A. Ömer TÜRKEŞ
Japonya’da ‘İyamisu’ adı verilen yeni polisiye akımının kraliçesi olarak taçlandırılan Kanae Minato, ilk kitabı ‘İtiraflar’da tiksindirici bir cinayetin ve en az onun kadar rahatsız edici bir intikamın, aslında sıradan kötülüğün hikâyesini anlatıyor.
Ülkesinde polisiye, gerilim türünde romanlarıyla tanınan Kanae Minato, 1973 doğumlu. Gençliğinde gizem romanlarına hevesli bir fan oldu. Yazmaya 30’lu yaşlarda başladı. İtiraflar, 2008 yılında yayımlandı.
Japonya’da bir ortaokuldayız. Ders yılının son günü. Dönemin bitmesiyle birlikte okuldan ayrılma kararı alan sınıf öğretmeni Bayan Moriguçi öğrencilerine veda ediyor. Başlangıçta sakin ve dingin bir üslupla ilerleyen veda konuşması konu öğretmenin kısa süre önce okulun havuzunda boğulan küçük kızına geldiğinde karanlık bir yöne ilerleyecektir; “Manami’nin ölümü kaza değildi. Bu sınıftaki öğrencilerden biri tarafından öldürüldü!”
Şok edici suçlamalarına rağmen serinkanlılığını ve üslubunu muhafaza eden Bayan Moriguçi, duygu ve düşüncelerini şöyle özetler; “Niyetim bir azize gibi davranmak değil. A ile B’nin kimliklerini saklayarak asil davranmaya çalışmıyorum. Polise söylemedim, çünkü yasaların onları cezalandıracağına inanmıyorum. A, Manami’yi öldürmeye niyet etmişti, ama onun ölümüne neden olmadı; B’nin onu öldürmek gibi bir niyeti yoktu ama ölümü onun elinden oldu. Onları polise versem herhalde bir ıslahevine bile gönderilmezler; denetimli serbestlik yasasına tabi olurlar ve her şey unutulur gider. Keşke A’yı elektrikle, B’yi de kızıma yaptığı gibi boğarak öldürebilseydim. Ama iki ceza da Manami’yi geri getirmez. Ölürlerse yaptıklarının bedelini de ödeyemezler zaten. İnsan hayatının değerini, korkunç ağırlığını anlamalarını ve bunu anladıklarında da yaptıklarının sonuçlarına tam olarak vâkıf olmalarını istiyordum. Bu farkındalıkla yaşamalarını istiyordum. Peki bunu nasıl başaracaktım?”
Beslenme saatinde dağıtılan sütlerden sorumlu olan Moriguçi, sözünü ettiği öğrencilerin sütlerine HIV virüsü enjekte ettiğini söyleyerek açıklar planını. Belirsiz bir sürede yavaş yavaş AIDS hastalığına yol açacak bir virüsle yaşayan çocuklar işledikleri suçla kalan -muhtemelen kısa- hayatları boyunca her gün yüzleşmek zorunda kalacaklardır.
Kötülük böylece kurtulur zincirlerinden. Yeni öğrenim dönemi açıldığında cadı avı da başlar. Bayan Moriguçi’nin hedef aldığı öğrencilerden birisi -psikolojik çöküntü içindedir- okula gelmeyi reddeder, diğeri ise arkadaşlarının giderek ağırlaşan cezalarına maruz kalır. İşin içine ailelerin, diğer öğretmenlerin de karıştığı, zalimlikle mazlumluğun iç içe geçtiği uğursuz bir süreç yaşanacaktır…
‘İyamisu kraliçesi’
2012’den bu yana Japonya polisiye yazımında yeni bir akımın doğduğu söyleniyordu, ama şimdiye dek karakteristik bir örneğini okumamıştım. Kanae Minato, ‘İyamisu’ adı verilen bu akımın kraliçesi olarak taçlandırılıyor. Okuyucuyu ürpertecek, rahatsız edecek olayları ele alan ve insan doğasının karanlık yanlarını açığa çıkarmayı amaçlayan Iyamisu akımı için polisiyelerin bir alt türü diyebiliriz. İlk kez 2006 yılında polisiye edebiyat eleştirmeni Aoi Shimotsuki tarafından telaffuz edilen İyamisu akımının en karakteristik yazarları arasında Kanae Minato, Mahokaru Numata ve Yukiko Mari isimleri öne çıkıyorlar.
‘İtiraflar’ ABD’de yayımlandığında -o yıl gösterime giren- ‘Kayıp Kız’ filmine benzetilmiş. Psikolojik gerilim türündeki Amerikan yapımı ‘Kayıp Kız’ da kötülük üzerine kurulu. Ancak kötülüğün şiddeti, doğallığı, bulaşıcılığı ve beslendiği kaynaklar konusunda ‘İtiraflar’la karşılaştırıldığında çok masum ve hatta hoşça vakit geçirten bir hikâyesi var. Kanae Minato’nun ‘İtiraflar’ı çok radikal bir sistem ve toplum eleştirisi barındırıyor. Bir nebze olsun mizah barındırmayan kapkara bir anlatı. Hikâye elbette kurmaca ama Kanae Minato’nun kararttığı bu dünya fazlasıyla sahici, zaten hikâyenin yaptığı duygusal etki tam da buradan kaynaklanıyor; ‘İtiraflar’ okuyucuyu aile, sistem, teknoloji, şiddet ve tüketim kültürüyle çepeçevre sarılan hayatıyla yüzleşmeye zorluyor.
Minato, öncelikle aile ve eğitim kurumlarını, yani toplumun bireyi ilk şekillendiren en küçük yapı taşlarını didiklemiş. Japon geleneksel aile yapısında annenin üstlendiği rolü, korumacılığı, çocuğun yarışa kışkırtılmasını, başarı kavramını, değer yargılarını ve bütün bunların çocukların dünyasına yansımalarını -çarpık anlamları ve yıkıcı sonuçları- eksiksiz yakalıyor. Ama bu söylediklerimi sosyal bilimler alanında yapılmış çalışmalarda da bulabiliriz. ‘İtiraflar’ın başarısı birey ve toplum hakkındaki gözlemlerini hiçbir teorik ifadeye başvurmadan, karakterler ve olaylar üzerinden ortaya koyması ve mevcut durumun kriminal potansiyeli hakkında farkındalık yaratması.
Övgüyü hak eden bir üslup ve kurgusu var ‘İtiraflar’ın. Kurbanı, katilleri ve hatta cinayetin işleniş biçimini biliyoruz. Bilmediğimiz iki çocuğu böyle şeytani bir davranışa iten nedenler. Öğretmenin anlatımıyla başlayan hikâyenin her bir bölümü farklı karakterlerin bakış açısıyla verilirken söz konusu nedenler de anlaşılır hale geliyor. Öğretmenin küçük kızını öldüren çocuklar, onların anneleri, kardeşleri, sınıf arkadaşları olayları farklı bakış açıları, farklı travmalar ve farklı yorumlarla anlatıyorlar. Okuyucunun aynı olayı tekrar tekrar yaşadığı ama her seferinde farklı bir boyutunu kavradığı kurgu tekniğini büyük bir ustalıkla kullanıyor Minato. Ve olayların dehşetini tuhaf biçimde daha fazla hissetmemizi sağlayan dingin anlatımını da ıskalamayalım.
‘İtiraflar’ın kurgusu akla Akira Kurosawa’nın rahatsız edici bir olayın farklı bakış açılarından anlatıldığı ‘Raşomon’ filmini getirmiştir. Filmle birlikte filme konu olan hikâyenin yazarını da hatırlamakta yarar var. ‘Raşomon ve Diğer Hikâyeler’ kitabında Ryunosuke Akutagava’nın (1892-1927) -ırz düşmanları, katiller ve fanatiklerle- yarattığı kötülük dolu dünya -hiç şüphe yok ki- İyamisu akımı için esin kaynaklarından birisidir.
‘İtiraflar’da suça ilişkin pek çok motif mevcut. Ama söz konusu motiflerin bu romanı ‘polisiye’ türü içinde değerlendirmeye yeterli olup olmadığı tartışılabilir. Hikâye içinde adı anılan ‘Suç ve Ceza’ gibi ‘İtiraflar’ da bir cinayetten yola çıkıp insan doğasını araştıran bir roman. Hikâyeleri polisiye ile ilişkilendirmemiz belki de bireyin ve toplumun suça olan doğal eğiliminden hatta sistemin topyekün kriminalleşmesindendir.
Çok hızlı akan, merak duygusunu diri tutan ama rahatsız edici bir roman. Kanae Minato meselesi olan ve okuru meselesine ortak etmesini bilen bir yazar.
İTİRAFLAR
Kanae Minato
Çeviren: Begüm Kovulmaz
Doğan Kitap
2016, 192 sayfa, 17 TL.
(Radikal Kitap, 06.05.2016)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN