Yıllardır; Umut Vakfı olarak biz basında çıkan olaylardan derleyerek rapor hazırlıyoruz ve her yıl suç oranının daha da arttığına dikkat çekmeye çalışıyoruz… Ama Saadet Partisi Konya İl Başkan Yardımcısı geçen hafta 11 Şubat günü bir basın toplantısı düzenleyerek bu konuyla ilgili somut verileri ortaya koydu… Ki Türkiye genelinde yüzde 65, Konya genelinde de daha da fazla suç oranı artmıştı… İlgili ve yetkililer eminiz ki, bunları zaten biliyorlar… Ve Büyükyılmaz’ı eleştirmek, ona veryansın etmek yerine umarız ki; konuya devlet adamı ciddiyetiyle eğilir ve ciddi çalışmalar yaparlar… Bu basın açıklamasını çak fazla kısaltmadan size sunmak istiyoruz…
Türkiye genelinde son 10 yılda suç oranının yüzde 65 arttığını bildiren Saadet Partisi Konya il Başkan Yardımcısı Av. Mahmut Sami Büyükyılmaz, Konya’daki suç artış oranının ise Türkiye genelinden daha da fazla olduğuna dikkat çekiyor…
Avukat Mahmut Sami Büyükyılmaz, hazırlamış oldukları “Konya Cezaevi ve Suç Raporu”nu partisinin il binasında düzenledikleri basın toplantısıyla kamuoyuna açıkladı…
Büyükyılmaz’ın açıkladığı rapor; maalesef ülkemizde suçların korkunç boyutlarda artışa geçtiğini ortaya koydu… Ki Büyükyılmaz’ın hazırladığı rapor aşağıda:
SON 10 YILDA SUÇ ORANI YÜZDE 65 ARTTI!
“Türkiye genelindeki suç işlemiş ve mahkeme tarafından cezalandırılmış hükümlü sayısı 2010’dan 2019’a kadar öldürme yüzde 325,8, yaralama yüzde 415,4, cinsel suçlar yüzde 638, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma yüzde 565, hırsızlık yüzde 655, yağma yüzde 739,7, uyuşturucu madde imal ve ticareti yüzde 629,1, uyuşturucu madde kullanımı yüzde 936 ve kaçakçılık yüzde 958,7 oranında artmıştır. Ülkemize baktığımızda son yıllarda suçun arttığını söyleyebiliriz. 2010 yılında cezaevlerinde 120 bin kişi varken bu rakam 2014 yılına geldiğimizde 159 bin, 2019 yılında ise 292 bin kişiye ulaşmıştır. 2016 yılında meydana gelen darbe girişiminin bu rakamlarda etkisi olduğu söylenebilirse de darbe girişimi sonrası cezaevine giren tutuklu sayısının 8 bin, hükümlü sayısının ise 22 bin, toplam 30 bin civarında olduğu dikkate alınırsa ve bu rakam 2019 yılı verisinden düşülse bile, 2010 yılından (159 bin) 2019 yılına (262 bin) artışın yüzde 65 olduğu görülür.
Bu oranda yüksek bir artışın ülkemizin nüfus artışı ile de izahı mümkün değildir. Çünkü 2010 yılında 72 milyon 137 bin olan nüfusumuz 2019 yılında 83 milyon 155 bin olmuş yani yüzde 15 artmıştır. Tutuklu ve hükümlü sayısındaki artışın yüzde 65 olduğu dikkate alınacak olursa nüfus artışıyla izah edilemeyecek bir durum vardır ortada. Üstelik bu 2016 yılında 671 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle çıkartılan aftan yararlanın çıkan yaklaşık 40 bin mahkumun olduğu da dikkate alınırsa tutuklu ve hükümlü sayısındaki artışın daha büyük olduğu anlaşılır.”
Büyükyılmaz, Konya bazında suç verileri konusunda da şu açıklamayı yaptı:
KONYA’DAKİ SUÇ ARTIŞ ORANI TÜRKİYE GENELİNDEN DAHA FAZLA!
“Konya’ya baktığımızda ise suç işlemiş ve mahkeme tarafından cezalandırılmış hükümlü sayısı 2010’dan 2019’a kadar öldürme yüzde 276,4, yaralama yüzde 356,8, cinsel suçlar yüzde 335, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma yüzde 677, hırsızlık yüzde 981, yağma yüzde 1756, uyuşturucu madde imal ve ticareti yüzde 1685, uyuşturucu madde kullanımı yüzde 846 ve kaçakçılık yüzde 675 oranında artmıştır. Türkiye genelindeki 2010 yılı ile 2019 yılı arasındaki artış ile Konya’daki artışı mukayese ettiğimizde: Öldürme, yaralama, cinsel suçlar, hakaret, uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanma ve satın alma, sahtecilik, dolandırıcılık, kaçakçılık, ateşli silahlarla ilgili suçlarda Konya verilerinin Türkiye geneli ortalamasına yakın veya bazılarında Türkiye genelindeki verilerden daha düşük olduğu görülmektedir. Bununla birlikte kişiyi hürriyetinden mahrum bırakma, hırsızlık, yağma, uyuşturucu ve uyarıcı madde imalatı ve ticareti, trafik suçları, icra iflas kanuna muhalefet suçlarından hüküm giyen insan sayısında Konya’daki artışın Türkiye geneline göre daha yüksek olduğunu görmekteyiz.
Aktarmış olduğumuz tablolar ve veriler gerek ülke genelinde gerek Konya’da suç ve suçluluğun sürekli arttığını ve çıkartılan onca affa rağmen cezaevlerindeki insan sayısının sürekli arttığını göstermektedir. Bu durumun maalesef Konya’mız açısından da farklı olmadığını, hatta bazı suçlarda Konya’nın Türkiye ortalamasını geçtiğini göstermektedir. Suçun ve suç motivasyonunun oluşmasının önlenmesinde aile, sosyal çevre, eğitim, kültür, ekonomi, siyaset gibi birçok unsurun etkisinin olduğu aşikardır. İşsizliğin, ekonomik krizlerin, yoksulluğun, gelir dağılımı adaletsizliğinin, fırsat eşitsizliğinin suç ve suçlu üzerindeki olumsuz etkisini kriminoloji bilimi tespit ve teslim etmektedir.”
Bu tablonun yıllardır sunulan tablonun gerçeği yansıtmadığını ortaya koyduğunu vurgulayan SP Konya İl Başkan Yardımcısı, Avukat Sami Büyükyılmaz; açıklamasında bu konuda ise şu görüşlere yer verdi:
“Yıllardır muhafazakar söylemlerle iş başında olan bir iktidarın oluşturduğu sosyo-ekonomik, kültürel yapı sayesinde sürekli suç ve suçlu üreten bir sistem ortaya çıktığını göstermektedir. Gelir dağılımı adaletsizliği, işsizlik, borçlanma, ekonomik istikrarsızlık, krizlerin, eğitim sisteminin, kültürel faaliyetlerin, televizyon dizi ve filmlerinin, toplumun önüne konulan rol-modellerin, siyasal dil ve üslubun özetle iktidarın yıllardır uygulaya geldiği eğitim, kültür, ekonomi ve sosyal politikaların bu tablonun oluşumunda etkisinin büyük olduğunu söylemek gerekir. Kendisini muhafazakar olarak tanımlayan, dindar nesil yetiştirmek iddiasında olan bir siyasi partinin 18 yıllık iktidarı sonucunda ortaya çıkan bu hazin tablo, gerçekliğin iddia edildiği veya bize sunulmaya çalışıldığı gibi olmadığını tüm açıklığıyla ortaya koyuyor. “
Anketlerde yargıya olan güvenin gittikçe azaldığı görüldüğünü, yargının bağımsız olduğuna inananların sayısı da oldukça düşük çıktığını belirten Büyükyılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gençlerin yüzde 70 oranında ‘kariyer için eğitim, bilgi, birikim, tecrübeden daha çok adam kayırmanın önemli olduğu’ yönünde kanaate sahip oldukları sonucu çıkmaktadır. Ülkemizde yaşamak istemeyen, fırsatını bulsa başka bir ülkeye yerleşmek amacıyla gitmek isteyenlerin oranı da yüzde 60’ları geçmektedir. Yargıya ve yargı bağımsızlığına güvenin en dip seviyelere indiği, gençlerine gelecek adına umut vaat edemeyen, ehliyet ve liyakatten çok torpilin öncelendiğine inanılan bir toplumsal yapı ortaya çıkmış durumdadır. Sürekli cezaevi yapmak ve bunun için bütçeden milyarlarca lira ayırmak durumunda kalan bir siyasi anlayış hakimdir. Cezaevi yapımını ‘yatırım’ olarak müjdeleyen, adalet sarayı açmayı marifet sayan bir anlayışla karşı karşıyayız.
ÖNERİLERMİZ, SUÇU ve SUÇLULUĞU AZALTABİLİR!
Üretim, istihdam oluşturmak; gençlerine iş ve aş bulmak yerine, işsizleri suçlayan ‘iş beğenmiyorlar’, ‘devlet kimseye iş bulmak zorunda değildir’ anlayışının hakim olduğu garip bir siyaset anlayışının hakim olduğunu gözlemlemekteyiz. Bu vahim tablo, Millî Görüşün yıllardır üzerine basarak söylediği ‘Önce Ahlâk ve Maneviyât’ düsturunun ve ‘ehliyet ve liyakat, hukuk devleti’ vurgularının önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.”
Büyükyılmaz; raporla ortaya koydukları bu kötü tablonun ortadan kalkması ve gerek ülkemizde ve gerekse Konya’da suç ve suçluluğun azalması için Saadet Partisi olarak önerilerini ise şöyle sıraladı:
“-Başta eğitim ve kültür politikalarının ‘Önce Ahlak ve Maneviyat’ ilkesine göre yeniden gözden geçirilmesi,
-Yeni hükümet sistemi ile iyice bozulan kuvvetler ayrılığı ilkesinin yeniden hakim kılınması,
-Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının sağlanması,
-Yargının etkin ve hızlı işleyişinin sağlanması,
-Kanunların yaptırım ve caydırıcılığını sağlanması,
-Ceza ve infaz sisteminin yeniden düzenlenerek infaz kurumlarının suçun öğrenildiği, suçlu üreten ve suçu çoğaltan yerlerden daha çok ıslahı sağlayan yerler olarak düzenlenmesi,
-Kamuoyunda hukuka olan güvenin temin edilmesi, bunun için de başta ülkeyi idare edenler olmak üzere herkesin yargı kararlarına saygı duymasının temini,
-Siyaset dilinin daha nazik, ötekileştirmeyen, şiddet ve hakaret içermeyen bir şekil alması,
-Tarihin en köklü milleti olarak kadim devlet geleneğimizi ön plana alarak kanunlarımızın AB siparişleri üzerine değil de kendi ihtiyaçlarımız, sosyal dokumuz, örf, âdet, gelenek ve sosyal yapımıza uygun olarak çıkartılmasının sağlanması,
-Yapılan tüm işlerde ehliyet ve liyakatin ön planda tutulması,
-Başta eğitim olmak üzere her alanda fırsat eşitliğinin sağlanması,
-Televizyon dizileri ve filmlerinde toplumun örf ve adetlerine ve ahlak anlayışına ters programlar ile gençleri mafyatik yapılara, suç örgütlerine özendirici programların engellenmesi,
-Ekonomik alanda üretimin ve istihdamın öncelenerek istihdamın artırılması, işsizliğin azaltılması,
-Gelir dağılımı adaletsizliğini asgariye çekecek vergi ve ekonomi politikaları geliştirmek,
-Sosyal yapının ve ailenin geliştirilmesi ve korunmasına yönelik tedbirlerin alınması gerekmektedir.
-Çözüm önerilerimizin fiiliyata geçtiği, suç ve suçlunun azaldığı, vatandaşlarımızın güven içinde yaşadığı müreffeh, güçlü sosyal ve ekonomik yapıya sahip günlere bir an önce ulaşabilmek temennisiyle iş bu raporu kamuoyuna saygıyla arz ederiz.”
Umut Vakfı
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN