bu yürüyüşten sağ çıkmış bir asker, Gregory… Sıtmadan, dizanteriden, bir insanın yaşayamayacağı her türlü korkunçluğun içinden sağ çıkıp, âşık olduğu kadın ve onun çocuğuyla bir aile kuran Gregory, Peter’ın daha sonraki yaşantısında ne kadar etkili olacağını bilebilir miydi?
Vamık D. Volkan, her teşhisinde insanın tüylerini diken diken eden açıklamalarda bulunuyor. Bir kişinin anılarının başkasına aktarılamadığını ama bir yetişkinin kendi hasarlı benlik imgelerini bir çocuğa yığabileceğini söylüyor örneğin. Yani kendi travmalarınızı çocuğunuza yığmanız hatta bunların failinin imgesini onda yaratmanız mümkün! Bir başka deyişle şöyle diyor Volkan: “Yetişkin birey – çoğunlukla bilinçsizce- kendi benlik imgelerini ve diğer imgeleri yerleştirmek amacıyla çocuğu daimi bir depo olarak kullanabiliyor.”
Peter’ın elbette tek sorunlu ebeveyni Gregory değil, onu aşırı yediren büyükannesi de öyle… Ve tabii Vietnam savaşı zamanı yaptığı askerlik… Peki tüm bunların sonucunda Peter nasıl bir birey oluyor? Alkolik, blumik ve hayvanları öldürmekten zevk alan bir avcı ve bir narsisist.
Kanepenin arkasından izler gibi
Kitap boyunca iki psikiyatrın bir vakayı çözümleyişini, insanın iç dünyasına çıkılan yolculuğun arka koltuğundan izliyoruz. Vamık D. Volkan ise kitabı yazma sebebini şöyle anlatıyor: “Kanımca onun iç dünyasına bir göz atarsak ne tür psikolojik motivasyonların bir erkeği ya da kadını katliam yapmak için silah kullanma dürtüsüne – belki de ‘ihtiyacına’ – yönelttiğini anlamak adına bir adım atabiliriz.”
Peter’ın durumu daha yaşlı ve travmatize olmuş bir kişiye ait psikolojik imgenin nesilden nesle aktarımının bir örneği. Volkan kitap boyunca buna örnek olabilecek bazı vakalardan da hikayeler sunuyor.
Özetle, “Hayvan Katili“nde, bir psikanalizi divanın arkasından izlermiş gibi, hem bir insanın neredeyse insanlıktan çıkan hayat yolunu ve ardından belki biraz da doğru insanlarla karşılaşması sayesinde yine belki ‘özgür’ bir adam oluşunun hikayesini okuyacaksınız. (Milliyet Kitap, Şubat 2014)
“HAYVAN KATİLİ
Vamık D. Volkan
Okuyan Us Yayınları
Fiyatı: 16 TL”
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN