Anayasa’da özel olarak kanunla düzenlenmesi öngörülmemiş hakları da kapsayacak şekilde, Anayasa’nın 13. maddesi gereğince bütün temel hak ve özgürlükler “ancak kanunla sınırlanabilir”. Kısaca; kanunilik esastır.
İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre; “Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının, basın ve ifade özgürlüğüne yönelik müdahale yetkisi zaten bulunmamaktadır.” (2.8.2024) Öğrenmiş olduk!
2017 yılında yapılan Anayasa değişikliğiyle “yürütme yetkisi ve görevi” verilen Cumhurbaşkanı “Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” (CBK) çıkararak istediği düzenlemeleri yapabilecektir. Cumhurbaşkanlığına bağlı kurum ve kuruluşların kurulması, kaldırılması, görevleri, yetkileri ve teşkilat yapısı hakkında düzenlemelerin CBK ile yapılması mümkündür.
Anayasa’ya göre sadece ve münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda CBK çıkarılamaz. Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihatlarına göre anayasa koyucunun kanunla düzenlenmesini öngördüğü konular dışında Anayasa’da hangi konuların münhasıran kanunla düzenleneceğine ilişkin özel bir hüküm yoktur.
23 Temmuz 2018 tarihli 14 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı kurulmuştur (R.G 24.07.2018- 30488).
İletişim Başkanlığının görevleri nedir? Kararnameye göre; Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen temel ilke, hedef ve amaçlar çerçevesinde İletişim Başkanlığın görevi 3. Maddede gösterilmiştir. “Cumhurbaşkanınca belirlenecek stratejilerin tespitine” yardımcı olmak, basın mensuplarının çalışmalarını kolaylaştırmak, basının gelişimine ve basın özgürlüğüne katkıda bulunmak, iletişim stratejilerini oluşturmak, basın kartı vermek ve devletin tanıtma faaliyetleri yerine getirmekle görevlendirilmiştir. Basın özgürlüğünün genişletilmesi ve özgür basın ortamının sağlanmasında İletişim Başkanlığında görevli yöneticiler, Cumhurbaşkanı tarafından verilecek emir ve direktifleri ve sıralı yöneticiler tarafından verilecek emir ve talimatları “mevzuata uygun” olarak düzenlemek ve yürütmekten sorumludurlar. (Madde 18).
Aslında İletişim Başkanlığı ve yöneticileri; Cumhurbaşkanının emir ve direktiflerini yerine getirmekle görevlidirler. Cumhurbaşkanının emir ve talimatlarına bağlı olarak çalışırlar.
14 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin “İş birliği ve bilgi toplama” hakkındaki 17 maddesine göre; İletişim Başkanlığı görev alanına giren konularda bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve diğer gerçek ve tüzel kişiler ile yakın iş birliği içinde bulunmaya yetkilidir ve bu kuruluşlardan istediği bilgiyi sorabilir.
Anayasa’da sosyal ve ekonomik hakların bir kısmı dışında tüm temel haklara ilişkin düzenlemelerin kanunla yapılması gerektiği izahtan varestedir. Anayasa’da özel olarak kanunla düzenlenmesi öngörülmemiş hakları da kapsayacak şekilde, Anayasa’nın 13. maddesi gereğince bütün temel hak ve özgürlükler “ancak kanunla sınırlanabilir”. Kısaca; kanunilik esastır.
İletişim Başkanlığı Anayasa ve kanunlara bağlı olarak çalışmaktadır ama kanunlar yerine Cumhurbaşkanlığı Kararnameleriyle çalışmayı çok daha uygun görmektedir.
Anayasa Mahkemesi konusu basın ve ifade özgürlüğü ile ilgili 17/9/2020 tarihli ve (66) Numaralı İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin bazı maddelerini iptal etti (Esas Sayısı: 2020/88, Karar Sayısı: 2023/224, Karar Tarihi: 27/12/2023 R.G. 2/8/2024 – 32620). İptal hükümlerinden bazıları 9 ay sonra yürürlüğe girmek üzere AYM kararı 2.8.2024 tarihi Resmî Gazetede yayımlandı.
(14) numaralı İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne konumuzu ilgilendiren (66) Nolu CBK ile eklenen düzenlemeye göre 6/A maddesinin (c) ve (ç) bentleri şöyledir:
“c) Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik iç ve dış tehdit unsurlarını analiz ederek stratejik iletişim ve kriz yönetimi açısından gerekli tedbirleri uygulamak.
ç) Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yürütülen psikolojik harekât, propaganda ve algı operasyonu faaliyetlerini belirleyerek her tür manipülasyon ve dezenformasyona karşı faaliyette bulunmak.”
AYM; (14) numaralı CBK’nın 1. Maddesine göre; İletişim Başkanlığının (Başkanlık) doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı, genel bütçeli bir kamu kurumu olduğunu, CBK’nın 3. maddesine göre Başkanlık; ülkenin tanıtılmasına, ulusal ve uluslararası düzeyde kamuoyunun ve ilgili makamların doğru bilgilendirilmesine ve aydınlatılmasına, bu hususta bilgi akışının ve haber takibinin sağlanmasına, iletişim standartlarının belirlenmesine, basın yayın alanındaki faaliyetlerin gerçekleştirilmesine ilişkin görevlere sahip olduğunu belirtmiştir.
Cumhurbaşkanlığı düzenleme yapılmasına ihtiyaç duymuş olacak ki; bu görevlere ek olarak Başkanlığa yeni görevler vermiştir. (14) numaralı CBK’nın 6/A maddesinde değişiklik yapılarak İletişim Başkanlığı görevlerini yeniden düzenlemiştir. İletişim Başkanlığı bünyesindeki Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanlığına (66) Nolu CBK ile eklenen yeni görevlerin Anayasaya aykırılığı ileri sürülmüş ve iptal davası açılmıştır.
İptal davasının konusu olan kurallardan ilki; Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanlığının yeni görevi olan “Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik iç ve dış tehdit unsurlarını analiz ederek stratejik iletişim ve kriz yönetimi açısından gerekli tedbirleri uygulamak” şeklindeki düzenlemeyi içeren 14 Numaralı CBK 6/A Maddesinin (c) bendidir.
Dava konusu kurallardan ikincisi ise; “Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yürütülen psikolojik harekât, propaganda ve algı operasyonu faaliyetlerini belirleyerek her tür manipülasyon ve dezenformasyona karşı faaliyette bulunmak” şeklindeki ise (ç) bendidir.
Anayasa Mahkemesi CBK Madde 6/A ile İletişim Başkanlığına yeni görevler veren (c) ve (ç) bentlerini ve ayrıca aynı Kararnamenin bazı maddelerini Anayasaya aykırı görerek iptal etmiştir.
Anayasa Mahkemesi (66) nolu CBK düzenlemesini neden Anayasa’ya aykırı görmüştür?
Mahkeme kararına göre Anayasada yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle, siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı Kararnameleriyle düzenlenemez. Çünkü;
“11. Anayasa’nın “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. maddesine göre herkes düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet, resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir alma ya da verme serbestliğini de kapsar. Anılan maddede ifade özgürlüğünün kullanımında başvurulabilecek araçlar “söz, yazı, resim veya başka yollar” olarak ifade edilmiş ve “başka yollar” ifadesiyle her türlü ifade aracının anayasal koruma altında olduğu gösterilmiştir (Emin Aydın, B. No: 2013/2602, 23/1/2014, § 43).
12. Anayasa’nın “Basın hürriyeti” kenar başlıklı 28. maddesinde ise basının hür olduğu ve sansür edilemeyeceği, üçüncü fıkrasında basın ve haber alma özgürlüğü bakımından devletin pozitif yükümlülüklerinin bulunduğu belirtilmiştir. Anayasa’nın 28. maddesinin dördüncü fıkrasında basın özgürlüğünün sınırlandırılmasında Anayasa’nın 26. ve 27. maddeleri hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
13. Basın özgürlüğünü kapsayan ifade özgürlüğü, gazete, dergi, kitap gibi araçlar ile düşünce ve kanaatleri açıklama, yorumlama, bilgi, haber ve eleştirilerin yayın ve dağıtım haklarını kapsar. İfade özgürlüğü düşüncenin iletilmesini ve dolaşımını gerçekleştirerek bireyin ve toplumun bilgilenmesini sağlar. Çoğunluğa muhalif olanlar da dâhil olmak üzere düşüncelerin her türlü araçla açıklanması, açıklanan düşünceye paydaş sağlanması, düşünceyi gerçekleştirme ve gerçekleştirme konusunda başkalarını ikna etme çabaları çoğulcu demokratik düzenin gereklerindendir. Bu itibarla düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile basın özgürlüğü demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, § 34).
14. Dava konusu kurallarla, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yürütülen algı operasyonu faaliyetleri neticesinde oluşan krizin stratejik iletişimle yönetilmesine ilişkin tedbirler alınması ve her tür manipülasyon ve dezenformasyona karşı faaliyette bulunulması amaçlanmaktadır.
15. Bu kapsamda kurallar uyarınca Başkanlığın alacağı tedbirlerin ve yapacağı faaliyetlerin bir edimde bulunma sonucunu doğuracağı kaçınılmaz olduğundan Başkanlık tarafından Anayasa’nın 26. maddesinde yer alan düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetine ve 28. maddesinde yer alan basın hürriyetine yönelik müdahalede bulunulacağı açıktır. Bu bağlamda kurallar, kapsamları itibarıyla Anayasa’nın İkinci Kısım İkinci Bölümü’nde yer alan kişi hakları ve ödevleri ile ilgili düzenlemeler içerdiğinden Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca CBK ile düzenlenemeyecek yasak alan içinde kalmaktadır.
16. Açıklanan nedenlerle kurallar, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırıdır. İptalleri gerekir.”
Mahkeme kararına göre İletişim Başkanlığı verilen bu görevler bakımından bir edimde bulunmak yoluyla karşı faaliyette bulunması gerekecektir. Bu eyleminin bir kanuna dayanması gerekir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi; basın yayın faaliyetine karşı yapılacak olan görevin CBK ile düzenlenemeyeceğini ve düzenlemenin kanunla yapılması gerektiği için iptal kararı vermiştir. Bu nedenle 17/9/2020 tarihli ve (66) numaralı İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle eklenen 6/A maddesinin (c) ve (ç) bentleri iptal edilmiştir. Ayrıca aynı CBK’sinin 13/B maddesinin, 21. Maddesinin (1) numaralı fıkrasına yapılan eklemenin ve 15. maddesiyle ekli (1) Sayılı Liste’de yer alan kadroların ihdasının 9 ay sonra yürürlüğe girmesi koşuluyla iptaline karar verilmiştir.
Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi; İletişim Başkanlığı bünyesinde “manipülasyon ve dezenformasyonla mücadele” için Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle yapılan böyle bir düzenlemeyi; “basın ve ifade özgürlüğüne müdahalede bulunulduğu” gerekçesiyle; bu tür bir düzenlemenin CBK ile değil kanunla düzenlenmesi gerektiğinden iptal etmiştir.
Medya AYM kararını haberleştirmiştir. İletişim Başkanlığı yetkilerinin iptal edildiğini duyurmuştur. Haberler, İletişim Başkanlığı tarafından AYM kararının resmî gazetede yayımlandığı aynı gün “dezenformasyon” olarak görülmüştür. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nden Anayasa Mahkemesi kararı ve haberlerdeki yorumlara karşı açıklama yapılmıştır. İletişim Başkanlığının 02.08.2024 tarihinde web sayfasında “Başkanlığımızın Bazı Yetkilerinin İptal Edildiği Yönündeki İddialara Dair Açıklama” başlıklı (www.iletisim.gov.tr/turkce/haberler/detay/baskanligimizin-bazi-yetkilerinin-iptal-edildigi-yonundeki-iddialara-dair-aciklama) şu açıklamayı yayımladı:
“Bazı basın yayın organlarında yer alan ve sosyal medyada paylaşılan, “Anayasa Mahkemesi, İletişim Başkanlığının basın ve ifade özgürlüğüne müdahale eden yetkilerini iptal etti. Kararın ardından Dezenformasyonla Mücadele Merkezi çalışmalarına devam edemez” iddiası manipülasyondur.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının, basın ve ifade özgürlüğüne yönelik müdahale yetkisi zaten bulunmamaktadır. Ayrıca karar, doğrudan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanına bağlı bir koordinatörlük olarak faaliyet gösteren Dezenformasyonla Mücadele Merkezimizin çalışmaları açısından herhangi bir sonuç doğurmamaktadır. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, yetkisini İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 3. maddesinde sayılan Başkanlığın genel görevlerinden almaktadır. Merkezimiz çalışmalarını bu doğrultuda aralıksız sürdürmektedir.”
Bu açıklamayla İletişim Başkanlığının Anayasa Mahkemesinin bu kararı ile ilgisi olmadığını ve haberlerin ve yorumların dezenformasyon olduğunu ve bazı yetkilerinin iptal edilmediğini öğrenmiş olduk!
O zaman acaba Cumhurbaşkanlığı (14) numaralı CBK üzerinde neden değişiklik yaptı?
Acaba Cumhurbaşkanı tarafından 17/9/2020 tarihli ve (66) numaralı İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yapılan Değişiklikler boşuna mı yapıldı?
Anayasa Mahkemesi yetki iptaline karar vermiş olsa bile; yapılan bu açıklamaya göre CBK ile verilen görevler bakımından; İletişim Başkanlığının Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik iç ve dış tehdit unsurlarını analiz etmek ve gerekli tedbirleri uygulamak görevini sürdüreceği anlaşılıyor.
Anayasa Mahkemesi karar vermiş olsa bile; İletişim Başkanlığı “Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yürütülen psikolojik harekât, propaganda ve algı operasyonu faaliyetlerini belirleyerek her tür manipülasyon ve dezenformasyona karşı faaliyette bulunmak.” görevini de sürdürecektir.
İletişim Başkanlığına göre; haberlerdeki yorumlar dezenformasyondur (!?)…
Yasama, Yürütme ve Yargı tarafından Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmadığına göre İletişim Başkanlığından; Anayasa Mahkemesi kararına uymasını ve Anayasaya uygun yorum yapmasını beklemek boşunadır.
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN