Tweet

Gözde BEDELOĞLU

Sedat Peker son ifşasından önce uyardı; dedi ki “Bu kez çok eğlenmeyeceksiniz” hatta “çokça kafanız karışacak, çokça moraliniz bozulacak!” Bornozlu muhabbet tellalının, cukkacı ‘gazetecinin’, lüks otel sefasının, yatın katın, mala çökmenin yerini bu kez ‘kayıp’ ağır silahlar aldı. Mafya lideri Peker, İçişler Bakanı Süleyman Soylu’yu, 15 Temmuz’dan sonra DA, devlette kaydı bulunmayan silahları İstanbul AKP gençlik kollarında görevli kişilere dağıtmakla suçladı. Yer, zaman ve isim verdi. Teslimat sırasında orada olduğunu iddia ettiği Ahmet Onay, birbirlerine ne alıp verdiklerini görmediğini söylese de, Peker’in iddialarını doğruladı. Etrafta hem kayıt dışı, hem kayıtlı olup da kimin taşıdığı belirsiz kayıp on binlerce silahın gezindiği bilgisi, aklı başında herkesin iliklerine kadar buz kesmesine yeter.

***

15 Temmuz sonrası eski CHP Balıkesir vekili Mehmet Tüm’ün ısrarla meclise taşıdığı ‘kayıp silahların araştırılması’ önergesi AKP oylarıyla reddedilmişti. Tüm, İçişleri Bakanlığı’nın 2017 raporunda yer alan ‘kayıp silah’ sayısının son üç yılda yüzde 720 artışla 14 binden 106 bine çıktığına dikkat çekmişti. Yanı sıra, 2018’de sivil halka tanınan yıllık 200 mermi kullanım hakkı 1000’e çıkarılmış ve 2019 yılında da silah taşıma ve bulundurma şartları değiştirilerek, ateşli silahla suç işleyip ceza alanların da yeniden silah sahibi olabilmesinin önü açılmıştı. Umut Vakfı’nın basına yansıyan şiddet vakalarını baz alarak hazırladığı, “2018 Türkiye’nin Silahlı Şiddet Haritası Raporu”na göre ülkemizde yüzde 85’i ruhsatsız en az 25 milyon silah bulunuyor. İktidar ise bireysel silahlanmaya karşı değil tedbir almak, neredeyse teşvik edici bir tutum sergiliyor.

***

Geçen yıl ‘Cübbeli Hoca’ olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, yurt genelinde 2 bin Selefi yanlısı derneğin silahlandığını, iç savaşa hazırlandıklarını ve savcılar çağırırsa bildiklerini anlatacağını söylemişti. Üzerinden aylar geçmesine rağmen kamuoyu bu konuda aydınlatılmış değil. İç savaş gibi korkunç sözlerin dile getirildiği bu iddialar ciddiyetle ele alınmadığı gibi bir de üzerine Peker’in şehrin arka sokaklarında sivil vatandaşlara kalaşnikof dağıtıldığı iddiası eklendi. Ülkenin güvenliğinden sorumlu İçişleri makamı tarafından açıklığa kavuşturulması gereken şüpheler dağ gibi büyümeye devam ediyor. Sessizlik de öyle…

***

Kayıp, ruhsatsız, dolayısıyla kontrolsüz ya da sadece belirli kişilerin kontrolündeki on binlerce silahın etrafta cirit atmasının endişe verici serbestliğini, 2018 yılında yayımlanan bir KHK ile birlikte değerlendirmemek zor. 696 sayılı KHK’ye göre 15 Temmuz darbe girişimi sırasında resmi görevlilere getirilen yargı muafiyeti sivilleri de kapsayacak şekilde genişletilmişti. Darbeye teşebbüsü bastırmak için, hali hazırda mermi kullanım hakkı artırılmış olan herkes, eline silah alıp sokağa çıkabilecek ve ‘o anın halet-i ruhiyesiyle bir suç işlediyse’ yargılanmayacaktı. Halk Özel Harekatı Derneği başkanı Fatih Kaya, “bunların güvence altına alınması gerekir”, diyordu; “yoksa yarın aynı şey olsa kim iner sokağa? O müdafaayı yapan kişileri yargılarsak yarın böyle bir olay olursa kim çıkar meydana? Kimseyi bulamazsınız.” İç savaş imaları, iç savaşa ait cezasızlık vaatleri, kimin elinde, kimin evinde olduğu belli olmayan, bizzat İçişleri Bakanı’nın bilgisi dahilinde AKP’lilere dağıtıldığı iddia edilen silahlar… Son derece tehlikeli, son derece korkutucu uygulama ve suçlamalar…

***

İlk seçimde gidecekler diyerek, gidişattan mutsuz olan halka umut vermeye çalışan muhalefet partilerinin işi her geçen gün zorlaşıyor. Hele ki, Erdoğan ve ortağı Bahçeli’nin tek tek hedefe koyup marjinalleştirdiği bileşenlerin birbiri adına bile güçlü bir set oluşturamadığı şartlar altında… Demokrasiden yana, temiz siyaset talep eden, kutuplaştırmadan bıkmış, her gün daha fakir ve daha mutsuz olan toplumun yarıdan fazlası için; hak odaklı ortak bir dil, tutum ve seferberlik planı gerekiyor. Silahların değil, ağaçların gölgesinde bir yaşamı inşa edecek kararlılıkta buluşmak zorundayız.

(Birgün, 11.07.2021)