Şükrü AĞIRMAN
Aile içi Şiddet Büro Amirliğinde görevli Polis Memuru Özlem Özbek, görevi sırasında yaşadığı deneyimlerini ve tecrübelerini ‘Sessiz Kalma’ isimli eseri ile kitaplaştırdı.
Şiddete ‘Sessiz Kalma
Aile içi Şiddet Büro Amirliğinde görevli Polis Memuru Özlem Özbek, görevi sırasında yaşadığı deneyimlerini ve tecrübelerini ‘Sessiz Kalma’ isimli eseri ile kitaplaştırdı.
Şiddet sadece ülkemizin değil, tüm dünyanın ortak sorunu. Şiddet kavramı; Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı tanımla ‘Sahip olunan gücün veya yetkinin bir başka insana, bir gruba ya da bir topluluğa karşı uygulanması ve bunun sonucunda şiddete maruz kalan tarafta yaralanmaya, psikolojik zarara veya ölüme yol açması ya da bunlara yol açma olasılığının bulunması’ şeklinde açıklanabilir. Şiddet en basit haliyle sert, katı davramş ve kaba kuvvet anlamına gelir. Şiddet bir kişi veya gruba yönelik olarak mağdurun bedensel bütünlüğüne, mallarına veya simgesel ve kültürel değerlerine zarar verecek şekildeki her türlü davramştır. Şiddet denilince nedense fiziksel şiddet gelir zihnimize. Oysa çeşitli şiddet türleri var. Dijital şiddet başta olmak üzere, duygusal şiddet, ekonomik ve diğer şiddet türlerine rastlıyoruz. Toplumsal bir tutku haline gelen ve saatlerce gezinilen sosyal medyada tacize uğrayan kadınlar ve kızlar da sanal tehdit altındalar.
Oysa en büyük duygusal linç online ortamda yaşanıyor. Ayrıldığı sevgilisinin cep telefonunu sosyal medyada paylaşan, kadının adına sahte eskort sayfası açan yüzlerce, binlerce insana denk geliyoruz. Bu yüzden intihar eden, bunalıma giren, psikolojik destek alan çok kadına rast gelebiliyoruz. Kadınlar, şiddete karşı her şekilde, her alanda mücadele ediyor.
Bu mücadelenin neferlerinden biri de mesai saatleri dışında izninden, istirahatından, feragat ederek, âdeta bir sosyal sorumluluk projesi ruhu ile kamu yararı içeren bir kitap çalışması ile polis-halk ilişkisine olumlu katkı sunan polis memuru Özlem Özbek. Bir kadın gözüyle Manisa İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı Soma İlçe Emniyetinde Aile içi Şiddet Büro Amirliğinde görevli Polis Memuru Özlem Özbek, görevi sırasında yaşadığı deneyimlerini ve tecrübelerini ‘Sessiz Kalma’ isimli eseri ile kitaplaştırdı. Ülkemizde şiddete dair çok eser yayımlandı.
Sahadaki yaşanan dramların bir kadın polis tarafından kaleme alınmış olması, bu kitabı daha da anlamlı kılıyor. Eserde şiddet türleri, alınması gereken tedbirler, sığınma evleri prosedürü, şiddetin meydana geldiği andan itibaren nasıl bir yol izlenmesi, kadına sağlanan hukuki haklar, şiddetin tarihçesi, çeşitleri ile ilgili yaşanmış hikâyeler yer alıyor. Kitapta yaşanmış çeşitli şiddet türlerinin kadın ruhu üzerindeki derin izleri hakkında kamuoyuna mesajlar veriliyor.
‘Çok şey biriktirdim’
Yazar Özlem Özbek kitabın ön sözünde de kadınların uğradığı şiddet karşısında düşüncelerini şöyle anlatıyor:
“Bu eseri bütün kadınlara armağan ediyorum. Sayısız kadın tanıdım, çok özellerdi. Kiminin mücadelesine tanık oldum, kiminin başarılarına, kiminin yaşadığı acılara. Kadınlar tanıdım mücadeleyi bırakmayan, yeniden başlayan. Kadınlar tanıdım, pes eden gücü kalmayan heder olan. Kadınlar tanıdım sil baştan, bembeyaz sayfalar açan. Gücüne güç katan, başarılara koşan. Bir kadın olarak hepsinin önünde saygıyla eğiliyorum. Kiminden güç aldım, kiminin yaşadıklarına derinden üzüldüm. Uyuyamadığım, saatlerce düşündüğüm zamanlar oldu. Empati kurdum. Gelen her kadına ona göre yaklaştım. Acısını acımmış gibi yaşadım, derdini derdim gibi dinlemeye çalıştım. Bana çok şey kattılar. Yaz dediler. Anlat bizi, yaşadıklarımızı. Karar verdim yazmaya. Yazmak için her şeyden önce farkında olmak gerekiyor. Kendi kendime düşünen biri olmaktansa düşündüklerimi aktarmak ve paylaşmak istedim. Yazmak istedim, çünkü çok şey biriktirdiğimi fark ettim. Sayısız insan, sayısız olay ve bilinçaltımda yaşanan acısı ve tatlısıyla hayranlık bırakan, motive eden, üzen, coşturan ya da küstüren değişik bir sürü duygu yoğunluğu. Görmezden gelemezdim. Yok sayamazdım ve duyarsız kalamazdım. Yazmak istedim , çünkü kadın özel bir varlık. Yazmak istedim, çünkü dokunmak istediğim hayatlar var. Yazmak istedim, çünkü yazılanları dışa vurmanın ruh sağlığını olumlu etkilediğini ve kişiyi iyileştirdiğim düşünüyorum. Bu nedenle yazdığım her kelime her cümle benim için çok değerli. Yazdım gece gündüz demeden. Yazdım, biriktirerek tecrübe ederek. Çünkü tecrübe ettiklerim, şahit olduklarım beni gözü kara ve korkusuz biri haline getirmişti. Yazdım, çünkü daha fazla içimde tutamayacaktım. Yazdım çünkü yazdıkça yazmaya bağımlı biri haline geldim. Yazdım, çünkü bildiklerini tecrübe ettiklerimi paylaşmak keyif veriyordu. ‘Kurşun bedene yazı akla tesir eder, güçlü olanlar silah tutanlar değil, kalem tutanlardır’ sözünü buraya bırakıyorum. Yazdıklarımın akıllara tesir etmesi ümidiyle…”
(Akdeniz Manşet, 06.01.2021)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN