ALİ ABADAY (jpardaillan@gmail.com)
İyiyle kötünün giderek karıştığı, net çizgilerin neredeyse yok olduğu günümüzde gri kahramanlar daha göze batmaya başladı. Gri kahramanlar eski zamanların iyi kahramanlarından çok farklılar. Suça meyilliler ve bazen sadece canları istediği için veya o an doğru olduğuna inandıkları için kötü işler yapabiliyorlar. Ayrıca çok akıllı kararlar alamadıkları zamanlar olduğu gibi kimse de umurlarında olmayabiliyor. Tabii bazı eksik yanları, kötü alışkanlıkları da onların beyaz alandan gri alana kaymasında bir neden.
Amerikalı polisiye roman yazarı Lawrence Block’un kaleme aldığı Matthew Scudder da böyle bir kahraman. Eski polis ve alkolik, ama artık ikisi de değil. Hayatını kendi değimiyle, “bazı arkadaşlara yardım ederek” kazanıyor. Uzun süredir polisiye edebiyatın bilinen karakterlerinden biri olan Matthew Scudder şimdi A Walk Among The Tombstones/ Kanunun Ötesinde kitabından aynı isimle uyarlanan yapımla bir kere daha beyaz perdede.
New York Polis Departmanı’nda görevli olan Matthew Scudder (Liam Neeson) 1991 yılında sabahtan içki içerek başladığı bir günde, gittiği barın soyulduğuna ve sahibinin öldürüldüğüne tanık olur. Soyguncuların arkasından fırlayarak onlara ateş eden Matthew hepsini öldürür.
Aradan 8 yıl geçmiştir ve Matthew, Adsız Alkolikler toplantılarına gitmektedir. Artık polis değildir. Özel dedektiflik yapmaktadır ancak lisansı olmadığı için bunu “bazı arkadaşlara yardım etme” olarak adlandırmaktadır. Bir toplantı çıkışı Peter (Boyd Holbrook) adında bir bağımlının ağabeyine yardım etmesini istemesi üzerine Kenny Kristo’nun (Dan Stevens) evine gider.
Uyuşturucu satıcısı olan Kenny’nin karısı kaçırılmış, fidyeyi ödemesine karşın eşi öldürülmüştür. Polise gidemeyen Kenny, Matthew’den katilleri bulmasını ister. İlk başta bu işe yanaşmayan Matthew kısa bir süre sonra fikrinin değiştirir. Kenny’nin eşinin cinayetine benzeyen cinayetleri öğrenmek için gittiği kütüphanede T.J. (Brian “Astro” Bradley) isimli evsiz bir çocukla tanışır. T.J’in yardımıyla geçmişe bakan Matthew oldukça ilginç bir cinayet zinciri bulur.
Kanunun Ötesinde ilk bakışta bilindik bir özel dedektif hikâyesi gibi geliyor seyirciye. Polisliği geride bırakmış, hayatta tutunacak pek dalı olmayan, eski günahlarının bedelini ödemeye çalışan bir adam. Karşısına zorlu bir dava çıkıyor ve her türlü zorluğa karşın bu davayı çözmeye çalışıyor. Ancak Liam Neeson’ın oldukça iyi oyunculuğu ile bu durum biraz değişiyor. Karmaşık bir ruhsal yapıya sahip olan Matthew rolünü Neeson oldukça başarıyla canlandırıyor. Ayrıca gerek araştırmayı yaparken insanlarla gerek T.J. ile kurduğu diyalog da filmi izlenir kılan unsurlardan biri.
Bu arada sokaklarda yaşayan, okumaya meraklı, mümkün oldukça kütüphanede uyuyan T.J. karakteri de eski günlerden beri var olan, dedektifin yardımına koşan çocuk tipinin yeni bir versiyonu. Brian Bradley’in oynadığı bu tip eski zaman polisiyelerini de akıllara getirdiği için Kanunun Ötesinde’ye hoş bir renk katıyor.
Kanunun Ötesinde katilin kim olduğunu sonuna kadar saklayan filmlerden değil. Daha başlardan katilin kim olduğu seyirciye gösteriliyor. Ne var ki cinayetlerin devam etmemesi için Matthew’un zamana karşı mücadele etmesi gerekiyor. Bu noktada senarist ve yönetmen Scott Frank kimi geri dönüşler ile filmin temposunu yükseltmeye çalışmış ancak her istediğinde başarılı olamamış.
İlk olarak Jeff Bridges tarafından canlandırılan Matthew Scudder karakteri Kanunun Ötesinde ile biraz daha romanlardaki hâlini anımsatıyor. Polisiye filmler kategorisinde çok da göze çarpacak bir çalışma olmasa da Liam Neeson’ın oyunculuğu için izlenmeyi hak eden bir yapım.
***
KANUNUN ÖTESİNDE
Yönetmen: Scott Frank
Görüntü Yönetmeni: Mihai Malaimare Jr.
Senaryo: Scott Frank
Oyuncular: Liam Neeson, Maurice Compte, Patrick McDade, Laura Birn
(Taraf, 14.11.2014)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN