Ucuz ölümler ülkesi Türkiye’de, 7 ayda 208 bin 355 trafik kazası meydana geldi, kazalarda bin 943 kişi yaşamını yitirirken, 155 bin 227 kişi yaralandı. Alkollü araç kullanmaktan 60 bin kişinin ehliyetine el konuldu.
Bu süreçte iş kazalarında bin 200 kişi öldü. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun açıklamalarına göre yine 7 aylık süreçte 176 kadın öldürüldü. Bu sayıya Umut Vakfı’nın basında çıkan haberlerden derlediği 1 buçuk aylık sürede işlenen katliamları da eklersek 2014’ün 8 buçuk ayında 215 kadın (ki, buna Doğu illerinde hemen her gün ‘intihar’ edenler dahil değil) ayrılmak, boşanmak istediği, boşandığı vs. gerekçelerle öldürüldü sevgilisi, eşi, eski kocası ya da diğer aile bireyleri tarafından öldürüldü…
Hemen her gün insanlar eften püften gerekçelerle silaha sarılıyor ve birbirini öldürmeye de devam ediyor.
Ve intiharlar her yıl artıyor. Türkiye Psikiyatri Derneği Örgütlenme Sekreteri Şahut Duran, Türkiye’de her 2 saat 40 dakikada bir kişinin intihar ettiğini ve intihar edenlerin yüzde 34’ünün 15-29 yaş grubunda olduğunu belirtiyor. Dünya İntiharı Önleme Birliği’nin (IASP) verilerine göre ise dünyada 40 saniyede bir kişinin intihar ettiğini belirten Duran, her yıl 800 binden fazla kişinin intihar ettiğine dikkat çekiyor. TÜİK verilerine göre de, 2013 yılında 3 bin 189 kişi intihar ederken 50 bin dolayında insan ise intihara teşebbüs etti. İntihara teşebbüste ateşli silahların kullanımı yüzde 32.5. İntihar edenlerin yüzde 34’lük kesiminin genç olması dikkat çekerken Duran’ın da belirttiği gibi yalnızca 19 yaş altı gruba bakıldığında oran yüzde 35’i buluyor…
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 11.6 artışla 273 bin 571 çocuk karakolluk oldu. Suça sürüklenen çocuk sayısı ise yüzde 14.5 arttı. Ve çocuklarımız ve gençlerimiz sentetik uyuşturucu maddesi Bonzai tehdidiyle karşı karşıya. Hemen her gün bir çocuğumuz, her mahallede, her köşe başında peynir ekmek gibi ve onlardan da ucuza satılan bu sentetik uyuşturucu yüzünden hayatını kaybediyor. Türkiye’de 2 milyona yakın uyuşturucu bağımlısının çoğunluğunun 15-30 yaş arasında olduğunu belirten uzmanlar, uyuşturucu kullanım yaşının her geçen gün düştüğüne, sentetik uyuşturucu maddesi bonzainin kullanımının gençler arasında hızla yaygınlaştığına dikkat çekiyorlar. Bonzai kullanımı hızla yayılırken uzmanlar, Türkiye’de 2015’te toplu ölümler meydana gelebileceğine dikkat çekiyorlar.
Her şeyin çözümü eğitim, ama
Evet sokak çocukları, suça itilen çocuklar, çocuk gelinler, çocuk işçiler, katledilen kadınlar, üç kuruşluk ihmallerle ölen işçiler ucuz ölümler ülkesi Türkiye’nin gerçeği… Ama hep böyle mi olmak zorunda?
Elbette ki değil… Ve bu sorunların hepsinin çözümü eğitimden geçiyor…
Üç aylık yaz tatilinin ardından 16 milyon 400 bin öğrencinin eğitim yapacağı yeni eğitim ve öğretim yılı ise 4+4+4 ile büyüyen ve Temel Eğitimden Ortaeğitime Geçiş (TEOG) sistemiyle büyük bir kaosa dönüşen sorunlar yumağı içerisinde başladı Yeni Türkiye’de…
2014-2015 eğitim-öğretim yılında 873 bin öğretmen ders başı yaparken tablo her yönüyle karanlık…
Türkiye genelinde çeşitli gerekçelerle bazı okullar kapatılıp, bazıları ikiye bölünerek imam hatip yapılırken pek çok okul eksikliklerle yeni eğitim-öğretim yılına başladı. En büyük eksiklikleri ise müdür ve öğretmenleri… Tarımın hakim olduğu illerde ise öğrenciler…
Okullar açılırken tarım sektöründe çalışan on binlerce öğrenci tarlalarda çalışmaya devam etti. İstatistiklere göre, Türkiye’de çalışan çocukların yüzde 44.7’si yani 6-17 yaş grubunda 1 milyondan fazla çocuk tarım sektöründe çalışıyor. Tarım sektöründe çalışan çocuk sayısı 2006 yılıyla kıyaslandığında 2012’de yüzde 8.1 artış göstermişti ki, bugün bu rakamın yüzde 10’ları geçtiği sanılıyor.
Okullar müdürsüz, öğretmensiz
Okullar açılırken 7 bin okul müdürü ise görevden alındı. Görevden alınan müdürlerin pek çoğu nereye atandığını bile bilmezken, onların yerine kimlerin geldiği de belli değil (Milli Eğitim biliyor olabilir, ama okullar müdürsüz başladı eğitime). 140 bin öğretmen açığı bulunuyor. 40 bin öğretmenin atamasının yapıldığı söyleniyor. Ama nereye?
Yeni torba yasayla öğretmenlerin rotasyona uğramalarının önü de açıldı. Yani okullar açılırken görevine başlayan öğretmenlerin Şubat ayında görevinde kalıp kalmayacağı meçhul. Kısacağı öğretmenler, her an başka bir okula, il’e atanacağı endişesiyle öğrencileriyle buluştu.
Müdürleri görevden alınan okullar, boya-badanası vs. yapılmadan, bazı okullar da biryandan inşaat sürer halde açıldı. Bazı okullarda aileler, belediyeler okulların eksiklerini gidermek için kolları sıvadı.
Milli eğitimi deneme tahtasına çeviren eğitimcilerin ürünü Temel Eğitimden Ortaeğitime Geçiş (TEOG) sisteminin yarattığı kargaşa ise tüm hızıyla sürüyor.
TEOG sınavına giren 45 bin öğrencinin istemediği halde imam hatiplere, evlerinden çok uzaklarda istemedikleri okullara yerleştirilmesinin kargaşası okulların ilk haftasının en önemli konularından. Öğrenciler nakil başvuruları yaptılar ve hala da yapıyorlar. Ancak henüz hiçbir sonuç alınamadı… Binlerce öğrenci TEOG kargaşası nedeniyle ders başı yaşamadı ve bu haftayı okula gitmeden geçiriyor. Öğrenciler ve veliler, evlerinden kilometrelerce uzaklara kayıtları yapıldığı için isyandalar.
Liselerde Türkiye genelinde 39 bin 37 kontenjan boş kaldı.
Bu kargaşa içerisinde kürtçe eğitim tartışması da devam ediyor. Doğu ve Güneydoğu’da 1 ayda 17 okul yakılırken PKK’nın talimatıyla kürtçe eğitim vermek üzere yapıldığı ileri sürülen okullar açıldı. Diyarbakır, Şırnak ve Hakkari’de açılan bu okullarla ilgili basında çıkan haberler üzerine Diyarbakır Başsavcılığı “izinsiz eğitim kurumu açmak ve örgüt adına suç işlemek”ten soruşturma başlattı. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın da, “kışkırtmaya dönük çalışmalar” açıklamasından sonra bu okullara mühür vuruldu.
Okullara zorunlu ibadethane
Okullar açılırken MEB Yönetmeliği’nde yapılan değişiklik de Resmi Gazete’de yayımlandı. Bakanlık, geçen yıl tepeden tırnağa değiştirdiği Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’ni radikal değişiklikler yaparak yine değiştirdi. Buna göre tüm ortaöğretim kurumlarına ibadethane zorunluluğu getirildi. Yeni yönetmelikte, “Okulda ibadethane ihtiyacı için doğal aydınlatmalı mekan ayrılır” denildi.
Bu düzenlemeyle devlet okullarında din eğitimi cemaatlere bırakıldı. Düzenlemeyle cemaatlerin, tarikatların ders vermelerinin, kitap dağıtabilmelerinin, öğrencileri kendi kurumlarında stajyer olarak eğitebilmelerinin önü de açıldı.
Her okula ibadethane zorunluluğu getirilirken Ankara’da turizm ve meslek lisesinin yıkılacağı ve yerine cami yapılacağı, Samsun’da Türkiye’deki 6 tarım lisesinden biri olan 48 yıllık lisenin de cami yapılması için boşaltıldığı yeni eğitim-öğretim yılının başlangıcına damgasını vurdu.
Söz konusu uygulamanın “Laik eğitimin tamamen bitirilmesi” olduğunu vurgulayan Eğitim-Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, uygulamanın din baskısının öğrenciler üzerinde artmasına neden olacağını belirtirken “AKP iktidarı Türkiye’de çeşitli dinlere ve mezheplere inanan insanları tek dine zorluyor” dedi. Eğitim-İş Kocaeli Şubesi ise yaptığı açıklamada, yeni Torba Yasa ile “yandaş öğretmen döneminin” başlayacağını ileri sürdü…
Binlerce öğrenci ve ailesini perişan eden TEOG sisteminin kaldırılması ve okulların yaygın olarak imam hatip haline getirilmesine yönelik tepkiler ve eylemler sürerken Alevi örgütleri de, “eğitimdeki dayatmalara ve asimilasyona karşı” başkente yürüme kararı aldı…
Görüldüğü gibi eğitimde, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin belki de en belirsiz, en kaotik dönemi yaşanıyor. Kurtuluş Savaşı’ndan yokluklar içerisinde çıkan Türkiye Cumhuriyeti ilk kurulduğunda bile eğitimde böylesine kargaşa yaşanmamıştı. Aileler, öğrenciler perişan edilmemişti, zorlamalarla karşı karşıya bırakılmamıştı…
Okul müdürleri, öğretmenler, öğrenciler, anneler ve babalar herkes, ama herkes eğitim sisteminde yaratılan “çok bilinmeyenli sorunlar” karşısında şaşkın, çaresiz…
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından açıklanan 2014 İnsani Gelişme Raporu’na göre Türkiye, İnsani Gelişme Endeksi’nde 0.759 değerle 187 ülke ve bölge arasında Malezya, Uruguay, Libya, Romanya, Suudi Arabistan, Arjantin gibi ülkelerin çok çok gerisinde kalarak 69. sırada yer almıştı.
4+4+4 uygulamasıyla ilk 4 yıldan sonra pek çok çocuğun okutulmamasının önünün açıldığı, TEOG uygulamasıyla da kaosa sürüklenen Türkiye sizce, gelecek yılın BM İnsani Gelişme Endeksi’nde 69. sıradaki yerini bile koruyabilir mi?
İyi haftalar
Umut Vakfı
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN