Post image
Kadına Şiddette Ruhsatlı Silah Baş Köşede (12.02.2013)

Geçtiğimiz hafta Habertürk Gazetesinde yayınlanan bir habere göre kadına şiddet yasasının yürürlüğe girdiği 2012 Mart’ından bu yana şiddet uygulayan 15 bin kişinin silahına el konuldu. Bu silahların yaklaşık 3’te 1’i kamuda görev yapan polis ve askerlere aitti. Biz bunu biliyorduk demek istemiyoruz ama yıllardır söylemeye çalıştığımız şey istatistiklerle daha da belirgin hale geldi işte. Ayrıca “esas sorun ruhsatsız silahlar” diye dolaşan şehir efsanesinin de çürüdüğüne kanıttır bu veriler. En denetimli şekilde verilmiş olması gereken kolluk güçlerinin silahı bile aile içi şiddete karışıyorsa bu silahları evden tamamen uzaklaştırmak en kökten çözümdür aslında.

Bir de kadının şiddet görmesi durumunda silah edinmesini sağlık veren inanılmaz zihniyetler var. Düşünebiliyor musunuz, silahı olan bir erkeğin eşi şiddet gördü diye hemen silah edinecek ve devlet engellemeye çalışırken, kadın kendi elleriyle erkeğine kendisini öldürmesi için bir başka silah temin etmiş olacak. Akıllara zarar! Tabii bu çözüm önerisinin ardında şiddetin durdurulması diye bir beklenti yok. Dolambaçlı yollardan yapılan bir silah propagandası var. Kadınlara sesleniyoruz: Aman kendinizi korumak adına silah sektörünün oyuncağı olmayın.

Görevi icabı silah taşımak durumunda olan personelin mesai bitiminde silahını iş yerinde bulundurulan kasalara kilitlemesi en iyi çözüm. Bunu uygulayan pek çok Avrupa ülkesi var. Bunun yanı sıra, silahlı kolluk güçlerinin talebine bakılmaksızın, sürekli psikolojik gözetimde olmaları hem kendileri hem de toplum sağlığı için gerekli. Görevlerini ne kadar zor ve ağır şartlarda gerçekleştirmekte olduklarının farkındayız. Bu nedenle ilk destek onlara verilmeli. Daha sonra da bu halka silah ruhsatı olan herkes için genişletilmeli. Ruhsat işlemleri gerçekleşirken kişi işleri son derece iyi, eşi ve ailesi ile sıkı bağları olan, mutlu bir insan olabilir. Ancak hayat bu. Bazen işler planlandığı gibi gitmez. O zaman da stres başlar. Ailenin alışageldiği düzenin bozulması ile her bir fert farklı tepkiler verebilir. Geçmişte sorun olmayan şeyler aşılması imkânsız problemlermiş gibi ortaya gelebilir. Bu durumda evde silah bulunması felaketi çağırmak demektir. Oysa psikolojik gözetim olsa, olaylar bu raddeye varmadan daha ruhsat anında iptal edilir ve olası ölümcül şiddetin önüne geçilmiş olur.

Tüm bu süreçlerin “pahalı” uygulamalar olduğunu ileri sürebilirsiniz. Ancak bir insanın hayatından daha değerli bir şey olamaz. Devlet kolluk gücünü oluştururken bu tip yan etkilerini de bertaraf edecek uygulamaları yapmalı. Daha sonra da sivil vatandaş için bu uygulamayı zorunlu hale getirmeli. Zorunlu hale getirmek deyince yine geçtiğimiz hafta Ankara 11. Aile Mahkemesi tarafından alınan bir karar aklımıza geldi; kızını bir inek karşılığı evlenmeye zorlayan babanın bir sağlık kuruluşunda tedavi edilmesine hükmetti. Bu tip uygulamalar işlenen her bireysel silahlı suç için de standart hale getirilse biz şiddetin önemli ölçüde azalacağını düşünüyoruz. Sadece kanunlar değil hâkimler de en az kanunlar kadar şiddeti engellemede etkiye sahiptirler.

İyi haftalar,
Umut Vakfı

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN