Post image
İçimiz neden karardı?

 

Asiye ELİAÇIK

Alanya Postası Gazetesi’nin özel haberine göre, Alanya’da 1 Ocak-17 Temmuz tarihleri arasında 8 cinayet işlendi. Cinayetler genellikle çıkan tartışmaların kavgaya dönüşmesi sonucu gerçekleşti. Olaylarda silah ve bıçak gibi farklı suç aletleri kullanıldı. Peki kişiler neden cinayet işleme noktasına geliyor?

Psikolog ve Aile Danışmanı Esra Yemez Alanya’da yaşanan cinayetlerin perde arkasına ilişkin Alanya Posta TV’ye değerlendirmede bulundu. Yemez, kişinin suç işleme seviyesine gelmesinde birçok etkenin olduğunu, özellikle duygu kontrolü olmayan kişilerde bunun yaşandığını belirtti.

Yemez, yaşanan olaylarda özellikle kişinin geçmişinde yaşadığı ve bugüne yansıttığı duygu ve davranış bozukluklarının olabileceğine dikkat çekti. Yemez, sözlerini şöyle sürdürdü:

İnsanın böyle bir ruh haline göre girmesi, böyle bir vahşeti gerçekleştirebilmesi için altta yatan birçok sebepten bahsedebiliriz. İlk başta bahsedeceğimiz sebeplerden biri duyguların kontrolü aşaması. Hepimizin yaşamış olduğu öfke, hüzün, üzüntü ya da hasretlik vs. gibi duygular var, ama bunların bir sınırının ve bir ölçüsünün olması gerekiyor. Kişide eğer bu ölçü ve sınır kavramı normalden sapma gösterirse, şiddet dediğimiz bir olgu ortaya çıkıyor. Bu şiddetin derecesine bağlı olarak da bu tarz vahşetlerden bahsedebiliyoruz. Peki insanlar duygularını ne zaman kontrolden çıkartırlar? Bunun birçok sebebi var. Çocukluk yaşantılarında kişinin çok fazla engellenme, baskı duygusu yaşaması, bunların ana temeli etkenlerindendir. Eğer bir çocuk büyürken anne babası tarafından yeterli şefkati görmüyorsa, ailede ciddi boyutta alkol ve madde sorunları gözlemliyorsa ya da şiddete yönelik eylemler evin içerisinde çok fazla yaşanıyorsa, çocuğun dünyasında şöyle bir kavram gelişiyor, ‘Anormal olan ne varsa normaldir. Bunlar insanlara uygulanabilir. Çünkü bana uygulandı.’ Bu şartlarda yetişen bir çocuğun ileriki yaşlarda herhangi bir olayla karşılaştığı zaman duygularını kontrollü bir şekilde yaşaması çok fazla söz konusu olmuyor. Bunun için büyük bir genelleme yapamayız ama bizim araştırma sonuçlarımıza baktığınız zaman birçok cinayet işleyen zanlının kendi kişisel yaşantısında da bu tarz eylemlere yatkınlık olduğunu görüyoruz.”

“HER CİNAYET İŞLEYEN HASTA DEĞİLDİR”

Cinayet vakalarında zanlının hasta olmasına dikkat çekilmesinin yanlış olduğunu ifade eden Yemez,  şunları dedi:

“Bu kişilerin hasta ruhlu olduğu ve çok büyük psikolojik anlamda ruhsal rahatsızlıklarının olduğuna yönelik varsayımlar. Biz uzman olarak bu konuda çok fazla hasta başlığının altını sığınmak istemiyoruz. Bu hem gerçekten hasta olan insanlara yapılan büyük bir haksızlık hem de bu tarz olgu ile kişiler kendilerini kapattıkları zaman toplumun nezdinde bir masumlaştırma oluyor, cinayet vakalarına yönelik. Çünkü insanlarda, ‘hastaymış, hasta olmasa belki yapmazdı’ gibi bir algı yaratılıyor, ama baktığımız zaman her cinayet işleyen kişinin hasta olmadığı, bazen bencil karakterinin, sahip olma karakterinin ön plana çıktığını görebiliyoruz. Bu yüzden buradaki ayrımı da iyi yapmak gerekiyor. Bunun yanı sıra narsistik özellikler, yani kişinin kendi dışındaki diğer her şeyi önemsizleştirmesi cinayet vakalarında çok fazla gördüğümüz belirtilerden biri. Burada kişi ‘kendi çıkarlarıma ters düşen ne varsa yok etmeliyim, önümden kaldırmalıyım, çünkü bana ait değil’ düşüncesiyle bu tarz vahşi davranış eylemlerinde bulunabiliyor.”

“HİÇBİR SEBEP CİNAYETİ MASUMLAŞTIRMAZ”

Arkadaş tartışmaları ve kadın cinayetlerine de değinen Yemez, şunları söyledi:

“Bu tarz olaylarda gücü elde tutma bir de mahalle baskısı oluyor genelde. Gücü elde tutma kısmına baktığınız zaman iki arkadaş birbiriyle kavga ettiklerinde ya da aralarında bir husumet olduğu zaman, kim kimden daha üstün gelecek olgusu kişilerde maalesef davranışlarda kontrolsüzlüğü ortaya çıkarıyor ve kötü eylemlere sebep olabiliyor. Bu kişinin zarar vermesi aynı zamanda egemen olması anlamına da gelebiliyor. Bundan kaynaklı biz bu tarz cinayet vakaları görebiliyoruz. Kadına yönelik eylemlerde de ‘Sen adam mısın, karının sözünün üstüne söz söyleyemiyor musun, ortalıklarda bir de böyle dolaşıyor musun’ gibi söylemler erkeği o konuda daha vahşi eylemlere sürükleyebiliyor. Bu anlattıklarımızın hiçbiri bir cinayet olayını masumlaştırmaz. Ama bunların nedenleri üzerine çalışma yapmak, bu kişilerle alakalı analizler yapmak da biz uzmanların üzerine düşen görevlerden biri. Bir kişi illaki yaşam içerisinde bazı belirtilerle zaten kontrolsüzlüğünü gösterecektir. Bu sebeple buna yönelik çalışmalar yapmak hem kamu kurumlarının hem de sosyal alanda, psikoloji alanında çalışan insanların birinci dereceden ilgilenmesi gereken hususlardır.”

(Alanya Postası, 18.07.2019)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN