Post image
Nefret suçları araştırılsın

sezgin

CHP’li Sezgin Tanrıkulu, son dönemde artış yaşanan nefret suçlarına dikkat çekerek TBMM’de Araştırma Komisyonu kurulmasını talep etti.

CHP İstanbul Milletvekili Tanrıkulu, “nefret suçlarının değerlendirilerek hukuki ceza süreçlerinin ve bu süreçlerde nefret suçunun tespitine ne biçimde başvurulduğunun incelenmesi” amacıyla TBMM Başkanlığına araştırma önergesi sundu.

‘ALEVİ BEKTAŞİ FEDERASYONU BAŞKANINA SALDIRI’

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve arkadaşları tarafından TBMM Başkanlığına sunulan önergenin gerekçesinde şu ifadelere yere verildi:

“İç hukukumuzda ve uluslararası hukukta önem arz eden nefret suçlarının ortadan kaldırılması, toplumda vuku bulan her tür ayrımcılık ve nefret odaklı eylemin etkili ve eksiksiz yöntemlerle soruşturulması ve cezalandırılması ile mümkün; toplumsal barış, anayasal haklar ve insan hakları bakımından da zorunludur. Bu suçların cezasız kalmaması yalnızca mağdurlara sağlanacak giderim bakımından değil, toplum vicdanının ve güvenlik hissinin güçlendirilmesi bakımından da son derece önemlidir. Ayrımcılığın önlenmesi ve eşitliğin herkes için hayata geçirilmesi, insan hakkı ihlallerinin ve sorumluların idari ve cezai olarak yaptırıma uğratılmaları ile mümkün olacaktır.”

NEFRET SUÇU ‘ANONİM’ BİR SUÇTUR

“Nefret suçu, insan hakkı ihlalleri arasında belki de en ‘anonim’ suçlardan biridir. İnsan hakkı ihlalleri arasında saik, suçun tespiti, fail(ler)in belirlenmesi gibi unsurlar bakımından görmezden gelinen, bu yönüyle toplumda ve hukukta adeta ‘görünmez’ kılınan bir niteliğe sahiptir.”

Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Baki Düzgün’ün İstanbul Şişli’deki uğradığı saldırıya da verilen araştırma önergesinde İstanbul milletvekili Eren Erdem’e yönelik saldırıya da yer verildi.

chpli-eren-erdem-mil-afcd59247a9af2e54b58

Sezgin Tanrıkulu, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunduğu araştırma önergesinde; “nefret suçunun tespitine ne biçimde başvurulduğunun incelenmesi, nefret suçunun ortaya çıkmasındaki toplumsal nedenlerin tartışılması, nefret suçunun ortadan kaldırılması ve insan haklarının güçlendirilerek esas ve usul bakımından çeşitli geliştirmelerin sağlanması amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzüğün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması”nı isterken teklifin gerekçesini ise şöyle belirttiı:

baki“Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Baki Düzgün (22 Ekim günü) İstanbul’da Şişli’deki bir otel önünde kendisi ve arkadaşlarına 30 kişilik bir grubun saldırdığını açıklamıştır. Kendilerine saldırdıktan sonra sözü edilen kalabalık grubun sloganlar atarak çevrede bulunmaya devam ettiğini belirtmiştir. Baki Düzgün, olay yerine emniyet güçlerinin geldiğini de kaydetmiştir.

Aynı biçimde CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem 21 Ekim günü İstanbul Bağcılar’da gerçekleştirilen panel sırasında yaklaşık 300 kişilik bir grubun saldırılarına ve ‘sokaklarda dolaşmaması (…)’ şeklindeki tehditlerine maruz kalmıştır.

Her iki örnek, saik ve hedef grup açısından kendi özgül nitelikleri var olmasına rağmen bir düşünce biçimi, inanış ve değerler bütününün sahiplenilmesi üzerinden söz konusu kişilere bu düşünce veya değerlere karşı gerçekleşen ‘nefret’ içerikli saldırılardan oluşmaktadır.

Saldırı (bireysel ya da kolektif olarak işlenmesi bir yana) yasalarda yer alan bir suçtur. Yukarıda anlatılan vakalarda emniyet güçleri tarafından en basit ihmal ve görevi eksik yerine getirme hali, işlenen suçun ‘anonimleşmesine’ müsaade edecektir. Dolayısıyla faillerin belirlenmesi ve olayın etkili biçimde soruşturularak yasaların gerektirdiği cezai yaptırımın yerine getirilmesine engel olacaktır. Böylesi bir durumun, toplumda ‘nefret’ saikli eylemlerin cezai sorumluluğu olmadığı algısına neden olacağı ve bu algının yaygınlaşmasına ortam yaratacağı muhakkak öngörülmelidir.

İç hukukumuzda ve uluslararası hukukta önem arz eden nefret suçlarının ortadan kaldırılması, toplumda vuku bulan her tür ayrımcılık ve nefret odaklı eylemin etkili ve eksiksiz yöntemlerle soruşturulması ve cezalandırılması ile mümkün; toplumsal barış, anayasal haklar ve insan hakları bakımından da zorunludur. Bu suçların cezasız kalmaması yalnızca mağdurlara sağlanacak giderim bakımından değil, toplum vicdanının ve güvenlik hissinin güçlendirilmesi bakımından da son derece önemlidir. Ayrımcılığın önlenmesi ve eşitliğin herkes için hayata geçirilmesi, insan hakkı ihlallerinin ve sorumluların idari ve cezai olarak yaptırıma uğratılmaları ile mümkün olacaktır.

nefretme

Nefret suçu, insan hakkı ihlalleri arasında belki de en ‘anonim’ suçlardan biridir. İnsan hakkı ihlalleri arasında saik, suçun tespiti, fail(ler)in belirlenmesi gibi unsurlar bakımından görmezden gelinen, bu yönüyle toplumda ve hukukta adeta ‘görünmez’ kılınan bir niteliğe sahiptir.

Yasaların ve cezaların öngörülür niteliği aynı biçimde hakların ve ihlallerin ‘ne olduğu, ihlalin nasıl bir yaptırımla sonuçlanacağının bilinir olması’ ile ölçülebilir. Nefret suçu, nefret söylemi ise ne yazık ki oldukça yaygın olmasına rağmen, toplumda, kavramsal olarak az bilinen, ceza hukukumuzda tespitine oldukça az girişilen bir suçtur.

Ülkemizde birçok kişi ırk, ulusal/etnik köken, dil, renk, din, cinsiyet, yaş, zihinsel ya da fiziksel engellilik, cinsel yönelim ve başka sebeplerle nefret suçuna maruz kalmaktadır. Toplum ve hukuk ise suçun ardında yatan saikin ‘nefret’ (suçu) olup olmadığının tespiti konusunda oldukça yetersiz kalmakta, bu suçlar ve mağduriyetler gittikçe derinleşmektedir.

Ülkemizde meydana gelen nefret suçlarının değerlendirilerek, hukuki ceza süreçlerinin incelenmesi, nefret suçunun ardındaki toplumsal nedenlerin tartışılması, insan haklarının güçlendirilmesi ve nefret suçuyla mücadele yöntemlerinin geliştirilmesi bakımından nefret suçları ile ilgili bir Meclis Araştırması açılması elzemdir.”

11 Kasım 2016

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN