Alpaslan KÖRÜKÇÜ
Ayrılmak istediği imam nikahlı eşi tarafından el bombasıyla öldürülmek istenen Hacer Çelik, Muşkara Gazetesi’ne konuştu: “3 aydır hayatımız zindan oldu.
Çelik, “3 aydır hayatımız zindan oldu. Sürekli tehdit ediyordu. Evimizi ve arabamızı yaktı, evimizi kurşunladı, bahçeye uyuşturucu koyup ihbarda bulundu. En son olarak da el bombasıyla öldürmek istedi” dedi.
Öz annesi ve üvey babası ile birlikte yaşayan Çelik, yaptığı açıklamada. Bayram Çelik ile öz babası vasıtasıyla tanıştığını ve 2018 yılında imam nikahı ile evlendiğini söyledi. Evlendiği günden beri şiddet gördüğünü ifade eden Çelik, “Suçunun ne olduğunu bilmiyordum. Öğrendiğimde cezaevine gidip ayrılmak istediğimi söyledim. Kabul etmedi. Cezaevinden çıktıktan sonra hayatımızı zindan etti” dedi. Korku dolu yaşam Korku içinde yaşayan Çelik, şöyle konuştu:
“2 yıl imam nikahlı olarak evli kaldık. Ben şiddet gördüm ayrılmak istedim annemin evine geldim. Tekrar barıştık. Sonra kızımın doğumundan 2 ay sonra cezaevine girdi. Bana adam yaralamaktan cezaevine girdiğini söyledi. Ben sonradan öğrendim dolandırıcılık suçundan girmiş. Pandemi sürecinde evdeydi. Sonra gidip teslim olmamış polisler yakaladılar. O gece zaten biz kavga etmiştik. Annemlerin yanına geldim. Ben buraya geldiğimde yakalanmış, cezaevindeydi. Ben dolandırıcılık olduğunu duyunca cezaevine gidip ayrılmak istediğimi söyledim. Kabul etmedi. 3-4 ay cezaevinde kaldı, rahattım. Sonra cezaevinden çıktığı günden itibaren telefonla tehdit etmeye başladı. ‘Kan dökülür, savaş çıkar, sizi felç bırakırım, yiyecek ekmek bulamazsınız’ gibi sürekli tehdit edildik ailecek.”
Bayram Çelik’in cezaevinden çıktıktan sonra hayatı kendilerine zehir ettiğini vurgulayan Hacer Çelik, şunları söyledi:
“Cezaevinden çıktıktan 3 gün sonra evi ve arabayı yaktı, evi kurşunladı. Daha sonra polisler güvenliğim için beni kadın sığınma evine götürdüler. Ben sığınma evindeyken evin bahçesine uyuşturucu saklamış, sonra da kendi polisi arayarak ihbar etmiş. Ondan sonra yakalamışlar. Mahkeme de adli kontrol şartıyla serbest bırakmış. Ben tekrar eve geldikten sonra da bu olay oldu. İçerden çıkmamasını istemiyorum. Çünkü içerden çıkarsa yine aynı şeyleri yapacak, bize rahat vermeyecek. Biz 4 canız korkuyoruz. Hepimizin canı tehlikede.”
Şiddet gören kadınlara da seslenen Çelik, “Hiçbir kadın şiddete sessiz kalmamalı. Erkeklerin değişiriz dediğine inanmasınlar. Değişmiyorlar. Bugün yapan yarın yine yapar. Yapmam dediklerine inanmasınlar, sonuna kadar savaşsınlar. Korkmasınlar elinden kurtulamam diye. Ben de öyle düşünüyordum ilk başlarda şiddet görürken. Bu hep böyle devam edecek diye ama kurtuldum. Çok şükür şu an cezaevinde” dedi.
“Kendi çocuğunu öldürecekti Allah korudu”
Üvey baba Erdal Yaprakkaya da ailecek çok sıkıntı çektiklerini belirterek, “Biz kirada oturuyoruz. Bu olaylar başladığından beri komşular çok rahatsız oluyor ve ev sahibi de evden çıkmamızı istiyor. Herkes haklı. İnşallah içerden çıkamaz. Arabamı yaktı, evimi yaktı, kurşun sıktı. Çocuğunu görmek istediğini söylüyor, ama hiç iyi niyetli yaklaşmadı bize. Gelip çocuğunu görmek istediğini söylese zaten gösteririz. Ama iyi niyetli yaklaşmadı, geceleri sürekli tehdit etti” dedi.
Yaprakkaya, şunları söyledi:
“Cumartesi günü pazardan geldim yemeği yedikten sonra yattık kısa süre sonra gürültü geldi, balkona çıktığımızda siyah giyimli birinin kaçtığını gördüm. Baktım Bayram. Polisi aradık ihbarda bulunduk. Daha sonra el feneriyle balkondan bahçeyi kontrol ederken kapıyla balkon demiri arasında tel gördük ortasında da bomba bağlı. Polisi tekrar aradık ve bomba olduğunu söyledik. Polis bizden evin başka bir odasına geçmemizi istedi. 2 dakika sonra da geldiler. Bizi arka balondan tahliye ettiler. Bombayı da bomba imha uzmanı imha etti. Kendi çocuğunun sütü bitmişti. Hacer süte gidecekti. Sokağa çıkma yasağı olduğu için gitmediler. Süte gitselerdi hem çocuğu hem de Hacer ölecekti. Böyle bir vicdansızlık olmaz. Resmen terörist. İçerden çıkmasını istemiyoruz.”
(MUŞKARA, 25.11.2020)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN