Bir öğrenci girdiği poligonda atış talimi yapmak yerine silahı kendisine doğrultmayı tercih etti. Bu olay farklı bakış açısında sahip kurum ve kişilerce yorumlandı. Tüm yorumların ortak bir noktası vardı: eğitmen veya sorumlu eşliğinde atış talimi yapılması. Bu zorunluluk yönetmelikte yer alıyor olsaydı, bir gençlik hezeyanını durdurma ve hayata döndürme şansına sahip olabilecektik. Yazık ki dönüp dolaşıp yine kotrolsüzlüğe geliyoruz.
Bu haber üzerine ateşli silahlar kanunun ilgili maddelerine ve poligon açma ve işletme yönetmeliklerine baktık. Bahsi geçen dokümanlarda büyük bölüm açma izinleri ve bina fiziki koşulları ile ilgili ama en önemli kısım, yani insanlar ile ilgili sadece 2 madde var. O da zaten tek maddede ele alınabilir: 18 yaş üzeri kişiler silah ruhsatı olup olmadığına bakılmaksızın, 18 yaş altı kişiler de yanlarında veli veya vasilerinin bulunması kaydıyla poligonlardan yararlanabilirler. Atış poligonlarında uyulması gerekli kurallar konusu da oldukça yetersiz. Daha vahimi ise eğitmenler veya çalışanlar hakkında en ufak bir düzenlemenin olmaması. Hangi yetkinlikte, nasıl bir yetkinlik belgesi ile çalışabilirler hiçbir bilgi istenmiyor, silahı doğru dürüst tutup tutamadığını bile sormuyor!
Türkiye’de silah ruhsatlandırması ve eğitimi konusundaki olağanüstü kontrolsüzlük, başka hiçbir konuda yoktur sanıyoruz. Halkın en temel besin maddesi olduğu için herhalde ekmeğin içeriği haftalardır gündemimizden inmiyor ama en önemli güvenlik konusu, silahlanmanın kontrolü ve eğitimi hakkında hiçbir çalışma yok. Oysa yaşama hakkına en doğrudan destek, bireysel silahların kontrolü ile sağlanabilir.
Şimdi, intihar eden çocuğun ailesi yerine kendinizi koyun. Elbette intihar etmeyi düşünen kişinin bir şekilde bunu gerçekleştirmek için ortam yaratacağını pek çok uzman görüş söylüyor. Ama yine de üniversiteli gencin silaha erişimi bu kadar kolay olmasaydı intihar girişimi ölümle sonuçlanır mıydı diye soruyor insan kendisine. Amerika’da yapılan araştırmalar intihar girişiminde bulunanların sadece %30’unun tekrar deneğini ortaya koyuyor. Yani silah kadar ölümcül olmayan bir intihar aracı seçseydi, belki şu anda aramızda olabilirdi.
İnsan hayatı, bir ülkenin, en değerli varlığı, en değerli sermayesi aslında. Ama bu varlığımızı ne kadar fütursuzca harcıyor ve kıymetini bilmiyoruz. Diğer yandan sigara bağımlılığına ve obeziteye karşı mücadele için ne kadar büyük çaplı kampanyalar ve düzenlemeler yapılıyor, hayretler içinde kalıyoruz. Neden bu seçicilik anlam vermek zor. Yani halk sigaradan ve kilolarından ölmesin ama silahlar sürekli can alıyormuş, önemli değil. Buna ne diyeceğiz mukadderat mı? Hayır. Bize göre bariz bir ihmal var. Poligon işletme ve güvenlik yönetmeliğini bu kadar eksik bırakan zihniyetin ihmali.
Şimdi bize düşen görev AB ülkelerindeki poligon yönetmeliklerine göz atmak ve Türkiye için en uygun düzenlemeleri bir araya getirmek. Ayrıca ülke dinamikleri gereği alınması gereken ek önlemleri de bu metne eklemek. Daha sonra da bunu hemen yürürlüğe koymak. Beklenen bu. Bakalım önümüzdeki günlerde bu konuya kimler sahip çıkacak?
İyi haftalar
Umut Vakfı
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN