Fikret İLKİZ
Kanun Hükmünde Kararnamelerle görevlerine son verilenlerin Danıştay, İdare mahkemeleri, AİHM ve Anayasa Mahkemes’ine yaptıkları başvurular sürekli reddedildi… OHAL Kanun Hükmünde Kararnameleri için yargı yolu daha başından kapatılmıştı!
İç hukuk yolları tükenince başvurular AİHM’sine yapılmıştı, ama sonuç nafileydi!
Yargıya erişimi “var gibi göstermek” için veya bir gün neden yargıya erişimi ortadan kaldırdınız, diye sorulursa çaresizliğe çare gibi görünsün diye 685 sayılı KHK ile Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu (RG.23.01.2017 tarih 29957 sayı) kuruldu.
Komisyon; doğrudan kanun hükmünde kararname hükümleri ile tesis edilen işlemlere ilişkin başvuruları değerlendirmek ve karara bağlamak amacıyla kuruldu. Komisyonun 7 üyesi 16.05. 2017’de Başbakanlık, Adalet Bakanlığı, HSYK tarafından atandı. Komisyon 22.05.2017 tarihinden itibaren çalışmaya başladı. İdari ve bağımsız bir otorite olması beklenmiyordu zaten…
Kuruluşu yapıldı, usulü sonra geldi…
Anayasaya göre; hak arama hürriyeti, herkesin meşru vasıta ve yollardan yararlanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olması demekti. O zaman acaba inceleme/çalışma/ yargılama/ karar süreçleri nasıl olmalıydı? Yargıya erişimden önce, Komisyon eliyle “inceleme” yöntemi benimsendiğine göre Anayasal düzenleme ve adil yargılanma hakkı nasıl hukuka uydurulabilirdi? Usul nasıl olacaktı? Ne zaman ve kimler ve neden başvurabilecekti? Daha da önemlisi Bakanlar Kurulu kararından sonra kimin “haklı” kimin “haksız olduğuna “kimler” karar verecekti?
Biçimsel demokrasinin uygun olduğuna karar verildi, hukuka uygun olmasa bile…
Kuruluşu bir yana, İnceleme Komisyonuna erişmek için “usulü” bile bekletildi…
Ocak ayından sonra 6 aylık süre sonuna kadar kullanıldı. Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılacak başvurular ve Komisyonun çalışmalarına ilişkin usul ve esaslar Başbakanlık tarafından belirlenerek 12.07.2017 tarihli 30122 mükerrer sayılı Resmî Gazete’ de yayımlandı.
Böylece Başbakanlık Tebliği ile yargılama/inceleme usulü yürürlüğe girmiş oldu…
Komisyona doğrudan başvurulamayacak. Başvurular valilikler veya kurumlar vasıtasıyla yapılacaktır. Başvurular, https://ohalkomisyonu.basbakanlik.gov.tr/ adresi üzerinden elektronik ortamda hazırlanan başvuru formu doldurulmak suretiyle de yapılabilecektir.
Başbakanlık Basın Merkezinden 12.07.2017 tarihinde yapılan duyuruya göre; başvurular; 17 Temmuz 2017 Pazartesi günü başlayacaktır ve (60) günlük sürenin bitimi olan 14 Eylül 2017 günü mesai saati bitiminde sona erecektir.
Başvurular şahsen veya kanunen yetkili kişiler tarafından yapılacaktır.
Kuruluşunun 23 Ocak 2017 olduğunu gözetirseniz, Komisyona başvuruların altı ay sonra 17 Temmuz 2017 tarihinden itibaren başlatılacağının “ilan ve duyurulması” ve 60 günlük bir süreyle sınırlandırılması dahi “yargıya erişimde” sınırlandırmadır.
Kamu görevinden, meslekten veya görev yapılan teşkilattan çıkarma ya da ilişiğin kesilmesi, öğrencilikle ilişiğin kesilmesi, dernekler, vakıflar, sendika, federasyon ve konfederasyonlar, özel sağlık kuruluşları, özel öğretim kurumları, vakıf yükseköğretim kurumları, özel radyo ve televizyon kuruluşları, gazete ve dergiler, haber ajansları, yayınevleri ve dağıtım kanallarının kapatılması, emekli personelin rütbelerinin alınması Komisyonun görevi içinde sayılıyor (KHK Madde 3 Fıkra 1).
Başvurular 685 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede aranan şartlara uygunluk bakımından ön incelemeye tabi tutulacak. İncelemeler, dosya üzerinden yapılacak. Eğer başvuru Komisyonun görevine girmiyorsa reddedilecek. Ön inceleme kabulünden sonra dosyanın “esas” incelemesine geçecek olan “ Komisyon, incelemelerini terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı yönünden yapar” (Madde 14/2).
Sözlü ifade verme veya tanık dinletme talepleri dikkate alınmayacak.
Komisyon kararlarına karşı, kararın tebliğinden itibaren altmış gün içinde Hâkimler ve Savcılar Kurulunca belirlenecek Ankara İdare mahkemeleri nezdinde iptal davası açılabilecek. Ancak bu davalarda ayrıca Başbakanlığa ve Komisyona husumet yöneltilemeyecek, onlar kararlarının “tarafı” veya “davalısı” olmayacak.
Tuhaf, ama anlaşılabilir… İlginç, KHK ile işten çıkarılmasına Bakanlar Kurulu karar vermiştir, ama kurumu taraftır.
Tebliğin geçici madde düzenlemesine göre; Komisyonun görev alanına giren konularda daha önce herhangi bir yargı merciine başvurulmuş veya dava açılmış olması halinde, bu dosyalar hakkında yargı mercilerince karar verilmesine yer olmadığına dosya üzerinden karar verilecektir.
Komisyona yapılacak olan başvurular 17 Temmuz’dan itibaren alınmaya başlanacağına göre “karar verilmesine yer olmadığına” dair karar verilecek olan bu dosyalar ne olacaktır?
Başbakanlık Tebliğ esaslarına göre başvuruların alınması süresinin tamamlanmasından sonra, yani 14 Eylül 2017 tarihinden itibaren bu dosyalar yargı mercilerince Komisyona gönderilecektir. Komisyon sil baştan inceleme yapacaktır. Önceden yargıya başvurmuş olan aynı kişi tarafından Komisyona aynı konuda 17 Temmuz 2017 tarihinden sonra yeni başvuru yapılması halinde; yargının göndereceği dosya bu yeni başvuru ile birleştirilecektir.
Adalet Bakanlığından yapılan açıklamaya göre; “AİHM, söz konusu emsal karar kapsamında, KHK ile haklarında işlem tesis edilenler tarafından yapılan başvurularla ilgili olarak kabul edilmezlik kararları vermeye başlamıştır. Bunun sonucu olarak 31.05.2017 tarihinde ülkemiz aleyhine AİHM önünde bekleyen derdest başvuru sayısı 24.600 iken, 30.06.2017 tarihi itibariyle 12.000’e düşmüştür. Benzer nitelikteki dosyalar hakkında verilecek kararlar sonucu, derdest başvuru sayısının önümüzdeki günlerde daha da azalması beklenmektedir.”
AİHM’sine yapılan başvuruların çokluğu dikkate alındığında; sadece Komisyon kuruluşundan altı ay sonra çalışma usulleri Başbakanlık Tebliği ile belirlendiğine göre düşünmek gerekir.
Uzun, karmaşık, zahmetli ve mağduriyetleri gideremeyen yolların benimsenmesi yargıda çıkmaz yoldur. Yargıya başvuru hakkının etkin ve etkili olabilmesi siyasal iktidarların keyfiliğinin önlemesi için vardır.
Yargısal nitelikteki Komisyonun çalışma ve karar alma usullerin Başbakanlık Tebliği ile belirlenmesi adil yargılanma hakkı için “sınırlandırma” sayılır, hak ihlalidir. Yargı, yargının işidir, karışılmaz.
Üzüm üzüme baka baka kararır… Bu deyim üzümler için geçerlidir, demokratik laik hukuk devletleri ve ulasalüstü yargı organları için değil!
AİHM’si için Türkiye’nin kabul ettiği hukuka göre kabul edilemezlik kararları vermesi demek; olağanüstü halin olağan hale dönüşmesinin benimsenmesidir ve AİHM’si için kabul edilemez bir yaklaşımdır.
17.07.2017
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN