Bilim Akademisi üyesi Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı’nın hazırladığı ‘Gençlerin Potansiyeli ve Din Eğitimi: İmam-Hatipler ve Din Dersleri’ raporunun sonuçları açıkladı.
Rapora göre, “2002 yılında Türkiye’de 450 imam hatip lisesi ve bu okullarda 71 bin 100 öğrenci vardı. 2013’te ise imam hatip ortaokul ve liselerinin sayısı 2 bini buldu”.
İmam hatiplerin öğrenci sayısı 10 kattan fazla artarak 714 bin 135’e ulaştı. PISA 2012 verilerinden yola çıkılarak hazırlanan raporun çarpıcı sonuçlarından bazıları şöyle:
– Eğitime erişim en temel sorun.
– Ortaokuldan liseye geçiş ve üniversiteye girişteki sınavlarda diğer akademik ders konuları gibi din derslerinden de sorular soruluyor. Dini eğitimin ağırlık kazandığı, genel ve mesleki eğitimin yerini aldığı bir eğitim sisteminin bilgi üretebilen, donanımlı yeni nesiller yetiştirmesi zor.
– Ak Parti’nin iktidara geldiği 2002’de Türkiye’de 450 imam-hatip lisesi ve 71 bin 100 öğrenci vardı. 2013 verilerine göre sayıları 2 bini bulan imam-hatip ortaokul ve liselerinde 10 katın üstünde bir artışla 714 bin 135 öğrenci eğitim görüyor.
– İmam hatip okullarının dışında genel eğitimde (ilkokuldan lise son sınıfa kadar) verilen din dersleri bütün öğrenciler için zorunlu. Milli eğitimimizde önce sadece ilkokullarda seçmeli olarak verilen din bilgisi dersi, giderek eğitimin temel öğelerinden biri haline geldi. 1970’lerden itibaren giderek yerleşen bu durum, bugün hiçbir gelişmiş ülkede söz konusu değil. Bazı gelişmiş ülkelerde de din dersleri var ancak bunlar çoğunlukla genel eğitim kurumlarında değil kilise okullarında veriliyor.
– 4+4+4 ile birlikte bütün sınıflardaki zorunlu ‘Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi’ dersine ek olarak ortaokul ve liselerde ‘Kuranı Kerim’, ‘Hz. Peygamberimizin hayatı’ ve ‘Temel Dini Bilgiler’ seçmeli ders olarak okutulmaya başlandı. Bu derslerin her biri haftada iki saat. Toplam seçmeli ders sayısı da haftada 6 saat olduğuna göre bütün seçmeli dersleri dinî dersler olarak almak mümkün.
– Lise giriş sınavlarında din bilgisi soruları soruluyor. Bu durumun iki doğal sonucu olabilir. Birincisi bu konularda daha fazla bilgisi olan imam-hatip ortaokulu öğrencilerine haksız avantaj sağlanıyor. Diğeri de öğrencileri din içerikli seçmeli dersleri almaya teşvik etmesi.
– Din ve ahlâk kavramlarını lâyıkıyla kavrayabilmek, ancak soyut düşünce kapasitesiyle mümkün. Çocuğun zihinsel gelişmesinde soyut düşünce, analitik ve eleştirel, sorgulayıcı yaklaşım 12 yaş ve üstü devrede oluşur. Daha küçük yaşlarda verilen dinî bilgiler ancak somut yasaklar (dogma) şeklinde algılanır.
(Hürriyet, 19.12.2014)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN