Korku filmi olsa da içinde mizahi unsurları barındıran ‘Ölüm Günün Kutlu Olsun’ filminin başrolündeki Jessica Rothe ve yönetmen koltuğundaki Christopher Landon filme dair ipuçları paylaşıyor
Başrolde Jessica Rothe ve yönetmen koltuğunda Christopher Landon. ‘Ölüm Günün Kutlu Olsun’ filminde üniversite öğrencisi Tree’nin hayatı, maskeli bir katil tarafından öldürülmesi bambaşka bir boyuta ulaşıyor. “Ee tabii ki ulaşacak, sonuçta ölüyor” diyenlerdenseniz yanılıyorsunuz. Tree, sanki hiç öldürülmemiş gibi aynı günün sabahına uyanıyor. Öldürüldüğü günün detaylarını tekrar tekrar yaşamaya başlıyor. Ta ki katilinin kimliğini ortaya çıkarana kadar bu böyle sürüyor.
HT Cumartesi‘den Deniz Egeli’nin haberine göre, korku filmi olsa da içinde mizahi öğelerin de olduğunu söyleyen ikili, filmleriyle ilgili ilginç bilgiler paylaşıyor.
Filminin senaryosunu okuduğunuzda ilk ne düşündünüz?
Jessica Rothe: Filme baktığım an “Bu filmi yapmalıyım” diye düşündüm. Bence senaryo, hikâyenin anlatımı için eğlenceli ve delidolu bir dünya yaratmakta muhteşem bir rol oynadı.
Canlandırdığınız Tree nasıl biri?
Filmin başında narsist, bencil bir kız öğrenci derneği üyesi. Hareketlerinin etrafındakileri nasıl etkilediğini pek umursamıyor. Ama sonra film ilerledikçe her gün aynı güne uyanıyor. Dış görünümünün sert katmanları açılıyor ve aslında komik, tatlı, akıllı ve müthiş bir mizah anlayışına sahip olan biri olduğunu fark ediyorsunuz. O zaman gıcık tavırlarının yaralı bir yerinden geldiğini ve aslında kendini korumaya çalıştığını anlıyorsunuz. Filmin muhteşem yanlarından biri de bu. Çünkü genelde insanların böyle kötü olmasının nedeni yaralı bir yerleri olması…
‘GÜÇLERİ OLAN BİR SÜPER KAHRAMAN DEĞİL’
İnsanların değişebileceğine inanıyor musunuz?
Evet, ama bunun çok zor olduğunu düşünüyorum. Çünkü önce değişmeniz gerektiğine dair bilinçli bir karar vermeniz gerekir. Bu bir karakter için muhteşem bir şey… Evet, inanılmaz bir yolculuk. Nefret uyandıran kötü bir karakterden cesur bir kahramana ne kadar sık dönüşebilirsiniz ki?
Bu rolü sevdiniz mi?
Çok eğlendim. Tree’nin hatalarından ders çıkarması gerekiyor. Güçleri olan bir süper kahraman da değil. Ama akıllı biri ve asla diğer korku filmlerinde olduğu gibi öldürülmek için merdivenlerden hızla çıkan kız olmayacak.
‘ROLÜ SAHİPLENMEM İÇİN CESARETLENDİRDİ’
Tree ile ortak noktalarınız neydi?
Ben de cesur ve güçlü biri olduğumu düşünüyorum. Farklı yollardan da olsa ikimiz de aile odaklıyız. Tree gibi ben de mizah anlayışına sahibim. Onun birçok özelliğini kız kardeşimden örnekledim. Zekâsını kılıç gibi kullanır. Bu da onun saygı duyduğum özellikleridir. En büyük ortak noktamızın vazgeçmek istemememiz olduğunu düşünüyorum.
Oyunculuk açısından zaman döngüsünde sıkışıp kalmak ve aynı günü tekrar yaşamak nasıldır?
Belli sahnelerin bloklar halinde çekildiği anlarda zordu. Kesinlikle hafızamın test edilmesi ve bir duygudan diğerine geçişimi sınamış oldu. Çünkü bazen korkuya kapıldığım bir anı, arka arkaya tekrarladığım bir sahneyi çekiyorduk. Bu yüzden bazen bir mola istiyordum ve bir köşede derin nefesler alıyordum.
Sanıyorum yönetmen Christopher Landon ile keyifli çalıştınız…
Evet, muhteşem biri, bazı şeyleri anlamama ve her ana uyum sağlamama yardım etti. Neyse ki olağanüstü bir senaryom vardı. Chris’le ödevimize alışmış, provalar yapmış ve vurgular üzerinde konuşmuştuk.
Yönetmenlik tarzını nasıl tarif edersiniz?
İnanılmaz zeki, iyi, cömert ve işbirlikçi biri. Bu bir oyuncu için bir lütuf, özellikle de bu tür bir filmde. Yapmak istediği filmle ilgili net bir vizyona sahipti ve sonuç olarak bizi filmin bu çılgın ve eğlenceli yolculuğunda yönetebildi. Rolü işlememe yardım etti ve aynı zamanda sahiplenmem için cesaretlendirdi. İçindeki kara mizahın büyük bölümünü de Chris’e borçluyum.
Film korku da olsa içinde komedi de var.
Evet, bence komediyle korkuyu birleştirmek çok güzel. Çünkü büyük bir korku anında gülüyorsanız bu daha etkili olacaktır.
Aslında film korkuyu diğer türlerle birleştiriyor…
Beş haftada beş film çekmek gibiydi. Bir korku filmi, bir gerilim, bir aksiyon, bir aşk hikâyesi ve bir de ergenlik filmini bir anda çekmek gibi.
“OYUNCU SEÇİMLERİNDE ÇOK GERİLDİM”
“Beni bu hikâyeye çeken bir kızın kendi cinayetini çözmesi fikriydi. Çok hoş bir fikir olduğunu düşündüm. Ama sonra duygusal bir düzeyde acı dolu bir kayıp yaşamış ve kötü bir kıza karakter kazandırmış birinin hikâyesini anlatma düşüncesine çekildim. Geçmişiyle başa çıkmak için değişmesi ve insanlara daha iyi davranması gerektiğini çılgın bir yoldan anlayan bir kızın hayatını incelemek fikri çok ilgi çekiciydi. Oyuncu seçiminde çok gerildiğim ve ‘Belki de öyle biri yoktur’ dediğim bir an olduğunu itiraf ediyorum. Ta ki Jessica Rothe’un deneme çekimini görene dek. İnanılmazdı, hemen uyum sağladık ve karakteri çok iyi anladı. Sayısız sohbetler yaptık. Jess’le kurduğum gibi benzersiz bir bağı çok sık kuramıyorsunuz. Çok iyi arkadaş olduk.”
(Habertürk, 21.10.2017)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN