Post image
“Kadınlar, hayvanlar ve çocuklar tehlikedeler”

 

Ayhan BOĞATARAN

Genç Yazar Yaren Nazlı Korkut, tvDEN ekranlarında yayınlanan Gazeteci Mehmet Aydın’ın hazırlayıp sunduğu Z Raporu’nun konuğu oldu. 13 yaşında yazdığı ‘Derin Kesik’ kitabıyla kadın sorunlarına değinen Korkut, “Kadınlar, hayvanlar ve çocuklar gerçekten tehlikedeler. Bunu pek çok kişi önemsemiyor. Vicdan ve insanlıkla alakalı bir şey ama ülkede adalet olursa, gerekli cezalar verilirse, güzel şeylere değinilirse mutlaka bir çözüm bulunabilir” dedi.

“YAREN NAZLI KORKUT KİMDİR?

2007 doğumluyum, küçüklüğümden beri kitaplara bir ilgim vardı. Okumuş olduğum kitap karakterleri bana yeni insanlar tanıştırdı. Yeni hikâyeler ve oradaki insanların hayatlarını öğrenmiş oldum. Böylelikle kitaplara ilgisi olan bir insan oldum. Okuduğum kitap karakterleri bana yeni insanlar tanıştırdı, bir şeyler kattı. Bunu kendimde yapmak istedim. Ülkedeki kadın sorunları ve izlediklerim ve okuduklarımdan ama daha çok kadın sorunlarından etkilenerek roman yazdım. Gerek fiziksel ve psikolojik olarak şiddet gören kadınlardan etkilenerek böyle bir roman ortaya çıktı. Bunu ön plana aldım.

“KİTAP YAZMAK İÇİMDE OLAN BİR ŞEYDİ”

Korkut, kitap yazma sürecini şöyle anlattı:

“Bu süreç kitap yorumladığım bir sayfayla başladı. İnsanlar yazılarımı beğeniyordu, bir blog hesabı açtım ve yazılarımı kısa kısa orada paylaştım. Bu yazılardan sonrada kitap yazmamı istediler, aklıma da böyle bir kurgu geldi. Türkiye’nin de durumu belli zaten. Kadınların sorunları ve bunlardan doğan tehditlerle kitap oluştu. Üç tane daha kitap denemem var, bunları da 11 yaşımda yazmıştım ve onları devam ettiremedim. Karar veremedim, hoşuma gitmedi. Derin Kesik kitabında karar kıldım, buna da bu yaşta başladım. Herhangi bir eğitim almadım, bu benim içimde olan bir şey olduğu içinde yazdım. İlk olarak fantastik kitaplar okuyarak başladım. Sonra bunu daha çok açtım, psikolojik romanlar, korku hikâyeleri okumaya başladım. Kitap karamsarlıkla başlıyor, ana kahramanımız çok küçük yaşlarından itibaren psikolojik ve fiziksel şiddet görüyor. Bunun sonucunda da psikolojisi bozularak akıl hastanesinde yatıyor, durumu şizofreniye doğru ilerliyor. İntihara meyilli bir birey haline geliyor, kendini öldürmek istiyor. Yaşamı gözünde değersizleşiyor. Bu şekilde başlayıp sonra hayatına yeni insanlar giriyor ve bu insanlar onu zamanla değiştiriyor. Umut etmeyi öğreniyor, bir şeyleri hedefliyor. Herkesten ve her şeyden önce kendini sevmesi gerektiğinin farkına varıyor. Kitabın sonunda hayatı, yaşamayı öğreniyor. Kitabı, ne olursa olsun her zaman bir umudumuz vardır gibi bir sona bağladım. Öğretmenlerim her zaman beni destekledi, arkadaşlarımda kitabım çıktığımda kitabımı okudular. Güzel tepkiler aldım.” 

“GEREKLİ CEZALAR VERİLİRSE BİR ÇÖZÜM BULUNABİLİR”

Savcı olmak istediğini ifade eden Korkut, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Savcı olmak istiyorum, ama aynı zamanda psikiyatriye de bir ilgim var. Bu nesilden umutluyum açıkçası çünkü her şeye tepki gösteriyorlar. Daha bilinçli bir gençlik yetişiyor gibi. Savcı veya psikiyatrist olursam gelen hastalardan gerçek hikâyeleri de romanlarıma aktarıp gerçek hikâyelerle de gerçek bir yazar olmayı da hedefliyorum. Kadınlar, hayvanlar ve çocuklar gerçekten tehlikedeler. Bunu pek çok kişi önemsemiyor. Vicdan ve insanlıkla alakalı bir şey ama ülkede adalet olursa, gerekli cezalar verilirse, güzel şeylere değinilirse mutlaka bir çözüm bulunabilir. Maalesef ülkenin adaletinde bir sıkıntı var, bana çaba göstermiyorlar gibi geliyor.” 

“İKİNCİ KİTAP SINAVDAN SONRA OLABİLİR”

Korkut, yaşıtlarına şu tavsiyelerde bulundu:

”Karantina var ve bizler evlere tıkandık. Doğal olarak haklı olarak ta diyebilirim insanlar tembelliğe başladılar. Bunu yeni hobiler edinerek, kendilerine yeni şeyler bularak zamanı daha keyifli ve verimli hale getirebileceklerini düşünüyorum. Klasik olacak ama kitap okumuyorlarsa kitap okusunlar. Bence kitap okumayı sevmiyorum diye bir şey yok, doğru kitabı bulamayan insan buna başlamaz ama bulduğunda çok güzel olur. Müziğe ilgileri varsa yeni müzik aletleri de edinebilirler. İkinci kitabım sınav zamanı bittikten sonra muhtemelen bir buçuk yıla yazmaya başlarım ve iki yıla da çıkar. Ben kitabın açıkçası filme de uyarlanabilecek bir tatta olduğunu düşünüyorum. Uzaktan eğitim süreci bence pek verimli değil, çoğu kişi de pek anlamıyor. Eğitim sisteminin de daha çok geliştirilebileceğini düşünüyorum. Uzaktan eğitimden, bende dâhil olmak üzere pek çok kişi bence verim alamadı.”

(Aydın Denge, 02.03.3021)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN