Post image
Lise Yıllarında Okunması Gereken 10 Kitap

 

1. Bir Bilim Adamının Romanı – Oğuz Atay

Ekonomik güçlüklerle büyüyen bir çocuğun, tüm zorlukları aşarak uluslararası bir bilim adamı olma yolundaki serüvenini anlatır bu roman. Oğuz Atay’ın hocası İTÜ İnşaat Fakültesi profesörlerinden Mustafa İnan’ın ilham veren hayatı ve azmi, okunmaya değer. Zorluk içerisinde yaşansa da ahlaki değerlerden ve özünden hiçbir şey kaybetmeden başarıya ulaşmak mümkündür ve Mustafa İnan bunun en güzel örneğidir.

 

 

2. Hayvan Çiftliği – George Orwell

Hayvan Çiftliği, şimdiye kadar yazılmış en ünlü siyasi alegori eseridir. Eserde, bir çiftlikteki hayvanlar insanlara baş kaldırarak çiftliği ele geçirir. Bir süre her şey harika gider ta ki domuzlar kontrolden çıkana kadar. Kurdukları bu “krallık” kısa bir zamanda sömürü düzeni ve diktatörlüğe dönüşür. Reel sosyalizmin eleştirisi niteliğindeki hayvan çiftliği, totalitarizmin nasıl yükseldiğine vurgu yapıyor.

 

 

3. Bülbülü Öldürmek – Harper Lee

Çocuk kahraman Scout Finch’in gözüyle, ırkçılığın ve haksızlığın algılanışı, topluma karşı duruşun hikayesi. Küçük bir Amerikan kasabasında, bir zencinin haksız yere suçlanmasının ardından gelişen olaylar bir insanlık sınavına dönüşüveriyor.

4. Suç ve Ceza – Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

Raskolnikov adında maddi sıkıntılar nedeniyle üniversiteye ara vermiş bir genç, bir gün kendini yapmaktan alıkoyamadığı bir cinayet işler. Neden para mıdır, bu kadar basit midir? Yoksa insanı suça iten başka nedenler mi vardır? İnsan yaptığı hataları telafi edebilir mi, masumiyetini geri kazanabilir mi? Okuyup, öğrenmek lazım.

 

 

5. Dönüşüm – Franz Kafka

Gregor Samsa bir sabah yatağında kendini böceğe dönüşmüş olarak bulur, herkesin nefret ettiği bir böcek. Sistemin dışına çıkarsanız küçük bir böcek olursunuz, hiç kimse sizi sevmez, aileniz bile. Küçük burjuva yaşamının yozlaşmış ilişkileri, toplumun dayattığı, işlevini kaybetmiş kalıplara başkaldıran bireyin trajedisi, belki de hayatın anlamsızlığının kanıtı.

6. 1984 – George Orwell

Bireyselliğin yok edildiği, hafızanın kontrol altında olduğu, insanların makinelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzeni. George Orvvell insanın bugüne ve geleceğe dair korkularını inanılmaz bir hayal gücüyle yoğurmuş ve en ince ayrıntısına kadar kurgulamış. Distopya edebiyatının başyapıtı sayılabilecek 1984, geçmişte ve günümüzde dünyamızda sahnelenen oyunların bir yansıması gibidir aslında. Bir kez bu dünyaya girdiğinizde bir daha geri dönüşü olmayan bir maceranın içine atılmış olursunuz.

 

 

7. Kuşlar Da Gitti – Yaşar Kemal

Florya’nın uçsuz bucaksız arazilerinde kuş yakalamak için bir araya gelen insanların hikayesini anlatıyor Yaşar Kemal bize, birde İstanbul’un değişen yüzünü. Bir grup çocuk para kazanmak için eski bir geleneği yaşatmaya çalışıyor ve okuyucusunu takıyor peşine Eminönü, Taksim, Eyüp gibi farklı semtlere sürüklüyor. “Günün birinde İstanbul’un tarihi yazılırsa, kuş satıcılarından mutlaka bahsedilmesi gerekir. Onlar olmadan İstanbul’un tarihi çok yavan olur” demiş Yaşar Kemal. Anlamak için okumak lazım!

8. Sessiz Ev – Orhan Pamuk

Sessiz Ev romanı, meşrutiyetten 1980 yılı yazına kadar uzanan bir zamanı kapsar. Üç kardeşin babaannelerini bir haftalık ziyareti üzerinden iki arada kalmış bir toplumun mutsuzluğunun tarihi deşifre edilir. Bu ziyaret boyunca hem kahramanların o bir hafta içinde yaşadıklarını, hem de geriye dönüşlerle bir ailenin üç kuşağının dramına tanık oluruz.

9. Kiralık Konak – Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Kiralık Konak, Türk Edebiyatı klasikleri içinde yerini almış, üç kuşak arasındaki görüş, duygu ve yaşam farklılıklarının yarattığı çatışmayı gözler önüne seren bir eser. Devrini tamamladığı için kiralığa çıkan bir konak, hepsi farklı bir dönemi temsil eden üç kuşak; Naim Efendi (Tanzimat), Servet Bey (Servet-i Fünun) ve Seniha (Meşrutiyet). Ve bunların dışında milli benliği ön planda olan Hakkı Celis. II. Abdülhamit döneminin önemli devlet adamlarından olan Naim Efendi batılılaşma uğruna geleneklerin bozulmasına karşı çıkar tıpkı babadan kalma konağı terk etmemek için direndiği gibi. Peki bu harabe yapının asıl sebebi kendisi olabilir mi?

 

 

10. Saatleri Ayarlama Enstitüsü – Ahmet Hamdi Tanpınar

Saatleri Ayarlama Enstitüsü modernleşme kıskacında kalmış Türk insanının gelgitlerini çok iyi kurgulayarak aktarır okuyucusuna. Hayri İrdal’ın yalan ile gerçek arasındaki bocalamaları, Mübarek isimli saatin tuhaf halleri, Nuri Efendi ve Doktor Ramiz karakterlerin karşıtlığı, Halit Ayarcı’nın dayatmacı zihniyeti, ironik bir dünyanın içinde olduğumuzun ipuçlarını verir. Saatleri Ayarlama Enstitüsü ile Tanpınar, birey, toplum, din, ahlak, bilim, gelenek, töre, modernleşme, bürokrasi gibi birbirine geçmiş kavramları bir potada harmanlamış, elimize hazır bir paket ürün vermek yerine bu karışımın ne işe yarayacağını bulma sorumluluğunu yüklemiştir okuruna.

(Siirt’te Son Söz, 27.09.2023)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN