Fikret İLKİZ
Biraz vicdan, bir dirhem adalet ve birazcık hukuk isteğine kimsenin suskun kalmaması için kendime rahatsızlıklar ve öfkeli akıl diliyorum.
Yeni yılda hepimizi anayasa değişikliği bekliyor…
Önümüzdeki aylarda TBMM tarafından yapılmış bir anayasayı önümüze koyarak oy kullanmamızı isteyecekler… Temsilcilerimizi seçip Meclis’e göndermiş olduğumuza göre bizim için yapacakları bir Anayasa değişikliğini de baştan kabul etmiş bulunuyoruz. Onlar da temsilcilerimiz olarak Anayasa değişikliklerini halk olarak oylamamız için bize başvuracaklar. Oy kullanacağız ve böylece Anayasayı özgür irademizle değiştirmiş olacağız. Uzak bir olasılık ama belki de Anayasa değişikliklerine hayır oyu kullanacağız.
Böylece kamu yönetimine katılmış bir halk olarak eğer Anayasa değişikliklerine evet dersek Cumhuriyetin tüm kazanımlarının kaldırılmasının yolunu oylarımızla açmış olacağız. Bu görüşümde yanılmayı çok isterim.
Sistem değişikliği midir yoksa rejim değişikliği midir yaşayarak göreceğiz…
Seçim sonuçlarını sürekli yaşayarak görmüyor muyuz, görmedik mi?
Kamu yönetimine katılmak ve oy kullanmak hak mıdır?
Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmenin 25. maddesine göre her yurttaş kamu yönetimine katılabilir, çünkü bu her yurttaşın hakkıdır. Oy kullanabilir ve seçilebilir. Sözleşme, anayasalara veya hükümet şekillerine bağlı kalmaksızın devletlerin yurttaşlarına bu haklardan yararlanması için gerekli yasama tedbirlerini ve idari tedbirleri almasını öngörür.
Yurttaşlar kamu yönetimine katılma hakkına sahip olduklarından kendi anayasalarını seçerek veya değiştirerek veya referandum ya da çeşitli seçim yöntemleriyle kamuyu ilgilendiren konularda karar alma hakkını, karar alma mekanizmalarına katılarak kullanırlar.
Şöyle ifade etmek mümkündür; bütün halklar kendi siyasal statülerini özgürce kararlaştırır, anayasalarını ve yöneticilerini de seçmekte özgürdürler.
Yurttaşlar kamu yönetimine özgür iradeleriyle kendi seçtikleri temsilciler aracılığıyla da katılabilirler. Bu temsilcilerin çoğunluğu da hükümet etme yetkilerini kullanırlar. Akılda tutulması gereken ilke şudur; bu temsilciler hükümet olmak ya da yetkileri kullanmak konusunda hesap verebilir olmalıdırlar. Bu nedenle kamu yönetimine katılım ifade özgürlüğü, barışçı toplantı hakkı ve dernek kurma hakkının, örgütlenmenin güvence altına alınmasıyla güçlendirilmelidir. Çünkü ifade özgürlüğü, barışçıl toplantı hakkı veya örgütlenme/dernek kurma hakları oy kullanma hakkının tam anlamıyla korunması ve etkili şekilde kullanılmasının vazgeçilmez şartlarındandır (Birleşmiş Milletler’de İnsan Hakları Yorumu. Derleyen Lema Uyar. Bilgi Ünv. Yayınları. 2006).
Bu şartlar olmadığından kamu yönetimine katılmamız söz konusu değildir aslında.
Düşündükçe kime kızmak gerekir bilmiyorum ama seçimler ve hem de ne seçimler geçirmiş bir ülkenin çok yakın tarihi sancılı, hukuksuz, yakıcı ve acılı…
Şimdi çoğunluk partisi ile el ele vermiş bir siyasi parti mensuplarının kendi kendilerine yaptıkları Anayasayı değiştiren anayasa maddelerini önümüze koyacaklar ve oylayın diyecekler… Seçilmiş temsilcilerimiz bize nasıl bir anayasa istediğimizi sorar gibi yapmış ve “mış” gibi olacaklar… Aslında sormayacaklar ve bizlerin temsilcisi olarak yapmış oldukları anayasayı oylayacağız. Böylece kamu yönetimine katılmış yurttaşlar olarak ve deyim yerindeyse milli irade tecelli edecek!
Demokrasi dediğin de budur zaten! Kamu yönetimine katılmış yurttaşlar olarak hakkımızı böylece kullanmış olacağız.
İyi seneler dilemek, gelecek günler daha güzel olsun, umutlarınız gerçekleşsin demek için yılbaşının gelmesini beklemek mi gerekir?
Belki bir tarihi vardır, belki mutluluk ve iyilik için bile yılbaşı olmasını beklemeli…
Mutlu, iyi, sağlıklı, hukuk ve adalet için dilekte bulunmak ve beklemek ve ummak…
Kendi kendime konuşmalar sırasında geçmiş senenin onca yükü ve acısı nedeniyle iyi seneler dilemek gelmiyor içimden.
Sadece rahatsız olmak istiyorum. Başkalarına da o yüzden iyi seneler dilemek geçmiyor aklımdan.
Biraz vicdan, bir dirhem adalet ve birazcık hukuk isteğine kimsenin suskun kalmaması için kendime rahatsızlıklar ve öfkeli akıl diliyorum.
Korkulardan kurtulmak için daha kaç gazetecinin tedirgin, geleceğinden emin olmadan ve hukuk güvenliğinden uzak ağzına kadar tıkabasa dolu cezaevlerinde ömür tüketmesi gerekiyor ki; mutlu yıllar dilemeliyim?
Bu coğrafyada seçilmiş parti temsilcilerin tutuklu olduğu, edebiyatçıların, romancıların tutuklanıp bırakıldığı zaman sevinmemizin burukluğu içinde yargılanmaması gereken insanların yargılandığı, avukatlarla gazetecilerin hapse atıldığı, kimsenin kendi özgürlüğüne memnun olamadığı daha kaç acı yaşanacak ki; iyi yıllar dilemeliyim!
Geçmiş yılın hangi acısını, teröre kurban toprak olmuş yakınlarımızın hangi yokluğunu ve hangi gazetecinin özgürlükten yoksun kalmışlığını, tekrar tekrar tutuklanmalarını yaşamamış ve tanık olmamış gibi ve ne gerekçeyle anayasa için oy kullanmak gerekiyor ki; herkese sağlıklı ve mutlu bir gelecek dilemeliyim?
Hiç niyetim yok, başta ben olmak üzere herkesin yaşananlardan rahatsız olmasını diliyorum.
3 Ocak 2017
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN