“Beni ilk etkileyen sahne kadın cinayetleri dosyalarının eski bir arşive, bir bodrum katına atılmış olması, ‘Mezarlık’ denilen bir yerde soruşturma yapılmasıydı.”
Merhaba Evrensel okurları, geçtiğimiz günlerde Netflix’te Mezarlık adında bir dizi yayımlanmaya başlandı. Ülkemizde kadın cinayetlerini konu alan bir dizi. Dizi çıkar çıkmaz çok merak edip, izlemeye karar verdik. Türkiye’de böyle bir dizinin yayımlanması bizi çok sevindirdi. Diziyi izlerken hem üzüldük, hem sinirlendik. Diziyi bitirdikten sonra arkadaşımla dizi hakkında birçok diyaloğumuz oldu. Bunları sizlere de anlatmak istiyorum. Bir erkek, bir kadın işçinin kadın cinayetlerini konu alan bir diziye dair sohbeti belki dikkatinizi çeker. İsterdim ki böyle diziler diğer kanallarda da yayımlansın, daha çok insana ulaşsın. Belki o zaman bizim gibi kadın-erkek işçiler daha çok konuşma, daha çok birbirini anlama, birlikte tartışma olanağı bulurlardı.
Beni ilk etkileyen sahne kadın cinayetleri dosyalarının eski bir arşive, bir bodrum katına atılmış olması, ‘Mezarlık’ denilen bir yerde soruşturma yapılmasıydı. Bu sahne bile bana devletin kadın cinayetlerine bakış açısını açıkça gösterdi. Kadın cinayetlerinin soruşturmasını yapan kişilerin vicdanına bırakıldığı bir durum söz konusu. Bu durum başlı başına bir yanlış, soruşturma yapan kişilerin değil devletin bu konuya özel önem vermesi gerekiyor. Önem başkomiserin üst düzey kişiler tarafından önüne verilmiş kağıdı okumaya zorlanması da bir şok şeyi gösterdi. Okumaya zorlanması, farklı bir konuşma yaptığında da sözünün kesilmesi, bize bu ülke ile alakalı çok şey gösterdi.
“Önem başkomiserin sonradan herkesten özür dilemesi bana güven verdi” dedim. Bunun üzerine arkadaşım “Bir kadın olarak bana bu ülkede böyle biz dizi çekilmesi umut verdi. Ancak dizide de açıkça görüyoruz ki bu ülkede de bize güven verecek hiçbir şey yok” dedi. Karşılığında “Aslında olması gereken; devletin, kadın cinayetleri, şiddet ve diğer tüm cinsiyetçi suçlar karşısında bize güven vermesi ve gerekli cezaları vermesidir. Ancak tam tersine şu anki hükümette kadını suçlayıp, erkeği akladığı bir durum söz konusu” dedim. Bunun üzerine konuşmamız karakterlerden Hasan abinin yaptığı sistem eleştirisine geldi. Bir florasan metaforu üzerinden sistemi eleştiren Hasan abi, beni de arkadaşımı da etkiledi. Arkadaşım “Hasan abi çok iyi sistem eleştirisi yaptı. Ancak oradaki Berk karakterinin de son bölümde söylediği, suçu sisteme atıp gitmek, kaçmak kısmı beni daha çok etkiledi” dedi. Ben de arkadaşımın dediği üzerine düşündüm.
Evet, sistem leş gibi ve çok kötü olabilir. Bu sistem de bu iktidar da hiçbirimize güven vermiyor olabilir. Bunların hepsi doğru. Ancak bu kısım beni asıl çözüm konusunda düşündürdü. Çünkü Berk’in de dediği gibi kaçıp gitmek çözüm değil. Bu sistemde bile başarabileceğimiz şeyler var. Sesimizi çıkardığımızda alabileceğimiz birçok hak var. Kadın meselesi gibi ülkedeki her bir sorunun çözümünün mücadeleden geçtiğini bir kez daha hatırladım. Bu yüzden koşullar ne olursa olsun, kaçmak yerine mücadele etmek, değişim için çaba göstermek umarım bu diziden hepimizin çıkaracağı sonuçlar arasında olur.
(Günlük Evrensel, 30.06.2022)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN