Kayhan AYHAN
Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) “Düşünce ve İfade Özgürlüğü Çalışma Grubu Raporu” yayımlandı. Avukat Fikret İlkiz ve Avukat Gülendam Şan Karabulutlar tarafından hazırlanan ve hak ihlallerine dikkat çekilen raporda, haber alma ve ifade özgürlüğünün önemine dikkat çekilerek “İletişim özgürlüğü ve demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan ifade özgürlüğünün varlığı bu hakkı koruyan siyasal yapının gerçekleşmesine ve var olmasına bağlıdır. İfade özgürlüğü; temel hak ve özgürlüklerinin omurgasıdır” denildi.
YAYIN YASAKLARI ARTTI
Olaylar hakkında yayım yasağı konamayacağı vurgulanan raporda, “Ancak yayın yasakları Türkiye’de yaygın olarak uygulanmaktadır. Kamuoyu bilgi sahibi olmak, gerçekleri öğrenmek hakkına sahiptir. O halde haber alma özgürlüğü, ifade özgürlüğüdür ve korunmalıdır. AİHM, haber alma özgürlüğünün neyi kapsadığını saptarken öncelikle bunun herkes için bir hak olduğunu belirtmiştir” vurgusu yapıldı. İfade özgürlüğü alanında tartışma yaratan kırılma noktalarından birinin de radyo yayınlarının sona erdirilmesi olduğu kaydedilen raporda, “Buna bir örnek Açık Radyo’nun kapatılması ve yayınlarına fiilen son verilmesidir. İfade özgürlüğünü korumak asıl görevdir” ifadelerine yer verildi.
CEZAEVİ İHLALLERİ SÜRÜYOR
Raporda, ceza infaz kurumlarında tutuklu ya da hükümlülere kargo ile gelen veya getirilen kitapların teslim edilmediği de yer aldı. Raporda, şu ifadelere yer verildi:
“Süreli ve süresiz yayınların verilmesi sorununa ilişkin idari ve hukuki tedbirler alınmalıdır. Yayınların yeknesak, hakkaniyete uygun ve Anayasa Mahkemesinin öngördüğü kriterleri karşılayan bir yöntemle tutuklu ve hükümlülere tesliminin sağlanması gerekir. Böylece bu yönde etkin bir düzen kurulması gerekmektedir. Aksi takdirde söz konusu yapısal sorun devam edecek ve demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı bu durum Anayasa’nın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğünün sürekli olarak veya yineleyen biçimde ihlaline neden olacaktır.”
İnternetin, temel hak ve özgürlükle ifade özgürlüğünün en özgür ortamı olması gerektiği belirtilen raporda, “Ancak erişim engellenmesi kararı verilmeyen gün yok gibidir. Anayasa Mahkemesi internet ortamında yapılan yayınlardaki kanun değişikliklerini ifade ve basın özgürlüğüne aykırı görmüştür” denildi. “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunun bir cezalandırma yöntemi haline geldiğinin belirtildiği rapor şu cümlelerle son buldu:
“Düşman ceza hukuku sistemleşmekte ve sinsice ceza hukuku içine yerleşmektedir. Böylece yurttaş olmaktan çıkarılarak ‘tehlikeli’ ve ‘düşman’ ilan edilenlerin yaratacağı ‘tehlikenin’ önlenmesi adına herkesin kafasının içindeki düşüncenin dahi cezalandırılabileceği ‘düşünce ceza hukukuna’ dönüşmekte olan ceza hukuku anlayışı kabul edilemez. Ceza hukuku son çaredir. İnsan amaçtır. Ancak ifade özgürlüğü sınırlandırmaları sürdürülmektedir.”
(Birgin, 20.03.2025)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN