GÜNEŞ ÖZAYTEN
Geçen haftaki yazımızda, İtalyan Yeni Gerçekçilik Film akımından bahsetmiştik. Bu akımın, 90’lardan günümüze kadar gelen süreçteki en önemli temsilcisi, her biri birer başyapıt olan filmlere imza atmış, çağdaş sinema tarihinin en önemli isimlerinden biri olan İtalyan film yönetmeni Giuseppe Tornatore… Özellikle 1988’de yapmış olduğu “Cinema Paradiso/Cennet Sineması” filmiyle pek çok sinemacıyı ve sinemaseveri etkilemiş olan bir yönetmen. “Cennet Sineması”, “1900 Efsanesi”, “Malena”,ve son olarak çekmiş olduğu “Baaria” filmlerinden bazıları… Tornatore’nin filmlerinin önemli karakteristik özellikleri var. Filmlerinde çoğunlukla, doğup büyüdüğü çevrede, yani Sicilya’nın kasabalarında geçen hikayeleri anlatıyor. Tornatore, çok iyi bildiği kasaba yaşantısını, taşradaki küçük burjuvaziyi, insan ilişkilerini, genellikle büyüyüp gelişmekte olan çocukların gözünden anlatmayı tercih ederken, seyirciye kendi vizöründen Akdeniz coğrafyasını ve insanını gösteriyor. Ancak filmlerindeki, Akdeniz’e özgü lirizm, sosyal gerçekçi yönünü örselemiyor, tam tersine pekiştiriyor. Kendi yazdığı filmlerinin senaryoları ise bir dantel kadar narin ve aynı zamanda çok katmanlı bir hikaye yapısına sahip. Tornatore, filmlerinin senaryolarında bireyin yaşadığı duygusallıklara, açmazlara değindiği kadar, bireyin içinde yaşadığı toplumun da açmazlarını ele alıyor.
Tornatore’nin 2000 yapımı filmi “Malena”, 1940’lı yıllarda Sicilya’da, Syracusa yakınlarındaki bir kasabada geçmektedir. 12 yaşındaki Renato için İtalya’nın 2.Dünya Savaşı’na girdiği gün, ayrı bir önem taşımaktadır; çünkü bu, hem onun ilk bisikletini aldığı, hem de kocası Afrika’da bir askeri birlikte görevli olan güzeller güzeli Malena ile ilk defa karşılaştığı gündür. Tornatore’nin filmleri genellikle ince simgesel anlatımlarla doludur ve bunlara en iyi örneklerden biri de “Malena”nın açılış sahnesidir. Film, faşist rejimin sözcülerinin halka, o gün II Duce’nin (Mussolini) konuşma yapacağını duyurmalarıyla başlar. Tüm kasaba halkı, konuşmayı radyodan dinlemek için meydanda toplanırken, Renato bisiklet edinmenin heyecanıyla sahilde bekleyen arkadaşlarının yanına gider. Mussolini, İtalya’nın müttefiklere karşı savaşa girdiğini ilan eder. Halk coşkuludur. Bu sırada, Renato’yu bekleyen arkadaşları, sahilde bir karıncayla oynamaktadır. Karıncanın üzerine, ellerinde tuttukları bir nevi mercek görevi gören cam ile ısı yansıtmaktadır. Zavallı hayvan kaçacak yer ararken, fonda Mussolini’nin konuşmalarına eşlik eden halkın coşkulu haykırışları duyulur. Çocuklardan biri arkadaşlarına karınca için “acaba öleceğinin farkında mı?” diye sorar. Çünkü tepede filler, emperyal amaçlar için tepişirken, ezilenler daima karıncalar, yani emekçiler ve halk olmaktadır.
Güzeller güzeli Malena için, savaş koşullarında kasabada tek başına ayakta durmaya çalışan bir kadın olmak hiçte kolay değildir. Kasabada ona karşı iki farklı bakış açısı vardır; Erkeklere göre Malena, adeta bir cinsel haz objesidir. Yaşlısından gencine, zayıfından şişmanına, çirkininden yakışıklısına kadar bütün kasabanın erkekleri ona hayrandır. Ergenliğe yeni adım atan, içten içe platonik olarak Malena’ya karşı masum bir aşk besleyen Renato, kasaba halkının Malena’ya karşı bakışının tek şahididir. Hemcinsleri ise Malena’ya karşı tam tersi duygular beslemekte, onu aşırı derecede kıskanmaktadırlar. Malena, onlara göre, “kocalarını, sevgililerini ayartan bir ırz düşmanı”dır. Yer yer bu iki bakış açısı, ahlak, namus gibi konularda farklı nedenlerden dolayı söz birliği ederler. Nitekim bu durum, kasaba meydanında linç teşebbüsüne kadar gider. Tornatore, “Malena”da iç içe geçmiş duygusal katmanlardan oluşan çok güçlü bir film ortaya çıkarır.. Bu katmanlardan ilki, ergenliğe adım atan Renato’nun yaşadığı fiziksel ve duygusal zorlu süreçtir. “Erkek” olmaktadır ve toplumun belli bir bakış açısı vardır. Bu süreçte Renato, Malena’yı adeta cinselliği ve masum güzelliği ile tanrısallaştırarak, idealize eder, bir yandan da kasaba halkının tepkilerini de gözler. Malena ise oldukça yalnız ve mutsuz bir kadındır. Nitekim kasabaya, Afrika’da bir çatışma sırasında kocasının öldürüldüğü haberi gelir. Malena, artık yeni bir yaftayı daha üzerinde taşımak zorunda kalacaktır; “Dul”… Savaş şartları çetindir, ekmek, şeker gibi önemli yiyecek maddeleri karaborsaya düşer. Malena’da herkes gibi bu zorlu şartlar altında yaşam mücadelesi verir, ancak hakkında çıkan dedikodular onu, neredeyse yaşayamaz hale getirir. İtalya ise, bir yaprak gibi 2. Dünya Savaşının ortasında savrulup durmaktadır. Önce Naziler, İtalya’yı işgal ederler. Kasaba halkı, sokaklarda Nazi subayları görmeye alışır. Kasaba burjuvazisi, tıpkı Mussolini rejimi gibi, onları da iyi karşılamıştır. Daha sonra ise Amerikalılar Sicilya’ya çıkartma yapar. Onlar da halk tarafından, “özgürlük” nidalarıyla karşılanırlar. Kasaba burjuvazisi, faşist rejim sırasındaki rolünü, çok çabuk inkar eder. Ancak aynı anlayış, bir kadına Malena’ya karşı gösterilmez. Zamanla toplum baskısına yenilen Malena, gönülsüzce erkeklerin istediği gibi bir “femme fatale” olma yoluna gider. Renato, Malena’nın çaresizce sürüklenişinin tek masum tanığıdır. Amerikalıların kasabaya girdiği gün, Malena, kadınlar tarafından kasaba meydanında tekme tokat dövülerek, linç edilmeye kalkışılır.
Film, 2000 senesinde En iyi Sinematografi ve En İyi Müzik dallarında Oscar heykelciğinin sahibi olmuş. Syracusa’da çekilen filmde olağanüstü güzel mekanlar ve filmin güçlü görselliğiyle, efsanevi İtalyan film müzisyeni Ennio Morricone’nin filmin görselliğini pekiştiren müziklerinin ödüle değer bulunması olağan… Filmin başrollerinde son dönem İtalyan sinemasının en çekici ve en büyük aktristi olan Monica Bellucci var. Bellucci’ye, genç ve saf Renato rolünde Giuseppe Sulfaro eşlik ediyor. Bu tutkulu,lirik, yer yer gülümseten, yer yer hüzünlendiren, ancak çokça düşündüren film, görsel kitaplığınızda bulunmasını önereceğimiz türden bir çağdaş sinema klasiği… Aynı zamanda, “Malena”, İtalyan ve hatta Akdeniz Sinemasıyla, Yeni Gerçekçilik Film Akımının tüm karakteristik özelliklerini taşıyan bir film… (gunesozayten@gmail.com)
(Aydınlık gazetesi, Kitap eki, 21.02.2014)
“Malena”
Yönetmen:Giuseppe Tornatore,
Oyun:Monica Bellucci, Giuseppe Sulfaro
88 dakika, İtalya 2000
DVD:As Sanat
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN