Şule ÖZÇELİK
Tüm dünyada milyonların eğlencesi olan futbol ülkemizde de her yaş grubu tarafından büyük ilgi ve merakla takip edilen bir spor dalı. Merakla izlediğimiz, yorumlar yaptığımız, birer teknik direktör olarak takımlar kurup taktikler verdiğimiz, rakip takım taraftarı olan arkadaşlarımızla şakalaştığımız, hepimizin kendinden bir şeyler bulduğu bir spor dalıdır futbol. Futbol kadar her yaş grubu tarafından büyük bir ilgiyle takip edilen başka bir spor dalı yoktur diyebiliriz. Bu belki de futbolun kurallarının basit olmasından kaynaklanır.
Maç sırasında yaşanan büyük heyecanlar, tribün şovları, stadyumların büyülü atmosferi, sahadaki rekabet, futbolcuların büyük mücadelesidir belki de bizi futbola bu kadar büyük bir tutkuyla bağlayan… Stadyumlarda binlerce kişiyle aynı anda sevinç ve hüznü paylaşmak, aidiyet duygumuzu da pekiştirir…
Ayrıca özellikle erkek çocukların en büyük eğlencelerinden biridir, boş arsalarda futbol maçı yapmak. Öyle fazla para da gerektirmez futbol oynamak, uyduruk bir kale, ucuz bir top yeter de artar… Gerçi artık ne yazık ki şehirlerimizde her yeri beton binalarla doldurduk, neredeyse hiç boş arsa kalmadı. Bu yüzden günümüz çocukları bu eğlenceden mahrum kalıyor. Ama yine de bu alışkanlık, halı sahalarda sürüyor. Futbola olan bu tutkumuz yüzünden çoğumuz futboldan çok iyi anladığımızı iddia ederiz, bir teknik direktör gibi takımlar kurup, taktikler verir, eleştiriler yaparız.
Süper Yıldızlar, futbolun olmazsa olmazı
Futbola bizi tutkuyla bağlayan en önemli etkenlerden biri de süper yıldızlardır tabii ki….
Futbol tarihinden milyonları peşinden sürükleyen, sahada izlemekten keyif aldığımız sayısız yıldızlar gelip geçti ve bu durum günümüzde de devam ediyor. Benim yaş grubumda ilk aklıma gelen efsanevi oyuncular Johann Cruyff, Beckenbauer, Gerd Müller’dir. 1974 Dünya Kupası finalinde Johan Cruyff’ın takımı Hollanda, Beckenbauer’in takımı Almanya’ya mağlup olunca sanki kendi takımım yenilmiş gibi üzüldüğümü hatırlıyorum. Hollanda, moda deyimle “Gönüllerimizin Şampiyonu”ydu. Oynadıkları futbol göze daha hoş geliyordu, oyuncuları, duygularını sahaya yansıtıyorlardı. Onlarla daha rahat empati kurabiliyorduk. Almanya düzenli işleyen, hiçbir olumsuz şartta durmayan dev, duygusuz bir makina gibiydi.
Brezilya’nın da Dünya Futbol şampiyonalarında taraflı tarafsız herkesin sempatisini kazanmasının nedeni buydu belki de. Brezilya takımının neredeyse tüm oyuncularını, kendi takımımızın oyuncuları gibi tanırdık. Tüm takım oyuncularını saymak mümkün değil, ama benim için en özel futbolculardan biri de Socrates’ti. Ülkesi Brezilya’da askeri diktatörlüğe meydan okuyan, “Futbolun Filozofu” denilen, felsefe doktorası olan Socrates, aynı zamanda bir doktordu. Futbolu bıraktıktan sonra gönüllü olarak hiçbir ücret almadan doktorluk yapan Sokrates ne yazık ki 57 yaşında bu dünyadan ayrıldı.
Böyle özel futbolculara günümüzde pek rastlanmıyor Dünya değiştiği gibi futbolcular da değişti. Artık maddiyat biraz öne geçmiş gibi, Metin Oktay, Lefter, Can Bartu, Gündüz Kılıç, Şükrü Gülesun gibi oyuncular yok. Geçmişten farklı olarak milyon dolarlık transfer paraları alan futbolcular, artık daha çok sevgilileri ve pahalı arabalarıyla gündeme geliyorlar. Ama yine de değişmeyen bir şey var. Sahada zevkle izlediğimiz futbolcular, ağırlıklı olarak düşük ekonomik koşullarda yaşayan ailelerden geliyorlar. Diğer spor dallarının aksine futbolcular, zor koşullarla mücadele ederek, aralıksız çalışarak büyük bir azim ve inançla zirveye ulaşıyor, sadece ülkelerinde değil tüm dünyada milyonlarca futbolseverin hayranlığını kazanıyorlar. Hatta bazılarının fiziği, futbol oynamak için elverişli olmasa bile verdikleri büyük mücadelelerle bu durumun üstesinden gelmeyi başarıyorlar.
Bu somut gerçeği son aylarda okuma imkanı bulduğum, Beyaz Balina Yayınları’nın dünyanın en sevilen futbolcularının hayat hikayelerini anlatan kitapları okuyunca bir kez daha fark ettim. Bu seri, aslında çocuklar için hazırlanmış bir seri. Ancak ben de zevkle okudum. Kentin çeperlerindeki mahallelerde, kalabalık aileleriyle birlikte maddi zorluklar içinde yaşamak zorunda olan bu çocuklar futbola olan sevgileri ve büyük azimleriyle başarıya ulaşarak, isimlerini dünya futbol tarihine yazdırmayı başarmışlardı. Ben bu seriyi beğendim, futbol meraklısı herkese de okumalarını tavsiye ederim. Böylece bu ünlü futbolcuları izlerken, onlarla daha yakın bir bağ kurabilirler. Umarım, milyonların gönlünde taht kuran, eski yeni futbolcularımız için de böyle kitaplar yazılır….
İlgilenenler için Beyaz Balina Yayınevi’nin futbolcu serisi:
-Benim Adım Balotelli:
Yazan: Tom & Matt Oldfield
Çeviren: Ahmet Bora Pekiner
Sayfa: 200
-Benim Adım Bale
Yazan: Tom & Matt Oldfield
Çeviren: Ahmet Bora Pekiner
Sayfa: 192
-Benim Adım Pogba
Yazan: Tom & Matt Oldfield
Çeviren: Ahmet Bora Pekiner
Sayfa: 208
-Benim Adım Kane
Yazan: Tom & Matt Oldfield
Çeviren: Ahmet Bora Pekiner
Sayfa: 224
-Benim Adım Lukaku
Yazan: Tom & Matt Oldfield
Çeviren: Ahmet Bora Pekiner
Sayfa: 208
-Benim Adım Suárez
Yazan: Michael Part
Çeviren: Ahmet Bora Pekiner
Sayfa: 208
-Benim Adım Hazard
Yazan: Tom & Matt Oldfield
Çeviren: Ahmet Bora Pekiner
Sayfa: 176
-Benim Adım İbrahimoviç
Yazan: Tom & Matt Oldfield
Çeviren: Ahmet Bora Pekiner
Sayfa: 208
-Benim Adım Salah
Yazan: Tom & Matt Oldfield
Çeviren: Ahmet Bora Pekiner
Sayfa:216
-Benim Adım Iniesta
Yazan: Tom & Matt Oldfield
Çeviren: Ahmet Bora Pekiner
Sayfa: 208
-Benim Adım Messi
Yazar: Michael Part
Çeviren: Şebnem Tansu
Sayfa: 184
-Benim Adım Neymar
Yazan: Michael Part
Çeviren: Ceren Kıran
Sayfa: 184
-Benim Adım Ronaldo
Yazan: Michael Part
Çeviren: Ceren Kıran
Sayfa: 176
-Benim Adım Mbappé
Yazar: Tom & Matt Oldfield
Çeviren: Edip Sönmez
Sayfa: 200
21.12.2020
YORUMLAR(4)
SİZ DE YORUM YAZIN