Post image
Dijital vizyondakiler

 

Tuğçe MADAYANTİ DİZİCİ

Sinemalar hâlâ kapalı veya tam randıman çalışmadığı için dünya seyircisinin gözü dijital platform vizyonlarından ayrılmıyor. Doğal olarak da platformların büyük rekabetleri devam ediyor. O kadar çok yeni yapım, yeni sezon vizyona giriyor ki insan ne izleyeceği konusunda kararsız kalıyor. Hangi diziyi izleyeyimciler için bu hafta beş ayrı platformun yeni dizi yapımlarını izleyerek değerlendirdim.

MARE OF EASTTOWN

Bahsedeceğim dizilerden ilki kendini diğerlerinden avantajlı olarak ayırabilen, HBOMax’in Mare of Easttown isimli dizisi. Easttown, Pennsylvania’nın küçük bir kasabası ve Mare de kasabanın dedektiflerinden. Henüz dördüncü bölümü yayınlanan dizinin ilk bölümde gizemli bir cinayet işleniyor. Cinayet hikâyesinin, herkesin birbirini tanıdığı bir yerde geçmesi sebebiyle ilk etapta meşhur İngiliz suç draması Broadchurch dizisini hatırlatan dizi, Mare’in karakterine Kate Winslet’ın getirdiği detaycı ve derin katmanlar ile HBO’nun bir diğer gizem dizisi olan Amy Adams’lı Sharp Objects dizisini de anımsatıyor. Katilin kim olduğunu henüz çok da merak ettirmeyen, Mare başta olmak üzere tüm karakterlerin iç dünyaları ile yolculuğa devam ettiğimiz bir dizi bu. Muhtemelen son bölüme kadar hiçbir şeyin tam anlamıyla çözülmeyeceği bu dizi, ilk üç bölümünde dramı gizemin üzerinde tutmakta. Gerçi son yayınlanan bölümünün finaline bakacak olursak bu denge değişebilir.

 

 

SİVRİSİNEK SAHİLİ (THE MOSQUITO COAST)

Apple TV +, biraz uzunca aradan sonra, klasik romanlardan Sivrisinek Sahili’nin modern uyarlaması olan yeni dizisini haftalık olarak yayınlamaya başladı. Romanın ilk uyarlaması olan Harrison Ford, Helen Mirren ve (büyük harflerle yazdığımı farz edin) River Phoenix’li 1986 yapımı filmi hatırlayanlarınız olacaktır. Ne yazık ki gönlümüzde taht kurmuş olan River Phoenix’in canlandırdığı Charlie Fox karakterinin ışığını bu dizide bulamadım. Paul Theroux’nun bu çok satanlar arasında yer alan kitabı, nafile bir ütopya arayışı ile ilgiliydi. Gençken okuduğumda Allie Fox’un medeniyet tiksintisini çok sevmiş ve Beat kuşağının varoluşçu damarlarını hissetmiştim. Bu sebeple yeni diziden olumlu anlamda beklentim oluşmuştu. İlk bölümüyle, tüketim toplumuna karşı insanın içine dokunan tavrını hissettiren ve kaliteli diyalogları ile seyirciyi etkileyen dizi, mantıksızlıklarla dolu üçüncü bölümüyle inişe hızlı geçti. Saplantılı, paranoyak bir karaktere içi boş bir şekilde dönüşen baba karakterinin iticiliği hikâyede toparlanmazsa, amaçlanan sarsıcılıktan ziyade seyircinin elinde orta kalite macera dizisi dışında bir şey kalmaz.

 

 

ÖTEKİLER (THEM)

Amazon Prime’ın dizilerinden Ötekiler, Netflix’te yayınlanan His House filmi ile benzerlikler taşımakta. Bu filmde Güney Sudan’dan kaçan ve İngiliz kasabasında bir eve yerleşerek yeni hayatlarına başlayan mülteci çift anlatılıyordu. Hem ev hem de yaşadıkları yerde bilinçaltı ve bilinçdışı korku dolu olaylar yaşıyorlardı. Bu tür filmlere -alegorik korku gerilim- demeyi uygun buluyorum. Her şeyin aslında görsel ve metinsel olarak alegorik olarak kavramsallaşarak seyirci tarafından rahatça anlaşılması sağlanan ve bir derdi olduğu için de onlara daha kaliteli keyif veren yapımlar bunlar. Ötekiler de işte bu alegorik korku gerilim türüne ait on bölümlük bir dizi. Gelişmiş modern ülkelerin toplumsal terörünü anlatmak için Ötekiler filmi Amerikan tarihi içerisinden 1950’leri seçerek bir dünya kurmuş. Hikâye Kuzey Carolina’dan tamamen beyazların yaşadığı bir Los Angeles mahallesine taşınan siyah bir ailenin etrafında dönmesiyle de ırkçılık sorununa yakın durmakta.

 

 

BİG SHOT

Disney+’ın basketbol temalı spor dizisinin, oyun sırasında hakeme sandalye attığı için Amerikan Kolej Ligi NCAA’daki işinden kovulan erkek basketbol koçunu kariyerini özel bir kız lisesinde koç olarak devam ettirmek zorunda kalması ile başlayan ilk bölümü ümit verici bir şekilde eğlenceliydi. Çünkü iyi yazılmış ve dünya renkli kurulmuştu. Haftalık yayınlanan dizi ilerleyen bölümlerinde gittikçe Disneyleşmeye başladı diyebilirim.

 

 

GÖLGE VE KEMİK (SHADOW AND BONE)

Netflix’in Leigh Bardugo’nun dünya çapında çok satan romanlarından uyarlanan Gölge ve Kemik, fantastik bir dünyada geçiyor. Karanlıklar Diyarı, sihirli güçlere sahip askerler olan Grisha’lar, biraz aşk üçgeni, biraz sihir bölümler geçip gidiyor. Basit diyalogları ve kötü oyunculukları olan diziyi takip etmesi benim için yorucuydu.

(Birgün, 15.05.2021)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN