Post image
The Gatekeepers (05.02.2013)

gatekeepers“Güvenlik için ahlakı unut”
İsrail iç istihbarat servisi Şin Bet’in eski yöneticilerinin anlattıklarından yola çıkan bir belgesel büyük ses getirdi. Filmin en çarpıcı cümlelerinden biri: Güvenlik için ahlakı unut

Seçimlerden zaferle çıksa da beklediği desteği bulamayan İsrail Başbakanı’nın bugünlerde bir baş ağrısı daha var: Dror Moreh’nin yönetmenliğini yaptığı Oscar ödüllerine aday gösterilen The Gatekeepers belgeseli. Şimdiden birçok uluslararası önemli ödül elde eden belgeselde, İsrail’in iç istihbarat teşkilatı Şin Bet’i son 30 yılda yöneten altı isim, Ami Ayalon, Avi Dichter, Yuval Diskin, Carmi Gillon, Yaakov Peri ve Avraham Shalom, teşkilatın faaliyetlerini ve “terörle mücadele yöntemlerini” ilk kez kamera karşısında anlatıyor.

İsrailli yönetmen Moreh’nin Şin Bet’e ışık tutan 90 dakikalık filmi fazlasıyla ilgi çekerken, tartışmaları da beraberinde getirdi.
“Masumlar ölebilir”
Teşkilatın yöntemlerini gözler önüne sererek tartışmaya açan belgeselde, bu altı ajan, sürdükleri amansız “terörist avı” sırasında yaşadıkları çelişkileri de anlatıyor: “En çok aranan teröristlerden biri biraz ötenizde ve öldürülmesi an meselesi. Ülkenizin güvenliğini tehdit eden bu adam ebediyen susturulabilir. Ama bir arabanın içinde oturuyor, yanında iki kişi var. Onlar da terörist mi acaba? Ateş ederseniz iki masum insanı öldürebilirsiniz.  Ateş etmezseniz, belki de üç suçlu ülkenize karşı komplolara devam edecek…” ölümle yaşam arasındaki sorgusuz sualsiz karar vermek, sadece kendilerine kalmış… “Ya ahlaki değerler?” sorusuna, içlerinden biri şöyle karşılık veriyor: “Ahlakı unut!”

Düşmana göre biz de teröristiz
Yuval Diskin, “Düşmanımıza göre, biz de teröristiz” diyor. Bir başkası ise, “Birinin teröristi, diğerinin özgürlük savaşçısıdır” yorumunu yapıyor. Altı eski Şin Bet başkanı ilk ağızdan olayların kapalı kapılar ardındaki yüzünü anlatırken, arşiv görüntüleri, fotoğraflar ve grafikler kullanılan belgesel, tüyler ürperten bir aksiyon filmini andırıyor.

Moreh bir “sorgu memuru” havasında, ama bu bir “danışıklı dövüş” değil. Yine de belgeselin altı “başrol oyuncusu”, hikayelerini anlatmak için elde ettikleri bu fırsatı memnuniyetle karşılamış görünüyor. Böylece yaşanan endişeler ve pişmanlıklarla, karşılıklı şiddetin, işkencenin, suikastların karanlık ve “gerçek” hikayesi anlatılıyor.

Nazilere benzedik
Filistin konusunda ise, işgale karşı çıkan altı eski başkan, hükümetlerin barış yapmayı reddederek ülkenin geleceğini tehdit ettiğini söylüyor ve Filistinle müzakerelerin sürmesi gerektiğini savunuyor. Carmi Gillon, “Milyonların hayatını çekilmez yaptık” derken, Avraham Shalom daha da ileri gidiyor: “Korkunç işgalci bir güç olduk. Aynı 2.Dünya Savaşındaki Almanlar gibi…”
(taraf.com.tr, 31 Ocak 2013)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN