Fikret İLKİZ
Hükümetin polis devletini kanunlaştırmak için kollarını sıvadığı güvenlikle ilgili olan ve Emniyet teşkilatında önemli değişiklikler içeren kanun tasarısı TBMM gündemindedir. Hükümet tasarısı İçişleri Komisyonunda inceleniyor (Esas sayısı 1/995).
Hükümetin bu Tasarısından önce “teklif” olarak gelen başka bir torba kanun Meclisten geçti. 6572 sayılı “Hâkimler Ve Savcılar Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 2 Aralık 2014 tarihinde TBMM tarafından kabul edildi. Büyük olasılıkla Cumhurbaşkanı bu kanuna onay verecek.
Torba Kanun özelliğindeki 6752 sayılı Kanun; Noterlik Kanunu, Danıştay Kanunu Yargıtay Kanunu, Hâkimler ve Savcılar Kanunu, Türkiye Adalet Akademisi Kanunu, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun ve 2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 27.6.1989 tarihli 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede değişiklikler yapıyor.
Kanun değişiklilikleri içinde “zati silah temini” hakkında bir düzenleme var. 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun çok dikkat çekmeyen 112. Maddesinde hâkim ve savcılarla “Meslekî Kıyafet, Kitap ve Bilgisayar Yardımı” başlıklı maddeye ekleme yapılıyor.
Bu maddeye göre; duruşmalarda giydikleri cüppeler, yani hâkim ve savcıların resmi kıyafetlerinin şekli, bunların giyilme zaman ve yerleri ile yenilenme süreleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenleniyor ve bu kıyafetler Adalet Bakanlığınca sağlanıyor. Ayrıca hâkim ve savcılara Adalet Bakanlığınca yayınlanan veya satın alınan mesleki kitap ve dergiler gönderilmesi de bu maddede düzenlenmiş (Madde 112).
Çağımızın ulaştığı teknoloji gelişimi karşısında 2006 yılında 2802 sayılı bu kanunun 112. maddesinde “hâkim ve savcılara görevlerinde kullanmak üzere zati demirbaş olarak bir adet bilgisayar verilebilir” şeklinde değişiklik yapılmış. Bilgisayarların hâkim ve savcılara verilmesi ve devrine ilişkin usul ve esasların Sayıştayın ve Maliye Bakanlığının görüşü üzerine Adalet Bakanlığınca belirlenmesi de maddeye eklenmiş (Ek fıkra: 29.6.2006-5536/4 md.).
Günümüzde ise hâkimlerin ve savcıların nasıl “silahlanması” gerektiği unutulmamış.
6572 sayılı Kanun ile 24.02.1983 tarihli 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununda yapılan değişiklikler arasında açıkladığımız 112. Maddedeki “Meslekî Kıyafet, Kitap ve Bilgisayar Yardımı” yanında bir de yardım olsun diye herhalde, “Silah Edinme” ve “Mesleki kimlik Kartı” başlıklı iki madde eklendi.
Hâkim ve Savcıların “silah edinme” ile ilgili maddenin gerekçesi aynen şöyle:
“Hâkim ve savcılar icra ettikleri görevin niteliği itibariyle pek çok tehdit ve tehlikeye açıktır. Nitekim bazı hâkim ve savcıların görevleri nedeniyle silahlı saldırıya maruz kalarak yaralandıkları hatta hayatlarını kaybettikleri vakidir. Bu sebeple hâkim ve savcılara yapılabilecek bu tür saldırıları caydırabilmek ve onların kişisel güvenliklerini temin etmek amacıyla bedelleri kendilerince ödenen silahları edinebilmeleri önem arz etmektedir. Daha önce Adalet Bakanlığınca yapılan girişimler sonucu o dönem görev yapan bazı hâkim ve savcıların yerli ve ithal silah satın alabilmeleri sağlanmıştır. Ancak mesleğe daha sonra başlayanlar bu imkândan yararlanamamıştır. Maddeyle, hâkim ve savcıların daha uygun şartlarla şahsi silah edinebilmelerine imkân sağlanmaktadır.”
(TBMMM Komisyon Raporu Sıra Sayısı 655)
Gerekçesine dayalı olarak 6572 sayılı kanun değişikliğindeki “Silah Edinme” başlıklı madde düzenlemesine göre: “Hâkim ve savcılar, Emniyet Genel Müdürlüğünce 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun ek 8 inci maddesi uyarınca temin edilen yerli veya ithal tabancaları, anılan maddedeki şartlar uyarınca bedeli mukabilinde zatî silah olarak satın alabilirler” (2802 sayılı Kanuna Ek madde 112/A)
Maddede geçen 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanundaki ek 8 madde düzenlemesi nedir acaba?
Ateşli silahlarlarla ilgili Kanunun düzenlemesine göre Milli Savunma Bakanlığı tarafından temin edilen tabanca ve mermiler, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki subay, astsubay ve uzman jandarma çavuşlara satılabilir. Yine Emniyet Genel Müdürlüğünce temin edilen tabanca ve mermiler, emniyet hizmetleri sınıfı personeli ile Emniyet Genel Müdürlüğünün merkez ve taşra ünitelerinde istihdam edilen emniyet görevlilerine de “…görevlerinde kullanmak üzere bedeli mukabili zati demirbaş silah olarak” satılabilmektedir.
Satılan silahların; ayrılma, ihraç ve benzeri sebeplerle geri alınma usul ve esasları ile satılma şekil ve şartları, zayi, hasar, onarım, kadro standardı dışı bırakılması, eğitim ve görevde kullanılan mermilerin bedelli veya bedelsiz temini ve diğer hususlar ise yönetmeliklerle belirlenir. Silah ve mermi satışlardan elde edilen Türk Lirası ve döviz karşılığı tutarlar ise; bütçeye gelir olarak kaydedilir. Bu silahlar ile ilgili muameleler her türlü vergi, resim, harç ve resmi kuruluşlara ait ardiye ücretinden muaftır. (6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun Ek Madde 8.)
Artık hâkim ve savcılar da bu olanaktan yararlanarak Milli Savunma Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından temin edilen yerli veya ithal tabancaları, bedeli mukabilinde zatî silah olarak satın alabilirler… Nerede ve nasıl kullanacakları bir yana, bu yolla silah satışları artacak.
Böylece yapılmaması gerekirken avukatlara sağlanan kolaylıklar yanında, daha önce silah edinme kolaylıklarından yararlanan hâkim ve savcılar arasındaki eşitsizlikleri gidermek adına, yeni hâkim ve savcıların silahlanma yardımından yararlanması sağlanmış oldu!
Kanun koyucu hâkim ve savcılara yapılabilecek saldırıları caydırabilmek için silah temininde yardımcı olmayı tercih ediyor. Eğer hâkim ve savcılar silahlanırlarsa ve gerekçedeki gibi saldırılara karşı savunma amaçlı olarak silahlarını kolaylıkla şahsi olarak temin edebilirlerse; bu onların güvenliği için iyi olur diye düşünülmüş! Bu düşünce hatalıdır. Tıpkı avukatların can ve mal güvenlikleri için silahlandırılmasında sağlanan kolaylıklar gibi…
Bu yöntem hiçbir güvenlik sağlamaz, aksine bireysel silahlarla işlenen cinayetleri ve ölümleri çoğaltır.
Umut Vakfının verilerine göz atın bir ara… Sadece bir tespitin altını çizelim: “Bireysel silahlar halk sağlığını tehdit ederler: ölüm, yaralanma ve sakatlanma. Ülkemizde her yıl ortalama 4500 kişi bireysel silahlarla ölmektedir.(…) Dünya Sağlık Örgütü, Şiddeti Önleme programında ateşli silahlara erişimin kısıtlanmasını alınacak ilk 3 sıradaki önlemler içerisinde önermektedir.” (http://www.umut.org.tr) Kendini veya yakınlarını korumak için edinilen silahların yüzde 57’si ne yazık ki yakınlarınızın ölümüne neden oluyor.
Hukuk güvenliğini bireyleri silahlandırarak sağlayamazsınız. Hele hele yargı mensuplarının can güvenliğinin sağlanamadığı ve her an saldırı ve tepkilerle karşı karşıya olduğunu tespit ediyorsanız; onların korunması için “bedeli mukabilinde zati silah olarak satın alabilecekleri” yolları çoğaltmak değildir devletin görevi… Hukuk güvenliğini sağlamak ve üstünlük tanımak ölümleri azaltır.
Bireysel silahlara erişim yollarının azaltılması gerekirken; bilgisayar yardımı sağlanan hâkim ve savcılara bu yardımın yanında “zati silah satmak” için kanun yapmak yaşam hakkının korunması için bulunabilecek bir çare midir? Yoksa ölümlere giden yolların açılması mıdır?
8 Aralık 2014
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN