Post image
Demir Pençe: Bir ailenin gerçek hikayesi

 

Ogan MİTRANİ

Prime Video’da ekrana gelen The Iron Claw izleyiciyi güreş ringlerinin ve spot ışıklarının gölgesinde kalmış bir aile dramasına davet ediyor.

Ülkemizde çok bilinmese de Amerikan güreşi kendi ülkesinde hem çok popülerdir hem de kendi ikonik figürlerini yaratmıştır. Von Erich’ler ise başarıları yanında yaşadıkları olaylar nedeniyle Amerikan güreşinde en tanınmış ailelerdendir. “Lanetli aile” denilmesine yol açan kişisel trajediler spordan bağımsız olarak aile, erkeklik, rol model ve ebeveyn baskısı gibi kavramların insan yaşamını nasıl etkileyebileceğine dair ibret verici ipuçlarını barındırmaktadır. Prime Video’da ekrana gelen The Iron Claw bizleri ringlerin spot ışıklarının gölgesinde kalmış bir dramaya davet ediyor.

Fritz Von Erich (Holt McCallany) 1950’lerde parlamaya başlayan spor hayatında oldukça sükse edinmesine karşın “Dünya Şampiyonu” unvanını elde edememiştir. Ancak güreş esnasında rakibin yüzünü elleriyle kavrayıp parmaklarıyla sıktığı ve onu çaresiz hale getirdiği bir hareket “Demir Pençe” adını alarak onun “alâmetifarikası” olmuştur. Fritz oğullarını da kendisi gibi yetiştirmek ve hatta en azından birinin kendi elde edemediği unvanı almasını istemektedir.

Kevin (Zac Efron) ailenin güreşe en yatkın oğludur. Kazandığı başarılar yanında diğer üç kardeşinin de yönlendiricisi durumdadır. David (Harris Dickinson) ona benzerlikler taşısa da daha ziyade ailenin şovmeni olarak tanınır. Ağrı kesiciler ile başlayan ilaç bağımlılığı ise onun kaderini belirleyecektir. Amerikan güreşinden farklı bir spora, disk atmaya ilgi duyan Kerry (Jeremy Ailen White) ise ülkenin 1980 Moskova Olimpiyatları’nı boykot etmesi üzerine babasının isteğiyle olimpiyat sporculuğundan ayrılarak Amerikan güreşine döner. En küçük oğul Mike’ın (Stanley Simons) merakı müziktir, küçük yerlerde gitarıyla sahne almaktadır, ama bir süre sonra bu hevesini içine atarak ringlerde boy göstermek zorunda kalır.

Mesele performanstır

80’li yılların uzun, hacimli ve dalgalı saçları yanında Texas güneşi altında bronzlaşmış tenleri ile karşımıza çıkan Von Erich çocukları birbirlerine ve aile değerlerine bağlılıklarını her fırsatta göstermektedir. Fritz’in onları antreman saatlerinden, ne yiyebileceklerine dek sürekli el altında tutmasına karşın anne oluşan her duruma razı ve pasif bir konumdadır. Dünya Güreş Şampiyonu unvanı gelir, ama onunla Fritz’in de bahsettiği “ailenin laneti” ölümlerle birlikte bir gölge gibi üstlerine düşer.

Genelde sahte ve sadece seyirciyi eğlendirmek üzere icra edilen bir dövüş olarak bilinen Amerikan güreşinde nasıl dünya şampiyonu olunabileceği sorusuna cevabı ise Kevin müstakbel eşi Pam ile konuşurken veriyor; “Mesele performanstır, kendine inanmalı ve en kaliteli gösteriyi sunabilmelisin.”

Her bir karakterin ayrı bir psikolojik drama konusu olabileceği film daha ziyade Kevin üzerinden devam ediyor.

Yönetmen Sean Durkin önceki filmleri olan Martha Marcy May Madene ve The Nest’e (MUBI) benzer bir şekilde insan psikolojisinin alacakaranlıkta kalan bölümlerini seyirciyi yormadan ortaya koyuyor. Çocukluğunda ölen kardeşe filmde kısa bir gönderme yapılırken, ailenin en küçüğü ve kırılganı olduğu için güreşle pek uğraşamamış ve 21 yaşında intihar eden oğluna ise hiç yer verilmiyor. Geçen yılın sonunda vizyona giren filmin 40’ın üzerinde ödül adaylığı bulunuyor.

(Oksijen, 13.09.2024)

 

 

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN