Tweet

Evet… Gerçekten sevmek o kadar zor mu?

Görüyorsunuz, duyuyorsunuz, belki de tam anlamıyla içindesiniz… Türkiye tam anlamıyla sevgisizlik, hoşgörüsüzlük, şiddet ortamı yaşıyor… İnsanlar evde, okulda, işte, sokakta, kısacası her yerde şiddete uğruyorlar. Yaralanıyor, ölüyorlar…

Bugün (17 Mart) gazetelerde şu haber muhakkak dikkatinizi çekmiştir. Çekmemesi de mümkün değil zaten…

İstanbul Esenler’de tek kelimeyle “cani” bir baba Canip Tahtacı, 6 aylık bebeğini duvara vura vura öldürdü. Küçük Aslıhan’ın tek suçu “kız çocuğu olarak dünyaya gelmek”… Düşünebiliyor musunuz, 21. yüzyılda, İstanbul’un göbeğinde yaşanıyor inanılması zor bu olay…

Anne Elif Tahtacı telefonla kız kardeşi Özlem Turan’ı arayarak kızının ölmek üzere olduğunu söyleyince eve gelen teyze yeğeninin hareketsiz yattığını görüyor ve hemen hastaneye götürüyorlar. Aniden rahatsızlandığı ileri sürülen, ancak muayenede vücudunda morluklar olduğu görülen bebeğin öldüğü belirlenince doktorlar polisi arıyorlar ve gerçek ortaya çıkıyor.

İkiz dünyaya gelen bebeklerden biri erkek. Katil baba onu seviyor, ancak kız olarak dünyaya gelen diğer bebeği annesinin anlatımına göre, her fırsatta dövüyor. O gün de, yani 16 Mart Pazartesi günü de duvara çarpa çarpa minik Aslıhan Zeynep’i öldürüyor…

Canavar baba tutuklanırken polis soruşturma da ailenin “1 yıl önce de bir kız çocuğunun öldüğünü” tespit etmiş. Savcılık şimdi bu kız çocuğunun cesedinin de mezardan çıkarılarak incelenmesi için Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesi talimatını vermiş bulunuyor.

Tecavüzcüsüyle evlendirilen 13 yaşındaki çocuk gelin

Sevgisizlik, hoşgörüsüzlük öylesine sarıp sarmalamış ki ülkemizi, bir örnek te Niğde’den verelim. Henüz 13 yaşında bir kız çocuğu H.Ü., tecavüze uğruyor ve namus temizlensin diye 17 yaşındaki tecavüzcüsüyle evlendiriliyor. Bu olay geçen yıl yaşanıyor ve tecavüzcüsüyle evlendirildikten 1 ay sonra (21 Ekim’de) evde tabancayla vurulmuş olarak ölü bulunuyor. İntihar diye kayıtlara geçen olay daha birkaç gün önce aydınlandı. 13 yaşındaki “çocuk gelin” H.Ü.’nün nikahsız yaşadığı İ.A.’nın babası Rahmi A. tarafından güya “oğlunu aldattığı” gerekçesiyle öldürüldüğü ortaya çıktı…

Ortaya çıkarılan bu olayla birlikte 2014 yılındaki kadın cinayetlerine bir yenisi daha eklenmiş oldu. Ve “2014 yılında toplam307 kadın ve onu korumaya çalışan yakını öldürülmüş oldu…“

Kızı hunharca katledilen Özgecan’ın babası Mehmet Aslan ne demişti? “Sevgisizlik şiddeti doğuruyor…”

Doğru… Yaşanan olaylara bakın. Bu cinayetleri işleyenler sevmeyi biliyor olabilir mi sizce?

Asla…

Size bir örnek daha verelim… Önceki örnektekileri cahil, okumamış vs. diye nitelendirelim. Ama bu kez öğrencisini “falçatayla” kesen bir öğretmen… Ankara’da Ülkü Ahmet Duruoy Ortaokulu’nda Fen ve Teknoloji öğretmeni olan Onur Özbek (35). iddiaya göre, kantinde oturan 3 öğrencinin yanına giderek elindeki maket bıçağıyla kız öğrenci B.N.Ç’nin (12) boğazını çizdi. Öğrencinin babası Sedat Ç. şikâyetçi oldu. Etimesgut Cumhuriyet Savcısı Ali Dikici, öğretmen hakkında ‘kasten yaralama’dan dava açtı. Davada mağdur öğrencinin arkadaşları K.S. ve B.Y. de tanıklık yaptı. Tanık öğrenciler, kanlar içinde kalan B.N.Ç’ye pansuman yaparak kanın durmasını sağladıklarını söyledi.

‘Tırnağım geldi’

Mağdur B.N.Ç. ifadesinde olayı şöyle anlattı: “Arkadaşlarımla kantinde oturuyordum. Bizim derslerimize girmeyen ancak tanıdığım öğretmen yanımıza gelip ‘Ben bilek kesmem, boğaz keserim’ dedikten sonra elindeki maket bıçağını boğazıma sürdü. Kestikten sonra gitti. Olaydan önce aramızda herhangi bir konuşma veya gerginlik olmamıştı.”

Öğretmen Özbek ise ifadesinde, “Öğrencilerin üzerinde arama yaparken üstlerinde maket bıçağı buldum. Maket bıçağı cebimdeydi. Kantine gittiğimde hesabı ödemek üzere elimi cebime attım. Elime maket bıçağı geldi. Bunun öncesinde bazı öğrenciler derslerle ilgili bazı şeyler soruyorlardı. Onlara, ‘Yorgunum, cevap veremem’ gibi şeyler söyledim. Bu sırada tırnağım mağdurun boynuna geldi. Suçlamayı kabul etmiyorum” diye konuştu.

Başka okula müdür yardımcısı atandı

Yaşanan olaydan sonra öğretmenin Mamak’ta başka bir okula “müdür yardımcısı” olarak atandığı ortaya çıkarken, avukatı bu durumu mahkemede, “Müvekkilim bu suçu işlemiş olsaydı, müdür yardımcısı yapmazlardı” diyerek müvekkilinin lehinde kullanmak istedi. Mahkemeye ulaşan sabıka kayıtlarına göre, sanık Onur Özbek’in, “daha önce görev yaptığı Elbistan’da, bir öğrencisini kasten yaralamaktan ceza aldığı ve cezasının ertelendiği” ortaya çıktı. Kararını açıklayan mahkeme, öğretmeni 5 ay hapse mahkûm etti ve cezayı ertelemedi. Okul Müdürü Aydemir F. de, ‘kamu görevlisinin suçunu bildirmeme’ gerekçesiyle 5 ay hapse mahkûm oldu.

İşte böyle…

Gerçekten sevmek, hoş görülü olmak o kadar zor mu?

İyi haftalar

Umut Vakfı