Safanur ÖZTÜRK
Türkiye’de 2022’de yaşanan silahlı şiddet olaylarında 2 bin 278 kişi can verdi, 4 bin 231 kişi de yaralandı. Uzmanlar bireysel silahlanmayla ilgili çarpıcı tespitlerde bulundu.
Bireysel silahlanma gün geçtikçe artıyor. Türkiye’de bu durumun yasal düzenlemelere tabi olduğu söylense de, Umut Vakfı’nın hazırladığı rapora göre; 2022 yılında medyaya 3 bin 984 silahlı şiddet olayı yansıdı. Bunun 616’sında kesici aletler kullanılırken 3 bin 368 cinayet ateşli silahlarla işlendi. Vakıf, ‘Kişi başı 2 kurşun’ vurgusunda bulundu. Konuyla ilgili avukat Rahmi Özkul “Toplumumuzda şiddet olaylarının geçmişe nazaran niceliksel artış oranıyla ilgili elimizde bir veri yok. Ancak şiddetin daha yaygın onuşulduğu ve olayların niteliksel olarak daha canice işlendiğini gözlemlemekteyiz” dedi.
Bireysel silahlanmanın hukuksal yaptırımlarını değerlendiren Rahmi Özkul, “Hukukumuzda temel olarak 6136 Sayılı Yasa kapsamında silah ruhsatı edinme şartları ve ruhsatsız silah bulundurma yaptırımları düzenlenmiştir. Çok genel olarak ifade edelim ki, 6136 Sayılı Yasa’ya aykırı olarak, ateşli silah bulundurmak 1 ila 3, kesici-delici alet bulundurmaya 6 ay ila 1 yıl şeklinde cezalar öngörmektedir. Ben, bu cezaların yetersizliğinden ziyade uygulanması noktasında yani verilen cezanın yerine getirilmesi, infazı sırasındaki yetersizlikleri ifade etmenin gerekli olduğunu düşünüyorum. Zira mevcut infaz yasası uygulaması 2 yıldan az cezalar açısından caydırıcılık vasfını tümü ile kaybetmiş durumdadır” açıklamalarında bulundu.
Bireysel silahlanmaya dair alınması gereken önlemlere değinen Özkul, “Toplumsal dokumuzdaki erdemlerin eğitim alanında müfredat olarak öngörülmesi ve uygulanması önemli bir konudur. Bir diğeri, kaba gücün mayalandığı ortamlar film ve diziler. Şiddetin modasını oluşturan rol modellerin yaygınlaşması etkisi üzerinde düşünmek ve bu konuda etkin önlemler alınabilmesi için bilimsel sempozyum ve çalıştaylar yapılması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
KADIN CİNAYETLERİ
Sosyal Hizmetler Uzmanı Melek Aykaç, “Kişinin kendisine yapılan haksızlığı kişiselleştirmesi üzerinde ortaya çıkan bu durumda, öfke kontrolü, duygu düzenleme becerisi olup olmadığına bakılmalı. Bireyin duygularını derinleştirip öfkesini karşı tarafa yöneltmesi kendini koruma amacıyla yansıttığı bir durumdur ve kontrol altında tutulmalıdır. Durumun önüne geçmek için de denetim altına alınması gerekiyor” dedi.
Bireysel silahlanmanı daha çok kadın cinayetleri üzerindeki etkisini ele alan Aykaç, “Bazı kadın-erkek ilişkilerindeki ani olaylarda öfkeyi kontrol edememe durumu gözlemleniyor. Bu durum ortaya psikolojik ve bedensel gücü çıkarıyor. Bedensel gücü silahlanma olarak değerlendirebiliriz. Biz, bunlara ‘dikey ilişki’ diyoruz. Yani bir tarafın öteki taraf üzerinde üstünlük sağlamaya çalışması. Bu ilişkilerde tartışmalar ani başlıyor ve sonu şiddetle bitiyor. Kadını kontrol etmek isteyen ya da boşanmak isteyen kadının bu söylemini gurur meselesi haline getiren erkek fiziksel güç olarak silahla partnerini yaralayabiliyor veya öldürebiliyor” ifadelerini kullandı. Aykaç ayrıca, “Kişilerin bireysel silahlanmasının altında ‘adalet’ arayışı var. Kişi, başına gelen kötü olayda kendini koruma ve savuma yöntemi olarak görüyor. Bu durum bireyin kendi hukuk arayışı olarak yorumlanıyor” diye konuştu.
(egetelgraf.com, 05.03.2024)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN