Hicran KARAHAN
İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi’nin gönüllü avukatlarından Rahile Horzum’la hukukta kadına şiddeti önlemek adına çıkarılan yasaları ve uygulanma sırasında ortaya çıkan sıkıntıları konuştuk.
»Hukukta şiddeti önleyecek kanunlar var mı?
Kanunlarda bile kadını tek başına ayıran bir kanun yok. Kanunlar aile içi şiddeti önleme öncelikli ve genellikle tedbir kararları ile ilgileniyor, sürekli takip ettiğimiz için biliyoruz, istatistiklerini çıkarıyoruz. 2012’de çıkan 6284 sayılı kanun 4320 sayılı kanuna göre çok daha iyi ama uygulama esnasında yaşanan bir yığın sıkıntı var. Kadın şiddete uğramış, hayati tehlikesi bulunuyor, 6284 sayılı kanuna göre hâkimin alacağı, kolluk kuvvetlerinin alacağı tedbir kararları var, bu kararlar altı ay için geçerli. Sıkıntı alınan tedbir kararlarının uygulanmasına üç ay sonra geçilebiliyor, geriye üç aylık zaman kalıyor. Sonra yeniden başa dönülüyor.
»Şiddete ceza indirimi konusunda ne düşünüyorsunuz?
Doğru tabir iyi halden ceza indirimi olacak. Ceza kanunları uygulamasında buna çok dikkat ediliyor, hürriyete bağlı cezaya mahkûm olacağından sanığa birçok yerde bu indirimler veriliyor. Ben bunların hepsine karşıyım ne hâkimin takdiri olan iyi hal indirimine, ne ağır tahrik indirimine. Hiçbir tahriki davranış, bir kadının öldürülme sebebi olamaz. Tecavüz davalarında delil olmadığı için beraat eden sanıklar var. Yasa sanığın lehine, kadının beyanına itibar etmiyor oysa kadının beyanı yeterli olmalı. Tecavüze uğramış bir kadın hiç tanımadığı bir erkeği suçluyorsa hiçbir amaç taşımadan bunu söylüyorsa, her şeyi göze alıyorsa olay gerçektir. Baktığım davada kadının beyanına itibar edilmedi, düşünün bir yanda on saat sürekli dolaştırılan, uyuşturucu verilen hakkında başka davalar açılan çok anlamda mağdur bir vekilim diğer yanda berat kararı var. Ben o kararı İstinaf Mahkemesi’ne götürdüm ama nasıl sonuç çıkar bilmiyorum.
»Devlet olarak, toplum olarak neyi gözden kaçırıyoruz da kadına şiddet gün geçtikçe dozunu artırıyor?
Benim en önem verdiğim şey; kamuda yetkin olan kişilerin kadınla ilgili söylemlerine çok dikkat etmeleri; şiddeti meşrulaştıran söylemlerden kaçınmaları gerektiği. Kadın için “eksik” denmemeli, yaşanan olayları görmezden gelmek yerine eleştirmeli, kadına sahip çıkmalı. Kadını şort giydi diye tekmeleyen adamın cezalandırılması gerekir. Kadın her şekliyle her fırsatta dini konularda araç olarak kullanılmamalı, kadın üzerinden aşağılayıcı konuşmalar yapıp kadını ikinci üçüncü sınıf vatandaş olarak sunmamalı. Din çok etkileyici faktör, din üzerinden toplum yanlış yönlendiriliyor.
»Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın çalışmaları yeterli mi?
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı mağdur kadının yanında görünüyor zorunlu olarak mahkemelere giriyor ama personel sayısı çok az, her davaya yetişemiyor. Çok iyi çalışmalar yaptığını görmedim çünkü kadın ailenin içinde değerlendiriliyor tek başına kabul görmüyor.
»Kadına şiddet sizce nasıl önlenebilir?
Önce bunu önemsememiz gerekiyor. ‘Kol kırılır yen içinde kalır, koca döver de sever de’ misali pek çok atasözümüz şiddeti destekliyor, şiddete müdahaleyi engelliyor. Öncelikle kadınların eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi lazım. Toplumun diğer bireylerini yetiştiren biz kadınlarız.
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN