Post image
İnsan olmaya nereden başlayacağız?

Mavisel Yener (www.maviselyener.com)

Astrid_portratt_JacobForsell_0İsveç’in yazın geleneğini tamamlayan alanlardan biri de çocuk edebiyatı. Bu nedenle İsveç’teki günlerimde, doksan beş yaşında sonsuzluğa giden edebiyat abidesi Astrid Lindgren‘i daha iyi anlayabilmek için yaşadığı köyden tutun da adına açılan müzeye ve adına düzenlenen ALMA Ödülleri hakkındaki görüşlere vs. kadar epey araştırma, gözlem yaptım. Çocuk edebiyatının Nobel’i olarak değerlendirilen ALMA Ödülü’nün “Uzun Çoraplı Pippi”nin yazarının adına verilmesi elbette rastlantı değil. O, ülkesindeki vergi sistemdeki aksaklığın değişmesinde bile yazıları aracılığıyla rol oynamış bir yenilikçi. İsveç’e gittiğinizde çok daha iyi duyumsuyorsunuz ki Lindgren’in İsveç’e bıraktığı miras yalnızca kitapları değil, aynı zamanda getirdiği bakış açıları.

ASTRİD LİNDGREN VE FRANCESCA SİMON

Çocukların sınırsız hayallerini, onların özgür olabilme, güçlü olabilme isteklerini dile getirirken demokrasi ve eşitliğe dayalı bir yaşamdan söz ediyor Lindgren. Düşlerden söz ederken sosyal gerçeklere güçlü göndermeler yapıyor. Kitapları seksen dile çevrilen Astrid Lindgren adına verilen bu ödüle Türkiye’den de pek çok aday gösterildi bugüne değin. İsveçli yazar ve akademisyenlerin genel görüşü şu ki Türkiye’deki eğitim sisteminin ana ilkeleri düzenlenmediği, “gerçekten” demokratik bir toplum yapısı kurulmadığı sürece Türkiye’deki çocuk yazını da bundan etkilenecek. Otoriter tutum ve davranışları öteleyen eserlerin çoğalması yetmiyor, demokrasi, eşitlik, dayanışma ve özgürlüğü iliklerimizde duyumsamamız şart.

Bu yılın ALMA seçici kurulunda yer alan Prof. Dr. Medine Sivri, Prof. Dr. İsmail Kaya, Doç. Dr. Necdet Neydim, Samiye Öz (Can Yayınlan), İlke Aykanat (TUDEM Yayınlan), Dr. Müren Beykan (Günışığı Kitaplığı) değerli yazarımız Miyase Sertbarut‘u ALMA adayı olarak gösterdi. Nitelikli yapıtlarıyla adaylığı çoktan hak eden Sertbarut’un, ödülü ülkemize getirmesi hepimizin dileği, şimdiden başarılar diliyorum. Astrid Lindgren’le Francesca Simon‘un önemli ortak özellikleri var. Bunların başında “otoriter olmayan yetiştirme tarzı”nı kitaplanna da yansıtmaları. Çocukların şiddetle değil sevgi ile yetiştirilmesinin önemini ikisi de vurguluyor. Lindgren, Banş Ödülü konuşmasında şöyle diyor: “Şu anda yeryüzünde sayısı çok olan diktatör, zorba, baskıcı insanlann çocuklukları nasıldı acaba, bunu araştırmak gerekir. Sanıyorum ki bunların bir çoğunun ardında zorba bir baba ya da başka sopalı, değnekli bir eğitimci var.”

EFSANE KARAKTER FELAKET HENRY

541081184901t3Francesca Simon ile Lindgren’in yapılarındaki kahramanları, demokratik ve eşitliğe dayanan ya da dayanmayan yaklaşımlan incelemeyi akademisyenlere bırakıp sözü Simon’un son kitabına getireyim. Francesca Simon’un efsane karakteri Felaket Henry’nin yeni fantastik serüveni Türkçede. Felaket Henry’nin Kâbusu, serinin diğer kitaplarındaki gibi dört komik öyküyü ağırlıyor. Felaket Henry’nin Anneler Günü, Kabarık’ın Ağır Uykusu, Felaket Henry ve Şişman Greta’nın İntikamı, Felaket Henry’nin Kâbusu adlı öykülerde Henry her zamankinden daha da “felaket!”

Felaket Henry (özgün adıyla Horrid Henry), Francesca Simon’ın yazdığı, Türkçeye “Felaket Henry” adıyla çevrilen serinin baş kahramanı. Felaket Henry serisinin takipçileri, onun bulunduğu her yerde kaosun da hüküm sürdüğünü iyi bilirler. Henry’nin işi gücü yaramazlıktır. Henry, okuldan nefret eder, zor işleri yapmayı sevmez. Ödevlerden, sebze yemekten ve öğretmeni Bayan Acuze’den hiç hoşlanmaz. Şeker yemeyi sever. Rock müzikten hoşlanır. Kahverengi, kahküllü saçlan vardır. Henry’nin kardeşi Peter ise ağabeyine hiç de benzemez. Son derece nazik, aburcubur yemekten hoşlanmayan, sarı kıvırcık saçlı, ödev yapmayı seven bir çocuk o.

Türkiye’de çizgi dizi olarak da yayınlan seri, pek çok dile çevrilmiş, çocuk kitabı klasikleri arasına girmiş. Francesca Simon, St Louis, Missouri’de doğmuş. Çocukluk yıllarını Kaliforniya’da geçirdikten sonra Yale’de ve Oxford’da Ortaçağ tarihi üzerine eğitim almış. Sunday Times, Guardian, Telegraph, Mail On Sunday, Vogue gibi gazete ve dergilerde serbest gazeteci olarak çalışmış. 1989’dan itibaren tüm zamanını çocuk kitapları yazmaya ayırmış. Simon 2008’de Felaket Henry ve Karadamı Yeti ile Galaxy British Book Awards En İyi Çocuk Kitabı Ödülü’nü almış. Felaket Henry serisi, çizgi film dizisinin yanı sıra sinema filmine de uyarlanmış.

139032-ml-727708

Felaket Henry dizisi ülkemizde 2003’te yayımlanmaya başladı. Felaket Henry’nin İurkçede yayımlanan serüvenlerinden bazıları: Felaket Henry, Felaket Henry Banka Soyuyor, Felaket Henry Çabuk Zengin Olma Peşinde, Felaket Henry Diş Perisine Oyun Oynuyor, Felaket Henry Dünyalar Hakimi, Felaket Henry Evin Patronu, Felaket Henry Gol! Gol! Gol!, Felaket Henry Kalplerin Efendisi, Felaket Henry Kraliçe ile Tanışıyor, Felaket Henry Okulun Baş Belası, Felaket Henry Ölüleri Diriltiyor, Felaket Henry ve Beter Bakıcı, Felaket Henry ve Gizli Kulüp, Felaket Henry ve Kar Adamı Yeti, Felaket Henry ve Mumyanın Gazabı, Felaket Henry ve Zalim Zaman Makinesi, Felaket Henry’nin Doğum Günü Partisi…

Felaket Henry’nin Kâbusu, aynı adlı öyküyle başlıyor. Henry’nin kardeşiyle kavgalan, kıran kırana geçen rekabetleri, serinin hemen hemen tüm kitaplarındaki gibi bunda da yerini almış. Öykü, Henry’nin yakın arkadaşı Kaba Ralph’in anlattığı ürkütücü sahnelerle başlıyor. Çünkü Ralph ve Henry korkunç şeyler anlatmaya bayılıyor. “Derken tepeden tırnağa çamurla kaplı, parmak uçlarından kanlar damlayan etobur zombi, gıcırtılı sesler çıkartarak ve inleyerek okulun kapısından içeri daldı ve önüne ilk gelenin üzerine çullandı!” Onlar bu korkunç şeyleri anlatırken Peter yanlanna gelivermez mi… Ah! Dünya üzerinde onca kardeş varken neden Mükemmel Peter’le uğraşmak zorunda kalıyor Henry? “Küçük kardeşlerin dağıtımı yapılırken neden payıma bu dedikoducu bezli bebek düşmüş?” diye düşünüp duruyor. Ona “dedikoducu” diyor çünkü ne yaramazlık yapsa kardeşi annesine gammazlıyor. Üstelik, Peter’in “Mükemmel” diye çağrılmasına da gıcık oluyor. Kitabın ilk öyküsünde, Henry kardeşini korkutmaya çabalarken bakalım kendisi de bu tuzağa düşecek mi göreceğiz. Okurken çok eğleneceğiniz kesin!

Kitabın ikinci öyküsünde Felaket Henry’nin okuluna “Sağlıklı Yemek Denetleyicisi Bayan Greta” geliyor. Tüm abur cuburları kendisine ayıran, şekerlemeleri araklayan Greta bu işi nasıl yapacak? Öğrencilerin çantalanndaki bütün şekerlemeleri avlayan Greta, gerçekten de bunu onların sağlıklı beslenmesi için mi yapıyor? Henry’nin aklına her zamanki gibi çok parlak bir fikir geliyor. Okulun şekerleme yasağını destekleyen ebeveynlerin kurbanı olan arkadaşlarını kurtaracak bir fikir bu! Okula gelirken şekerleme alıp teneffüste iki katına satacak! Bakalım Henry’nin gizli şekerleme dükkânı yeterince iş yapabilecek mi?.. Üçüncü öyküde, Mükemmel Peter’in kedisi Kabank ile tanışıyoruz. Kabank, dünyanın en işe yaramaz kedisi. Yemek, uyumak, horlamak dışında hiçbir şey yapmıyor. Tembellik onun işi. Peter kedisini önemli bir yarışmaya hazırlıyor. Böylece, onun ne kadar mükemmel bir kedi olduğunu herkese gösterecek. Henry’nin ise her zamanki gibi bu konuda muhteşem fikirleri var!

HorridHenry1

ANNELER GÜNÜ KAOSU

Kitabın son öyküsü Felaket Henry’nin Anneler Günü’nde, kardeşiyle Henry, anneler gününde annelerine yapacakları sürprizleri hazırlama telaşında. Aslında, telaşta olan sadece Peter. Henry anneler gününden nefret ediyor çünkü her defasında annesi Peter’in hediyesini daha çok beğeniyor! Henry için Anneler Günü her defasında büyük bir kaosla geçiyor.

“Peter Anne’ye kırmızı güllerden oluşan kocaman bir buket alınca Henry de bahçeden birkaç lale koparıp vermişti. Sonuç yine azarlanmak olmuştu” (s. 79). Henry bunun haksızlık olduğunu düşünüyor. Annenin iki çocuğuna farklı davranmasının sonuçlannı öykünün alt metninde, görüyoruz. Felaket Henry serisini keşke ebeveynler de okusa kendileriyle yüzleşse. Okurların kimi zaman Henry, kimi zaman Mükemmel Peter ile özdeşim kurmalan, yazarın ve metnin başansını getiriyor. Bu kez Henry yine hediye hazırlamamış; televizyon izlemekten, çizgi filmlerden, bilgisayar oyunlarından, okula gidip gelmekten hiç zaman bulamamış. Belki de annesi anneler gününü unutuverir, ne de olsa yaşlı!

“Neden hiç çocuklar günü kutlanmazdı ki? Biri bunun cevabını verse ne iyi olurdu. O zaman Anne ile Baba, Henry’ye yatakta kahvaltı hazırlar, ona hediyeler alır ve kart hazırlarlardı. Henry kral olunca, Anneler ve Babalar günü kaldırılacak ve her günün çocuklar günü olması için kanun çıkartacaktı. Çocuklannı Anneler ve Babalar gününü kutlamaya zorlayan ebeveynler kafaüstü kuma gömülecekti” (s. 80).

Henry bunları düşünürken annesinin anneler günü için büyük beklentiler içinde olduğunu fark ediverir. Madem öyle, bu kez Mükemmel Peter’e pabucu ters giydirecek, en mükemmel armağanı o hazırlar. Bakalım Henry bunu başarabilecek mi, kardeşini alt etmek için ne dolaplar çevirecek? Ah şu çocuk, zekâsını kardeşiyle savaşmak yerine yaratıcılığı için kullansa neler başarmaz ki. İnsanoğlu zamanını şiddete ve savaşa harcamak yerine barış, silahsızlanma ve sevgiye harcarsa daha farklı bir dünya mümkün! Bunu yalnızca çocuk kitaplarında okumayalım, hücrelerimizde duyumsayalım…

Yazıyı, Astrid Lindgren’in sözleri bitirsin: “İnsan olmaya nereden başlayacağız? Ben temelden başlamamız gerektiğine inanıyorum. Çocuklardan!”?

Felaket Henry’nin Kâbusu / Francesca Simon / Resimleyen: Tony Rose / Çeviren: Bahar Siber / İletişim Yayınları /103 s. 72015/8

(Cumhuriyet, 03.09.2015)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN