Bu erkekler (herkes üstüne alınmasın lütfen) delirmeye delirmiş de, İstanbul Sözleşmesi feshedildikten sonra da şahlanışa geçtiler…
Biliyorsunuz İstanbul Sözleşmesi’ni 11 Mayıs 2011’de ilk imzalayan ülkelerden biriydik ve sözleşme; kadına şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi amacıyla da 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girmişti…
Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasını taşıyan 20 Mart 2021 tarihli fesih kararıyla Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’nden çıktı… Ve bu fesih tüm tepkiler kulak ardı edilerek 1 Temmuz’dan itibaren de yürürlüğe sokuldu…
Çıktı da ne oldu?
Aile içi şiddet ve kadın cinayetlerini önleyici her hangi bir çalışma mı yaptı, çözüm mü üretti birileri?
Valla biz görmedik, duymadık, bir yerlerde de okumadık…
Hep beraber seyrediyoruz, kadın cinayetlerini, aile içi şiddeti, her gün daha da kirlenen aile ilişkilerini…
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni işgal eden milletvekillerinin çoğunun kılı bile kıpırdamıyor, iktidarı oluşturanların da, sorunları belirleyip ciddi bir çözüm ürettiklerini görmedik…
Sözleşme iptal edildi ve ilgililer, yetkililer, sorumlular, yönetenler sanki “üç maymunu” oynuyorlar…
Oynuyorlar da, kadına şiddet, kadın cinayetleri dur durak bilmiyor ki…
Geçenlerde MHP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi İlknur Fidan (52) bile, eski eşi, avukat H.H.K’den şiddet gördüğünü, darp edildiğini ve kendisini tehdit ettiğini belirterek şikayetçi oldu…
Bir partinin üst düzeyinde görevli olan bir kadın bile ayrıldığı eski eşinden, üstelik de avukat olan adamdan şiddet görüyorsa diğer kadınların yaşadıklarını siz düşünün…
Şöyle fesih kararının yayımlandığı 20 Mart’a doğru geri uzanınca ve günü gününe gazeteleri tarayınca görüyoruz ki; 20 Mart’tan bu yana 304 kadın cinayeti işlenmiş… Kah silahlarla, kah boğma, darp, şiddet sonucu… Şiddet uyguladığı eşi evi terk ettiği için kayınpederinin evini basıp, eşiyle barışmak isteyen damatların, yaptığı katliamlar da cabası…
Nasıl olsa üç gün yatıp çıkacaklar ya…
Ve 20 Mart tarihinden bu yana işlenen 304 kadın cinayetinde çok azı aile yakını olmak üzere toplam 237 kadın ve aile bireyi öldü, 128 kişi de yaralandı…
Seyretmek yerine ilgilenmek, çözüm üretmek isteyen ilgili ve yetkililere sunarız…
İstanbul Sözleşmesi yaşatır!
Ama asıl yaşatacak çareleri, çözümleri üretmek gerekir…
Çünkü cinayetlere baktığınızda büyük çoğunluğunun boşanma katliamı olduğunu ayan beyan görüyorsunuz ki…
Sonunda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bizim düşündüğümüz doğrultuda saptamalar yapıp, çözümler ürettiğine tanık olduk…
Açıkçası da sevindik…
Birileri sosyal çözümler üretip, bir şeyler yapmak için uğraşıyor, diye…
ALTI AYDA ALTI KOLAYLIK
Twitter hesabından bir video yayımlayarak kadına yönelik şiddetle mücadelenin hemen başlayacağını belirten Kılıçdaroğlu, iktidara geldiklerinin ilk haftası içinde İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe koyacaklarını ileri sürdü, “Kadına şiddet davalarına bakan özel yetkili mahkemeler ve Yargıtay’da ayrı bir ceza dairesi kurulacak. Tüm adli kurumlarda çalışanlar bu konuda özel eğitim alacak” açıklamasını yaptı. Kadınların “adaleti ve güvenliği sosyal medyadan aramak zorunda kalmayacaklarını” vurgulayan Kılıçdaroğlu, ilk 6 ayda hayata geçireceklerini öne sürdüğü altı vaadini şöyle sıraladı:
“1: Kadına yönelik şiddetle mücadelemiz hemen başlayacak. İstanbul Sözleşmesi’ni ilk bir hafta içerisinde yeniden yürürlüğe koyacağız. Kadına şiddet davalarına bakan özel yetkili mahkemeler ve Yargıtay’da ayrı bir ceza dairesi kurulacak. Tüm savcı, hâkim ve adli kurumlarda çalışanlar, bu konuda özel eğitim alacak. Her polis karakolunda ev içi şiddet konusunda eğitim almış ekipler bulunacak. Ve içlerinden en az biri kadın olacak. Şiddet bildiriminin aile hekimleri tarafından da yapılması için, polis ve aile hekimi arasında bir iletişim kanalı oluşturulması sağlanacak. Kadınlara şiddet uygulayan şahıslara indirimsiz bir şekilde hukuki yaptırımlar uygulanacak. Kadına iş yerinde uygulanan ayrımcılığa yönelik de ilk altı ayda net adımlar atacağız. İşte veya evde, her nerede olursa olsun, kadına uygulanan fiziki şiddet gibi psikolojik ve ekonomik şiddet de aynı kapsamda suç sayılacak.
2: Ev kadınlarının sosyal güvence meselesini ilk 6 ayda çözeceğim. 1971 yılından bu yana Türkiye’nin taahhüt ettiği, ama yasalaştıramadığı Aile Destekleri Sigortası’nın yasalaştırılmasını, ilk altı 6 sağlayacağım. Evet, ilk 6 ayda ev kadınlığını, kanuni iş tanımına dahil edeceğiz. Çalışmayan kadınların sosyal haklarını güvence altına alacağız. Hane geliri asgari ücretin altında olan aileler için Aile Destekleri Sigortası’ndan mali destek sağlanacak. Önce hanedeki kadın adına bankada bir hesap açılacak, sonra da para o kadının banka hesabına yatmaya devam edecek. Ev kadınları güçlendikçe aileler de güçlenecek.
3: Kadın istihdamını arttırmaya yönelik adımları ilk 6 ayda atacağım. Tabii önemli bir hedefimiz de çalışmak isteyen ev kadınlarına destek olmaktır. KOBİ’lerin yarı zamanlı kadın istihdamını arttırmak için sloganımız, ‘Ev kadınlarına iş, eve aş olacak’. Ev kadınlarını yarı veya tam zamanlı işe alan KOBİ’lerin vereceği maaş, ödeyeceği vergide, devlet Aile Destekleri Sigortası kapsamında destek verecek. Devlet memuriyetine ev kadınlarının da alınmasını teşvik edeceğim. Ayrıca kamuda yönetim kademelerinde en az yüzde 35 kadın kotasının uygulanmasını sağlayacağım. Devlet, yönetim kademelerinde çalışan kadın oranı yüzde 35 veya üzeri olan özel sektör şirketlerine de vergi teşviki verecek.
NAFAKA GERGİNLİĞİNİ KESİNLİKLE BİTİRECEĞİM
4: Eşinden boşanan kadınlar için ilk 6 ayda Yeni Başlangıçlar Fonu oluşturacağım. Kadın ve erkek arasındaki nafaka gerginliğini kesinlikle bitireceğim. Eşinden boşanan kadınlara, Aile Destekleri Sigortası kapsamında kuracağımız Yeni Başlangıçlar Fonu sayesinde, boşanıp başvuran her kadına taşınma ve ev kurma desteği verdirecek. Kadın çalışmıyorsa istihdama katılımı için belediyeler tarafından eğitim ve iş bulma desteği verilecek. Kadınlar güçlenecek ve kimseye muhtaç olmadan hayatlarına yeniden başlayacaklar. Amacımız, bu konuda tam adalet düzenini kurmak.
5: Doğum izni kanununu değiştireceğim. Doğum iznine ayrılmış ve kanuni süre içinde işine dönememiş veya işinden ayrılmak zorunda kalmış kadınların ileri yıllarda yeniden iş hayatına dönmeleri halinde, istihdam eden kurum ve kuruluşlara yönelik özel vergi teşvikini ilk 6 ayda getireceğim.
6: Güçlü bir kadın sağlığı projesini hemen başlatacağım. Kadın sağlığı programı sayesinde kadınların sağlık, bakım ve hijyen konusundaki en büyük güvencesi devlet olacak. Ergenlik çağına giren kız çocuklarının sağlık harcamaları ücretsiz olacak. Rahim kanserini önleyen HPV aşısı da dahil olmak üzere bu konudaki tüm önleyici sağlık harcamaları da devlet tarafından ücretsiz olarak karşılanacak.”
Genel Başkan’ın “reform değil, nefes aldıracak 6 ay kolaylığı” dediği tespitleri, çözüm vaatleri güzel değil mi?
İnanın söz konusu vaatler gerçekleşse, kadın cinayetlerinin de büyük bölümü önlenebilir…
Ve bir tavsiye; üniversiteli sayısı yükselmiş olabilir, ama hocam “eğitimi artırmak” gerekiyor…
İyi haftalar
Umut Vakfı
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN