Ece EROL
Psikiyatri Uzmanı Dr. Oğuz Tan’ın “Depresyon: Vaka Örnekler ve Çıkış Yolları” kitabı sadece depresyonun nedenlerini ve tedavisini anlatan bir kitap değil; depresyonu kapsamlı bir şekilde ele alan, kitapta yer verilen ‘vaka örnekleri’ ve çizimlerle depresyon hakkında aklınıza takılan pek çok soruya yanıt veren bir çalışma.
Depresyon, dünyada en çok görülen hastalıklardan biri. En temel belirtisi de ‘hayattan eskisi kadar zevk almamak’. İnsan depresyonda olduğu zaman mutluluk duygusunu, yaşama sevincini pek hissedemez. Ancak bu noktada unutmamak gerekir ki, depresyon beyin faaliyetlerinin bozulmasından kaynaklanan biyolojik kökenli bir hastalık. Nasıl ki midemiz, karaciğerimiz hastalanıyorsa beynimiz de hastalanabilir. Beyin hastalıklarının en önemlilerinden biri olan depresyon, hafif veya orta şiddette seyredebilirken ağır bir şekilde de seyredebilmekte. Kitapta bu iki durum vaka örnekleriyle açıklanıyor; “Ağır bir depresyon hastası olan Ömer, bir ayda 80 kilodan 60 kiloya düşmüş, mide ağrısı, nefes darlığı şikâyetleriyle birçok doktora gitmiş, ancak sonuç alamamış ve yataktan çıkamaz hale gelmişti. Gittiği dâhiliye uzmanının yönlendirmesi sonucunda Ömer’i o gün ilk ben gördüm, depresyon teşhisi koyarak psikiyatri servisine yatırdım ve elektroşok tedavisine başladık. Bir ayda depresyonu tamamen düzelmiş, hayata dönmüştü”.
Ağır depresyon vakası olarak verilen bu örnekte depresyonun sadece duygusal değişikliklerden ibaret olmadığını aynı zamanda bedensel belirtilere de çok sık rastlanabildiğine dikkat çekiyor. Bununla birlikte ağır depresyon vakalarında, hezeyan (mantıksız inanç) ve halüsinasyonlar olabileceğini de belirten Dr. Tan, hezeyanın genellikle şizofreni veya paranoya belirtisi olduğunu, ancak ağır depresyonlarda da görülebileceğini bu durumun depresyonun en şiddetli türü olduğunu söylüyor. Kitap depresyonun sebeplerini, ‘depresyonun biyolojik sebepleri’ ve ‘depresyonun psikolojik sebepleri’ olmak üzere iki başlık altında inceliyor. Depresyona sebep olan biyolojik etmenlerin başında beynin ürettiği serotonin, dopamin, adrenalin hormonlarının eksikliği geliyor. Bu maddelerin azlığı kişide sadece depresyona değil aynı zamanda kaygı bozukluklarına da neden oluyor. Bununla beraber, kişinin depresyona yatkınlık yaratan kişilik özellikleri ve yaşadığı üzücü, stresli olaylar da beyin fonksiyonlarını bozarak depresyona zemin hazırlıyor.
Kadınlarda iki kat fazla görülüyor
Kadınlarda depresyon erkeklere oranla neredeyse 2 kat fazla görülüyor, özellikle ergenlik ve menopoz arasındaki dönemde kadınlar erkeklere göre depresyona çok daha yatkın. Bununla birlikte küçük yaşlarda depresyona giren kız çocuğu sayısı da azımsanmayacak kadar fazla. Peki ama kadınlar neden daha çok depresyona giriyor?
Dr. Tan, kadınlarda depresyonun, cinsel taciz kurbanı olmaktan şiddete, eğitimsizlikten hayal kırıklığına, kadınlık hormonlarından lohusalığa ve hatta adet öncesi gerginlik sendromuna kadar birçok nedeni olabileceğini belirtiyor. Evet depresyon kadınlarda erkeklerden daha sık görülüyor fakat depresyonun çocuklar arasında kızlarda mı erkeklerde mi daha sık görüldüğü tam olarak belirlenebilmiş değil. Ancak küçük çocuklarda depresyon sık görülmemekle birlikte çocukluğun ileri safhalarında yetişkin oranlarına yaklaştığını söylemek mümkün. Kitapta depresyonun ‘kısmen’ ırsi bir hastalık olduğu irsiyet faktörünün özellikle çocuk ve ergen depresyonunun ortaya çıkışında rol oynadığı belirtiliyor.
“Depresyon: Vaka Örnekler ve Çıkış Yolları“ sadece psikiyatri uzmanları için değil depresyon ile ilgili aklında soru olan ya da depresyonda olduğunu düşünen herkes için oldukça bilgilendirici bir kaynak.
(Vatan Kitap, Ağustos 2018)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN