Orhan BURSALI
Şu sırada felaket bir Kore filmi izliyorum, içiniz kaldırmayabilir, çocukları uzak tutmalı. Karanlık bir gelecek (distopya) tablosu çiziyor 9 bölümlük Kalamar Oyunu. Bu filmler de gelir beni bulur! (Yoksa ben mi onları buluyorum?!) Ama dizi çarpıcı, şoke edici.
Daha önce de, hemen hemen eşzamanlı yine Oscar ödüllü bir Kore filmi izlemiştik: Parazit. Parazit, Kore’de yoksulluğu anlatırken zenginlerle olan büyük farklılığı vurguluyordu. Ama Kalamar Oyunu (Squig Game) tamamen distopik bir gelecek kurgusu içinde geçiyor.
BORÇ İÇİNDE YÜZEN HALK
Kalamar Oyunu, Kore’deki halkın büyük borçluluğu, bunun doğurduğu iş hayatı ahlaksızlıklarını ve korkunç yoksulluğun üzerine bina edilmiş bir dizi. Çıkmaz içinde bir ülkedeki yüz milyonlarca borca batmış insanlara çıkış veya kurtuluş yolu olarak yüzde 99 ölüm ve yüzde 1 milyarderlik vaat eden bir oyunun içine girmek sunuluyor. Daha iki bölüm izledim, şimdilik yeter..
Dizide borç krizinin girdabı içinde her kesimden insan var. Borçlarını ödeyebilmek veya hayatını da sürdürebilmek için uyuşturucu, kumar, hırsızlık her türlü düzen dışılık alabildiğine toplumu sarmış durumda. Sadece Koreliler değil, çevredeki Müslümanlar ve diğer yoksul ülkelerden de insanları görüyoruz. Kore kapitalizmi hepsini uçurumun kapısına sürüklemiş.
Tabii baktım hemen çeşitli kaynaklara, Kore ne durumda?
Buzdolaplarından, televizyonlardan cep telefonlarına kadar tüm tüketim malları Türkiye piyasasını işgal etmiş ve üstelik ABD’yi şirket ile cep telefonundan büyük ve başarılı bir mücadeleye girişmiş bir ülkede halk neden büyük bir borçluluk krizi içinde, gerçekten öyle mi?
Evet öyle! Hem de ürkütücü hacimde!
HANEHALKI BORCU YÜZDE 100’Ü AŞMIŞ
Bir toplum düşünün ki, hanehalkı borcu, gayrı safi milli hasılanın yüzde 100’ünü aşmış durumda. Kore’nin yer aldığı coğrafyada bu rekora yaklaşan yok. Yüzde 20’lik üst kesimin zenginliği, en alttaki yüzde 20’lik kesimin 166 katı. Son 4 yıl içinde bu eşitsizlik yarı yarıya artmış. Yüksek enflasyon ve faiz oranlarındaki artışlar ve üstüne üstlük büyük işten çıkarmalar, aileleri sağlık açısından ve çocukların eğitimi açısında çok zor durumda bırakmış.
Ceplerinde, tıpkı ülkemizdeki gibi, 4-5 kredi kartıyla aldıkları borçların faizlerini ödeyebilme peşinde koşan büyük bir kesim oluşmuş. Özellikle 20- 40 yaş arası, gelirlerine göre en çok borçlu olanlar. Aylık geliri 710 dolar olan bir Koreli’nin cebinde, kendisine aylığının 60 katı kredi çekme olanağı sağlayan 4 kredi kartı bulunuyor. Bir borç ekonomisi içinde sanal zenginlik içinde bir yaşam! Borçlar durmadan artmakta. (Hanehalkı borcu, öğrenci, araba, küçük işletme kredileri, kredi kartı borcu, ev ipotekleri..) Kredi kartı harcamaları GSYİH’sinin yüzde 40’ını oluşturuyor.
İktidarın borçlanmayı kısıtlama çabaları, bu kesimi daha riskli ve yüksek faizli borçlanma kaynaklarına yöneltmiş. Tabii bu kaynakların tefeci, mafya kaynakları olduğu çok açık. Kalamar Oyunu bunları da işliyor. Bugün ise Kore çok tanınmış ünlü Mapo Köprüsü’nden 4 yıl içinde intihara kalkışanların sayısı 800. 400.000 Koreli tefecinin kucağında.
AMAN KORE OLMAYALIM!
Kore bilindiği gibi yarı diktatörlük altında 1970 ve 80’lerde büyük bir büyüme sağlamıştı. Büyük bir iş disiplini (Protestan ahlak), dinin yükselişi bu büyümenin toplum ortamını – koşulunu oluşturdu. Kore mucizesine politikacı ve iş dünyası işbirliği arasındaki büyük yolsuzluk ve vurgunlar eşlik etti. Devlet fonları zimmetlere geçirildi. Devlet, ekonomiyi 5- 10 tekele emanet etti.
Kore Mucizesi’nin ardından yaşananlar bunlar.
Dünya çapında işler, yüksek ve başarılı eğitim ve çöken bir toplum.
Ekonominin sayılar, rakamlar, grafikler için olmadığını…
Ekonominin insan ve toplum için olduğunu bu sistemin anlaması mümkün değil. Sistem içinde insan değilsiniz, yaşayamayan bir bireysiniz.
Aman sefil bir Kore olmayalım…
(Cumhuriyet, 11.10.2021)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN