Post image
Sinemada popüler hukuk kültürü

 

Tuğçe MADAYANTİ DİZİCİ

Stanford hukuk profesörü Lawrence M. Friedman ‘Hukuk, Avukatlar ve Popüler Kültür’ isimli çalışmasında hukuk kültürü ile popüler kültürü birleştirerek popüler hukuk kültürü tanımlaması yapar. Bu geniş çaplı tanımlama toplumun, roman, sinema, dizi, internet gibi kitle iletişim araçları ile hukuk ve uygulamalarına ilişkin edindikleri tüm bilgilere işaret eder.

Sinema filmlerindeki mahkeme sahneleri popüler hukuk kültürünü oluşturan en birincil araçtır ve bu sahnelerin kurgudan ibaret olduğunu ve öyle kabul edilmesi gereklidir. UCLA hukuk fahri profesörü Michael Asimow’un ‘Kötülüğün Somutlaştırılması: Filmlerde Hukuk Şirketleri’ isimli çalışmasında ise sinemadaki avukat portreleri hakkında kapsamlı yorumlamaları bulunur. 1950’ler ve 1960’larda filmlerdeki avukatlar iyi insanlar ve etik, yetkin profesyoneller olma eğiliminde olarak göze çarpmaktayken, yaptığı detaylı çalışmalarda avukat portrelerinin 1970’lerde olumsuza doğru keskin bir dönüş yaptığını gösterir. Asimow, 1929 tarihinden 1999’a kadar belli kriterleri karşılayarak mahkeme ve avukat filmi olarak sınıflandırılabilecek 284 film üzerinden yaptığı bu metodolojik çalışması sonucunda bu negatif tırmanışı tablolarla kanıtlar. Anayasa hukuk profesörü Richard H. Weisberg, ‘Hukuk ve Edebiyatta Poethics ve Diğer Stratejiler’ isimli çalışmasında benzer bir yapıyı edebiyat için kurar.

SOLO AVUKAT VS. BÜYÜK ŞİRKET AVUKATI

Amerikalı çoğu avukat küçük ölçekli ortaklıklardan uluslararası mega hukuk şirketlerine kadar genişleyen yelpazedeki hukuk şirketlerinde çalışmaktadır. Bu yüzden bana kalırsa avukat ve şirket avukatı arasında temsili farklar bulunur ki 90’lardan sonra filmlerde bununla daha sık karşılaşırız. Yakın geçmişimize baktığımızda ve kısmen günümüzde, filmlerde avukatlığı solo olarak icra edenlerle daha ziyade olumlu olarak karşılaşmaktayız bunun aksine hukuk şirketlerinde çalışanlar çoğunlukla olumsuz yönleriyle filmlerde öne çıkmaktadır. Örneğin, Şirket (The Firm), Şeytanın Avukatı (The Devil’s Advocate) veya Philadelphia filmlerine baktığımızda büyük hukuk şirketleri neredeyse tamamen haince bir negatiflik içinde görünmektedir. Hukuk şirketlerinin sinemadaki temsilinin tarihsel izini sürdüğümüzde ise özellikle Orson Welles’in noir başyapıtı olan The Lady from Shanghai filmine odaklanmak en doğrusu olacaktır çünkü bu filmde hukuk şirketlerinin şeytanın vücut bulmuş halleri olarak ortaya konduğunu görmekteyiz.

YERLİ MELODRAM MAHKEMELER

Türkiye’de bu işler nasıl yürüyor derseniz oldukça topal. O yüzden Hollywood ile küçük çapta bir kıyaslama ile durumu ortaya bırakıp kaçacağım. Hollywood’un mahkeme filmlerini aslında reel hukuka dair yöneltilmiş eleştiriler olarak düşünmek hatta aslında seyircinin değişim talebini görünür kılmak amacı taşıdıklarına dair bir çıkarım yapmanın mümkün olduğu kanısındayım. Türk filmlerinde özellikle Yeşilçam’da bir melodramın içinde karşılaştığımız mahkeme salonlarındaki hukuk arayışının ise bambaşka mevzide tartışılması gerekli. Anlatının basit tutulduğu Yeşilçam filmlerinde senaryo mantıktan ve reel adaletten çok seyircinin vicdanına ağdalı bir şekilde seslenmekte. 1960’lardan 70’ler sonlarına kadar olan dönemde ise bu ağır melodram çok daha sık görülmektedir. Bu filmlerde, suçlu belki de o suçu işlemiştir ama asıl suç her zaman başkasındadır, mesela toplumsal yapıdadır, mesela karısındadır. Hakim karakteri bu melodromatik hukuk parodisinde önemli bir roldedir. Örneğin 1969 yapımı Fosforlu Cevriye filminde hakim, vicdanıma gelen sesi dinlesem seni yanaklarından öperdim ama sana iki sene ceza vermek zorundayım gibi vicdanen zorlanarak kanunu konuşturabilir ancak. Hollywood mahkeme filmleri dram olabilir ama birer melodram değildir. Soruşturmalar reel hukukta bir suç şüphesi ile başlar ve suçun delilleri ortaya konularak yargılama sürer. Ve bu filmlerde her ne olursa olsun görürüz ki soruşturma aşamasından sonra sanığın suçu işleyip işlemediği tespit edilir.

YENİ DİZİ PERRY MASON

sinemada-populer-hukuk-kulturu-755214-1.Bu büyük içerikli başlık ile giriş yaptım ve yer yettiğince bir toparlamada bulundum ancak konu daha çok yazmaya gebe. Ama şimdilik bu yazıyı yeni dizi Perry Mason’a bağlayarak bitirelim derim. Biliyorsunuz, Perry Mason 1957-66 arasında yayınlanan Amerikan televizyon dizisiydi. Bu hukuk dizisinin yazarı Erle Stanley Gardner idi, kendisi yazarlığı dışında ünlü bir avukattı aynı zamanda. İşte bu meşhur dizi Rolin Jones ve Ron Fitzgerald (Westworld, Weeds) tarafından geliştirildi ve HBO’da dijital vizyonunu 21 Haziran’da yaptı. Perry Mason hem kitapta hem de orijinal dizide entellektüel bir ceza avukatıydı. Ancak bu dizideki Perry Mason sadece özel dedektif. Yapımcıların tuzağı bu. Başardılar ben de büyük heyecanla isme güvenip izledim. Ama devam edeceğimi sanmıyorum. Mason’ı canlandıran Matthew Rhys iyi bir aktör. LA Confidential ayarında noir tipinde olan dizide de iyi gözükmüş. Ancak bu benim izlemek istediğim Perry Mason değil. Kısık ateşte pişen bir dedektiflik öyküsü izlemek isteyen buyursun tabii.

YENİDEN ESKİYE EN İYİ MAHKEME FİLMLERİ

12 Angry Men 1957
Anatomy of a Murder 1959
To Kill a Mockingbird 1962
And Justice For All 1979
Kramer vs. Kramer 1979
A Few Good Men 1992
Philadelphia 1993
The Firm 1993
The Rainmaker 1997
A Civil Action 1998
Erin Brockovich 2000
Michael Clayton 2007
The Lincoln Lawyer 2011
The Judge 2014
Dark Water 2019
Just Mercy 2019

(Birgün, 11.07.2020)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN