Emmen PERÇİN
Kadına yönelik şiddetin son derece kaygı verici hale geldiğini belirten Isparta Baro Başkanı, Avukat Ünsal Çankaya, “Ülke anlamında kadına karşı şiddet olgusuna baktığımızda, Türkiye’de şiddet olgusu tamamen çığırından çıkmış durumdadır” dedi.
Son zamanlarda Isparta’da ve ülke genelinde yaşanan kadın cinayetlerine ilişkin konuşan Çankaya, insanların bu konuda bilgilendirilmesi ve eğitilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Avukat Çankaya kadınlara da şöyle seslendi; “Kadınlar hayatlarından vazgeçmemeli, güçlü ve cesur olmalılar. Eğer şiddet görüyorlarsa mutlaka adliyeye gitmeliler ve adli makamlara başvurmalılar. Şiddeti kabullenmemeliler, onlara da normal gelmemeli. Kadınlar bu duruma göz yummazlar ve kabullenmezlerse, erkekler de şiddet göstermemeyi öğrenecekler.”
Kadına yönelik şiddetin son derece kaygı verici hale geldiğini belirten Başkan Çankaya; Demokrat Gazetesi’ne yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Ülke anlamında kadına karşı şiddet olgusuna baktığımızda, Türkiye’de şiddet olgusu tamamen çığırından çıkmış durumdadır. Sadece biz hukukçuların değil, toplum bilimcilerinin, siyasetçilerin, akademisyenlerin, bilim insanlarının tamamının, toplumun bütün kesimlerinin bu konuyla mücadele etmesi gerekmektedir. Konuya İsparta üzerinden baktığımız zaman ise Türkiye kadar çığırından çıktığını söyleyemeyiz. Fakat, artık son derece kaygı verici hale geldi. Geçtiğimiz günlerde yine bir kadın eşi tarafından üstelik hamileyken öldürüldü. Neyse ki yakalandı ve bu konuda emniyet güçleri ve savcılık çok titiz bir çalışma yaptılar. Bizlerde takipçisi olduk, pusu kurduğu konusunda bir algımız var. Dolayısıyla pusu kurmaktan dolayı planlayarak, cinayet işlemekten yargılanması gerektiğini düşünüyoruz. İddianamenin de o şekilde hazırlanması gerektiğini düşünüyoruz.”
FARKLI AÇILARDAN DEĞERLENDİRİLMELİ
“Kadına şiddet olgusunu bir kaç açıdan değerlendirmemiz gerekiyor. Birincisi; toplumsal olarak konuyu ele almamız gerekiyor. İkincisi ise hukuki olarak. Toplumsal olarak ele aldığımızda, bu konu toplumsal bir olay bizlerin bununla yüzleşip, bunu ortadan kaldıra bilecek yollar bulmamız gerekiyor. Bunlar çeşitli yollarla yapılabilir. Örneğin farkındalık yaratılabilir ve eğitimler verilebilir. İnsanlar bu konuda bilgilendirilmeli. En önemlisi ise kadına olan şiddetin toplumda normalleşmesinin engellenmesi gerekiyor. İsparta Barosu olarak basına açıklama yapıyoruz. Gazetelerde ve televizyonlarda haberler çıkıyor. Fakat bu haberler sıkça duyulduğu zaman aklında bu tarz düşüncesi ve meyilli olan insanların da aklına gelen şey şu oluyor. Evet, bu yapılabiliyor, yapılabilirmiş diye düşünüyorlar. Aslında bu konuda yapılan ve yapılacak olan haberlerinde çok dikkatli ve titizlikle yayınlanması ve hatta yayınlanmaması gerekiyor. Kadına karşı yapılan şiddetin normal görülmemesi ve ortadan kaldırılması gerekiyor. Kadına şiddeti hukuki açıdan değerlendirildiğinde ise; kadına karşı cezalar yeterlimi, değil mi? bu tartışılabilir bir durum. Ama cezasız bir konu değil. Cezaları artırmak tek başına engellemez. Biz bunun örneğini de yaşadık, hem de uzun yıllar yaşadık. Doğu Anadolu’da aşiretler arasında kan davaları söz konusudur. Kan gütme sayikiyle adam öldürmek ayrı bir ağırlaştırılmış maddedir. İdam cezası kalkmadan önce bunun cezası idamdı. İdam cezası kalktıktan sonra ise ağırlaştırılmış müebbette çevrildi. Yasa koyucunun burada ki amacı caydırıcılıktır. Çünkü ortada toplumsal bir suç var. Peki bunun sonucunda bu davaların azalması beklenirken hiç biri azalmadı. Sonrasında ise gerçekte cinayet işleyen kişi yerine yaşı küçük çocuklara cinayeti üslendirdiler. Amaç daha az ceza alsınlar diye. Bu seferde ne oldu, hem suçun önüne geçemediler hem de istenmeyen başka bir sonuçla karşılaştınız. Bir mağdur daha yaratmış oldunuz. O yüzden sadece yasa koymakla olmuyor. Toplum bilimcilerinin çalışıp bu yasaları değiştirirsek ne olur diyerek bu konular hakkında da ön görülü olmak gerekir. Kadınlar özgür yaşayacaklar, erkeklerde buna saygı gösterecektir. Kadına karşı şiddetlerde cezalar son derece caydırıcı olmalıdır.
AMA UNUTULMAMASI GEREK, CEZANIN CAYDIRICILIĞI TEK BAŞINA ENGELLEMEZ
Önemli olan toplumda kadına karşı şiddet olgusunu söküp atmak ve kadına karşı şiddet oluşturmayan toplumu oluşturmaktır. Bunu yaparken de kadını kısıtlayarak değil, toplumu ve erkeği bilinçlendirerek, senin o saatte orada ne işin vardı? Neden böyle giyindin, sende böyle giyinmeseydin diye değil. Kadın özgürce yaşayacak ve şiddete uğramayacak. Yoksa kadınlara ayrı otobüs, kadınlara ayrı taksi kadınlar dışarı çıkmasın değil. Kadınlar özgür yaşayacaklar erkeklerde onlara saygı gösterecek. Bunun için ne çalışma gerekiyorsa her anlamda bu yapılmalıdır. En başta da ekonomik anlamda bu olmalıdır. Şimdi hukukun verdiği kararların kâğıt üzerine kaldığı sürece hiçbir anlamı kalmıyor. Uzaklaştırma kararı verilmiş bir karar, kâğıt üzerinde kalmamalıdır. Onun da takibi sonuna kadar yapılmalıdır. Emniyet güçleri bunun takibini yapmalılar. Elektronik bir takip yada polis kontrolü olmalıdır. Vatandaşa psikolojik etkiden başka bir yansıması yok. Dünya kadınlar gününde açıklamalar yapıyoruz ama ülkede kadın cinayeti olmayan gün yok. Her gün yeni bir acı ve acılar yaşanıyor. Son bir yıl içinde 400 den fazla kadın öldürüldü. Şiddet görenleri saymıyoruz. Maalesef bu iklim Türkiye’de çok sert ve yıkıcı. Bu koşulları değiştirmek gerekiyor hem de en kısa zaman da değiştirilmeli. Bu durum sıfıra indirile bilinir mi? Dünya’nın hiçbir yerinde bu yapılamaz. Ama en aza indirmek mümkün olabilir” ifadelerini kullandı.
(Demokrat, 04.07. 2022)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN