Yusuf Cem DURAKCAN
Tür içi öldürme eğilimimiz doğuştan mı geliyor, yoksa çevre tarafından mı şekillendiriliyor? İnsanların birbirlerini neden öldürdüklerini anlamlandırmak için sorulan bu soru yüzyıllardır filozofların, sosyologların ve psikologların zihinlerini meşgul ediyor.
1650’lerde Britanyalı Thomas Hobbes’un öne sürdüğü gibi doğuştan şiddete eğilimli olabilir miyiz? Ya da Hobbes’tan yaklaşık 100 yıl sonra Jacques Rousseau’nun teorize ettiği gibi, bu davranışımız çoğunlukla büyüdüğümüz çevre tarafından mı etkileniyor?
Bilim insanları yeni yaptıkları bir çalışmada bu konuya evrimsel biyoloji ile yaklaşarak farklı bir boyut kazandırdılar. Araştırmacıların önermesine göre, şiddete yatkın doğamızın bir kısmını antik bir atadan alıyoruz ve bunu diğer primatlarla paylaşıyoruz. Nature dergisinde yayımlanan bu çalışmaya göre, ölümcül şiddet; maymun, ape ve Homo sapiens soy ağacında kökleşmiş gibi görünüyor. Fakat sosyal çevremizi düzenleyerek, çok daha barışçıl yaşamamız da mümkün.
Araştırmayı gerçekleştiren İspanyol bilim insanları, günümüzdeki 1024 memeli türünün 4 milyondan fazla ölümünün verilerini topladılar. Ayrıca bu verilerin içerisine 600’den fazla insan ölümünün verilerini dahil ettiler. İnsan popülasyonu örnekleri 50.000 ila 10.000 yıl öncesinden günümüze kadar geniş bir zaman aralığını kapsıyor. Bütün veriler, memeli popülasyonunun yüzde 80’ini temsil ediyor.
Araştırmacılar bu verilerde özellikle aynı tür tarafından uygulanmış ölümcül şiddet vakalarını incelediler. İnsan örneklerinde ölümcül şiddet vakaları savaş, cinayet, çocuk öldürme, idam ve diğer kasıtlı öldürmeleri içeriyor. Araştırmacılar türler ile atalar arasındaki benzerliği de çalışarak, önceden gelen soyların şiddet eğilimlerinin öldürme oranları tarihini nasıl etkilediğini çözümlediler.
Evrim tarihimiz
Bu durumu çözümlemek için, bilim insanları, evrimsel tarihimizi incelediler. Evrim ağacında birbirine yakın iki türün genellikle birbiriyle oldukça benzer seviyelerde tür içi öldürme oranına sahip olduğunu gösterdiler.
Araştırmaya göre, çalışılan 1024 memeli türün yalnızca yüzde 40’ı şiddete yatkın. Tabii ki memeliler içerisinde, özellikle primatlar kan dökmeye hevesliler. Memeli ölümlerinin yalnızcayüzde 0.3’ünün sebebi aynı tür cinayetleri iken, primatların ortak atalarına gelindiğinde bu oran yüzde 2.3’e yükseliyor. Büyük insansı maymunların atalarına gelindiğinde ise yüzde 1.8’e düşüyor.
Yani türümüz ilk ortaya çıktığında, insanların 50’de 1’i diğer bir insan tarafından öldürülüyordu. Fakat bu oran sabit kalmadı ve Paleolitik çağda yüzde 3.9’a yükseldi.
Orta Çağ’da da, yani milattan sonra 400 ila 1400 yılları arasında da, bu oran yüzde 12’lere kadar yükseldi. Bu oranlar, insanlığa kalan ölümcül mirasın bir göstergesi niteliğinde. Fakat geçtiğimiz birkaç yüz yıl içerisinde de, toplum düzenlerinin değişmesi ve daha katı yasaların yürürlüğe girmesiyle, bu oran bir hayli azaldı.
Yani sürpriz bir şekilde, tür içi öldürmelerde memeliler arasında ilk 5’te insan bulunmuyor. Aynı zamanda yine şiddetle özdeşleştirdiğimiz kurtlar ve aslanlar da ilk 5’te değil.
Araştırmanın bulgularına göre, tür içi cinayete en yatkın memeliler ise mirketler. Bu şirin canlıların yüzde 20’si başka bir mirket tarafından öldürülüyor. Öldürülen mirketler ise genellikle yavrular. Daha önce insan kaynaklı şiddetin kökeninin çalışıldığı birçok araştırma yapılmış olsa da, bu araştırma ile ilk defa memeli dünyasındaki şiddet detaylı bir şekilde çalışıldı. Bulgular ışığında da kolaylıkla, tür içi şiddet eğilimimizde yalnız olmadığımızı söyleyebiliriz.
İlgili konu üzerine çalışma yürüten bilim insanlarından bazıları şempanzelerin ölümcül savaşlarını tür içi şiddet eğilimimizin kalıtsallığı ile ilişkilendirirken, bazı araştırmacılar insan şiddetinin yalnızca tür içi kaynak kapma rekabetinden ortaya çıktığını düşünüyorlardı.
Memeli aile ağacının incelenmesi ise bu konuya daha geniş bir açıdan yaklaşmamızı sağlıyor. Sonuçlar ile de aslında insan kaynaklı şiddetin hem kalıtsal hem de tür içi rekabetten kaynaklandığı önermesi sunuluyor.
Araştırmacılardan José María Gómez’e göre: ‘’İnsan ölümcül şiddetinin evrimsel kökeni olduğu bulgularına ulaştık, fakat bu şiddet eğiliminin bazı ekolojik ve kültürel faktörler ile yumuşatılabilmesi de mümkün.’’
Bizim bakış açımızla, araştırmanın ana mesajı şu; kökenimizde ne kadar şiddete eğilimli olduğumuzun bir önemi yok. Kişilerarası şiddet seviyemizi, sosyal çevremizi düzenleyerek düşürebiliyoruz. Yani eğer istersek, çok daha barışçıl bir çevre de yaratabiliriz.‘’
Başka bir deyişle, kesinlikle birbirimizi öldürmeye eğilimli olacak şekilde evrimleştik. Fakat kendi kültürümüzle bu şiddet eğilimimizi şekillendirdik.
İlgili Makale: The phylogenetic roots of human lethal violence Nature (2016) doi:10.1038/nature19758
Kaynaklar:
Fiona Macdonald, Humans inherited murder through evolution, Science Alert, Retrieved from http://www.sciencealert.com/humans-inherited-killing-each-other-through-evolution
Nature or nurture: is violence in our genes?, Phys.org, Retrieved from http://phys.org/news/2016-09-nature-nurture-violence-genes.html
(bilimfili.com, 04.09.2016)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN