TUĞÇE MADAYANTİ DİZİCİ
Star Wars’un ticari satış haklarının değeri geçen yılının başlarında 30 milyar doları geçmeye başlamıştı. Bu miktarın 7 milyara yakını gişe hasılatından, 14 milyarı ise oyuncaklardan ve kitaplardan gelmekte. Rakamlara bakacak olursak bu toplamın pek çok ülkenin gayri safi milli hasılasından fazla olduğunu görebiliriz. Yani Star Wars bir ülke olsa serbest ekonomi sayesinde gayet rahat bağımsız bir şekilde ayakta durabilir. Ve bu rakamlar gün geçtikçe artmaya devam ediyor, serinin Güç Uyanıyor filminden sonra ise başlayan hızlı tırmanış serinin son filmi Son Jedi ile de katlanarak devam edecektir. İnsanlar Star Wars fanatikleri, Star Wars’u sevenler, sevmeyenler, umursamayanlar olarak dörde ayırabiliriz ama herkes bir konuda mutabıktır, o da, Star Wars’un çağımızın efsanesi olduğu. Peki bu gelir tablosu Star Wars’un meşru önemini bize anlatmaya yeter mi? Pek sanmıyorum.
Tüm tanrılar, tüm cennetler, tüm cehennemler senin içindedir, demiş Joseph Campell, sanki Star Wars evrenini tarif eder gibi… 1977’de ilk Star Wars filmi olan Yeni Umut (IV) gösterime gireceği günlerde kimsenin hatta stüdyonun bile filme inancı yokmuş. Herkes filmin çok saçma olduğunu hatta George Lucas bile gösterimin bir felaketle sonuçlanacağını düşünüyormuş. Ama o salonlarda bir şeyler oldu ve tüm bu endişelerin aksine Star Wars çağımızın efsanesi haline dönüştü. Ve hala, sinema salonuna oturan bir çocuk, ışıklar kapandığında sarı harfler ekranda akmaya başlayıp, John Williams‘ın o efsane müziği çalmaya başladığında, merak ve bir heyecanla bambaşka bir evrene girmek üzere olduğunu hissedebiliyor… Belki de sadece bu kadar duygusal bir açıklaması vardır bu başarısının, sadece insanın içine dokunan basit bir yanı olduğundan efsane olmuştur… İmparatorlukları eleştirmesi, demokrasiyi savunması, karanlık taraf ile aydınlık tarafın bitmeyen çatışması, aydınlık ve karanlık arasında seçim yapmanın basit olmadığını bizlere göstermesi, baba oğul arasındaki karmaşık ilişki, isyanlar… Bana kalırsa Star Wars’un en büyük önemi, merkezine yerleştirdiği seçme özgürlüğü, bağışlanma, arınma fikrinin insanlara umut vermesidir.
Yönetmen Rian Johnson Barbaros Tapan ile yaptığı röportajında ‘Sanki sette oyuncaklarımla oynuyormuşum gibi, çok doğal bir ortam oldu’ diyor. Bunun duygusal karşılığına hak vermemle birlikte açıkçası biraz sorunlu olduğunu da düşünmeden edemiyorum.
George Lucas 2005’te daha fazla anlatılacak hikaye olmadığını söyleyerek Star Wars VII’nin olmayacağını söylediğinde aslında doğru söylüyormuş… Bundan iki sene önce Star Wars (VII) Güç Uyanıyor ve ardından merakla beklenen yeni vizyona giren Star Wars (VIII) Son Jedi filmleri Lucas’ın seneler önce söylediği bu sözü büyük ölçüde haklı çıkarıyor… Yazar, yönetmen Rian Jonhson macerayı Abrams’ın hikayeyi bıraktığı yer olan, Rey’in Luke Skywalker’ı bulmak için tırmandığı kayalıklardan, devam ettirdi. Peki hikayeyi nereye taşıdı, neler değişti, neler sona erdirildi? Star Wars fanatikleri ve sevenleri bu son bölümde olan bitenden oldukça rahatsız gözüküyor. Benim açımdan yönetmenin Direniş kahramanlarını tam anlamıyla yaratarak meşaleyi onlara; Rey, Finn, Poe ve Rose, teslim etmiş olması önemli. Tüm hikâyeyi ilerletme konusunda tam bir başarı yakalandığını söyleyemem ama bazı meselelerin sonunda sonlanmış olmasına sevindim…
Ama şu bir gerçek ki bu son iki bölüm de -çok çok uzak bir galaksinin sevdiğimiz hikayesinin hakkıyla ilerletilemediğini düşünenlerdenim. Özellikle seriye sokulan karakterler ve yaratıkların eski bölümlerdeki gibi ele alınmadığını, oyuncak satışı için üretildiklerini düşünmeye başlıyorum. Mesela Rey’in, Jedi idman ışın kılıcı, 175 dolara satın alınabiliyor; gariptir ki idman kılıcı maddi olarak bu kadar sıkıyken seride Jedi olmanın şartları oldukça hafifletilmiş duruyor. Star Wars’ta Jedi olmak için eğitimin ve usta-çırak ilişkisinin önemli olduğu kafamıza kazımıştı. Luke Skywalker da Kenobi tarafından ve biraz da Yoda tarafından eğitilmişti. Bir çöl gezegeninde karşımıza çıkan bağımsız bir karakter gibi görünen Rey, Star Wars’ta neler değişti de Luke’tan aldığı birkaç idman dışında eğitim görmeden bu kadar güçlü bir Jedi olabildi? Bu yeni tip Jedi meselesini anlamakta güçlük çekiyorum ve sevmiyorum. Bunun dışında İsyancı güçlerin bir sembol olduğunu bir yana koyarsak, şu an ne oldukları, konusu bana net gelmiyor, belki serinin IX. bölümünde bu soru daha sağlam cevaplar verecektir ki IX. filmi Colin Trevorrow yönetecek ve bakalım hikâyeyi bu yönetmen nerelere taşıyacak.
Filmin eğlenceli anları oldukça bol. Görseller ve sinematografi son derece başarılı. Farklı gezegenler, yeni tanıştığımız yaratıklar açısından da tatmin edici. Yönetmen Rian Johnson Barbaros Tapan ile yaptığı röportajında ‘Sanki sette oyuncaklarımla oynuyormuşum gibi, çok doğal bir ortam oldu.’ diyor. Bunun duygusal karşılığına hak vermemle birlikte açıkçası biraz sorunlu olduğunu da düşünmeden edemiyorum. Elbette Star Wars filmi için meşaleyi J.J. Abrams’dan devralarak hikayeyi belli bir yere taşımak bir yönetmen için müthiş stresli ve riskli ve de çok zor bir iştir. Üstelik tüm bunları ensenizde sürekli Disney şirketinin nefesini hissederken yapmak. Ama milyar dolarlık bir oyuncaklarla oynarken de biraz daha hassas davranmak ta fayda var. Bu şekilde devam ederse Disney’in elinde Star Wars’un neye dönüşeceği konusunda umutsuzluğa kapılmıyor değilim. Halbuki Star Wars umut demek. Gerçi şükredelim henüz Marvel evreni ile Star Wars evrenini birbirlerine bağlamadılar! Puan:70
(Birgün, 14.12.2017)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN