Arslan BULUT (arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr)
İstanbul’da IŞİD’e katılmaya hazırlanan Özbekistanlı ve Tacikistanlı 29 militan ile bu militanların eğitim vermekte olduğu 24 çocuk yakalandı. Vatan gazetesinin haberine göre Özbek istihbaratı Suriye’de 5 binin üzerinde Özbek militanın IŞİD saflarında çatıştığını rapor etmişti.
İngiliz Financial Times gazetesi ise yarım sayfasını Adıyaman’a ayırdı. Gazetenin Türkiye’deki muhabiri Piotr Zalewski, Diyarbakır’daki HDP mitinginde 4 kişinin öldüğü bombalı saldırının faili olarak tutuklanan Orhan Gönder‘in büyük kuzeni Ercan Gönder ile konuştu.
Gönder, 2013 sonundan itibaren Orhan’ın davranışlarında tuhaf değişiklikler görmeye başladığını söyledi:
“Kız kardeşleriyle aynı sofraya oturmamaya başladı. Ailesinden uzaklaştı. Ders çalışmayı kesti.”
Gazeteye konuşan Adıyaman İnsan Hakları Derneği Başkanı Osman Süzen ise “IŞİD’in burada kolayca organize olmasına imkân veren ve örgütün etkin şekilde soruşturulmasını önleyen Türkiye’nin Suriye’de izlediği politikaydı. Hükümet, Beşar Esad’la savaşan herkesin dostu olduğunu söyledi. Bu gençler böylece cesaretlendi. Bir nevi meşruiyet kazandılar” dedi.
Evet ama Financial Times, “IŞİD’i hangi ülkelerin istihbarat örgütleri tasarladı?” sorusuna da cevap arayabilir mi acaba?
***
Yazar dostum Nihat Genç ise “İslâmcı Erol Nasıl Çıldırdı” adlı bir roman yazdı. Genç, kendisiyle röportaj yapan Ayşe Arman‘a “İslâmi ideolojinin getirdiği bir şey bu… O saf, temiz Müslümanların şefkati, insanlık duygusu ortadan kalktı. Kurt adam, bir gecede kurt adam olmadı yani. 20 yıl gibi uzun bir sürede yavaş yavaş oldu” diyor.
Aslında Nihat Genç’in de belirttiği gibi nasıl kindar bir nesil yetiştirildiği, Ergenekon, Balyoz ve Casusluk gibi davalar sırasında açığa çıkmıştı. Polis içindeki bir yapılanmanın ürettiği sahte belgelere dayalı olarak medyada alenen subaylara ve aydınlara hakaret edildi ve iftiralar atıldı. Sonra da yargı içinde özel olarak aranıp bulunan savcılar ve hâkimler Türk ordusunu yargıladı. Kimilerini ölüme terk ettiler, kimilerini intihara sürüklediler…
Bundan cesaret alan ve asıl olarak Türk kimliğini yıkmak için İslâm’ı kullanan çevreler, dış destekle de güç kazanarak, IŞİD çizgisinde hareket etmeye başladı. Ama onları asıl harekete geçiren dürtü, İslâm düşmanlığıdır. Bu, Türkiye’de Türk düşmanlığı olarak ortaya çıkıyor.
İslâm düşmanıdırlar, bu sebeple hep Müslümanları öldürmüşlerdir! Türk düşmanıdırlar, zira gerçek kimliklerini cumhuriyetle birlikte gizlemek zorunda kalmışlardır. Bu yüzden içlerinde yaşattıkları kin ve öfke onları kafa kesmeye kadar götürebiliyor.
***
Nihat Genç “Çünkü içlerinde 200 yılın yenilmişliği, dışlanmışlığı ve ezilmişliği var. Budur sebep” diyor ve ekliyor:
“Bazı sıradan İslâmcıların da dünyaya bakışında bir IŞİD var. Yani kendi ideolojisi dışındakileri bertaraf etmek, yok etmek. Bu, IŞİD değildir de nedir? Potansiyel IŞİD anlayacağın.”
Bence kendi ideolojisi dışındakileri yok etmek dürtüsü, salgın bir hastalık gibidir. 1980 öncesinde de gençlerin bir kısmı, aynı hastalığa yakalanmıştı. Ölenler ise hep Türk’tü! Sonra şok tedavisi uygulandı, ama zaman zaman hastalığı nüksedenler var. Dün başka ideolojiye mensupken yok edenlerin, bugün İslâmcı rolünde, başkalarını yok etmek istemesinin ardında daha somut bir gerçek var. Bu da onların, gerçekte Türklerden ve Müslümanlardan intikam almak dürtüsüdür. Orta Asya’ya yönelmeleri de bu yüzdendir. İslâmcı ideoloji, onlar için sadece bir araçtır. Geçmişte bu araç başka bir ideolojiydi, şimdi İslâm’ı da kullanıyorlar.
(Yeni Çağ, 20.10.2015)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN