Tuğçe MADAYANTİ ŞEN
‘Korsaj’ filmindeki Sisi karakteri, her şeyin kendisine rüya gibi gelme hissi, yorgun ve halsiz hissetme hali, kararsızlığı, sıkışmışlığı, güne huzursuz başlama duygusu ile bugünün herhangi bir kadını olarak bizlere bağlanabiliyor.
Provokatif, feminist tarihsel kurgu filmi olan “Korsaj” Bavyera Düşesi Elisabeth’in epey kurgusal hikâyesini konu ediyor. Bel ölçüsü yıllarca özel yapım korselerle 45 cm olarak kalan Avusturya İmparatoriçesi Elisabeth’in bu katı şekilde “nefessiz kalması” meselesinin, bir yandan saray hayatında kendisine biçilen işlevsiz süs olma rolü ile birleşmesi güzel olmuş. Dünyaya, hayata dair merakları, ilgisi, heyecanı her yönden el birliği ile boğulan bir kadın ortaya çıkmış.
TARTIŞMALARIN GÖLGESİNDE
Dünya prömiyerini 2022 Cannes’da Belirli Bir Bakış bölümünde yapan film, Elisabeth’in 40. doğum günü kutlamalarını dönüm noktası alarak sonunda zincirlerini kırmaya niyetlenen bir kadının isyanını gözler önüne seriyor. Yönetmen Marie Kreutzer’in, baskı altına alınmış bir kadını merkezine aldığı bir diğer filmi olan Kaygan Zemin (Der Boden unter den Füssen) 2019’da İstanbul Film Festivali’nde gösterilmişti. Avusturya’nın Oscar adayı olan Korsaj (Corsage) filminin, Viyana Film Akademisi mezunu ve de Walter Wippersberg’in öğrencisi olan yönetmeni Marie Kreuzer kendisini feminist olarak tanımlıyor.
Hal böyle olunca, film ile ilgili gelişmiş tartışmaları yorumsuz olarak öncelikle aktarmak zorundayım. Korsaj filminin çekimleri başlarken Kreutzer’in ekibe aldığı bir ismin tacizci olduğu iddiası ile kendisi çapraz ateş içerisine alınmıştı. Uzunca bir süre sosyal medyada bu konu tartışıldı. Bunun üzerine konuşmak zorunda kalan Kreutzer yaptığı açıklamalarda, taciz iddiasının mahkeme tarafından onaylanmış kanıtı olmadığını söyleyerek, ekibinin bir üyesini söylentilere dayanarak kadrodan çıkarmayacağını ve sadece tepkilere göre yargıç gibi hareket edemeyeceğini söyledi. Filmin başrol oyuncusu ve aynı zamanda sorumlu yapımcılarından olan Vicky Krieps’in de Korsaj adlı filmin kadrosunda yer aldığı iddia edilen tacizci hakkında yönetmenin fikirlerine katıldığını belirtebilirim.
HERHANGİ BİR KADIN
İmparatorluğun katı sistemi içerisinde, ataerkil bir dünyadaki tarihi kadın figürlerinin isyan eden portrelerinin, bugünün kadın problemlerine atıfta bulunarak anlam üretmesi bana artık her ne kadar kolaycılık gibi gelse de, zamanının ötesinde ruh taşınan özgürlük isteyen tarihsel kadın olgusunda takılı kalınması sıkmış olsa da, bu filmin fazlasıyla kurgusal olması bu can sıkan notlarımın üzerini çizmeme yardım etti.
Filmde temelinde, psikolojik olarak derin bir hezeyan içerisinde olan ve bir yandan zincirlerini kırmak isteyen bir kadının, bir annenin depresif hikâyesini izliyoruz.
Sisi karakteri, her şeyin kendisine rüya gibi gelme hissi, yorgun ve halsiz hissetme hali, kararsızlığı, sıkışmışlığı, güne huzursuz başlama duygusu ile bugünün herhangi bir kadını olarak bizlere bağlanabiliyor. Vicky Krieps, ana karakter Elisabeth’i olağanüstü şekilde canlandırdığından, kadını, bizlerin bugününe epeyce yaklaştırarak karakterini zamansızlaştırmayı başarıyor.
Lüksemburg doğumlu oyuncu pek çok önemli filmde boy göstermesine karşın, kendisi için çığır açan rolü Paul Thomas Anderson’ın Akademi Ödüllü filmi olan Phantom Thread olmuştu. Girdiği her karakteri muazzam bir kendiliğindenlik ile canlandıran ve tahmin edilemezlik duyguları kolaylıkla yansıtabilen bir oyuncu Vicky Kieps. Böyle güçlü bir performansı ve de kadının perspektifinden hikâye anlatmanın önemini gözler önüne seren bir filmi kaçırmayın, izleyin derim. Özellikle etkileyici final sahnesi ile senenin pek kolay unutulamayacak güçte olan filmlerine Korsaj’ı da ekleyebiliriz derim.
(Birgün, 21.01.2023)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN