Klasik bir başlık olacak, ama cezaevleri “doldu taştı”…
“290 kapalı, 59 açık, üç çocuk kapalı, dört kadın açık ve beş kadın kapalı ceza infaz kurumu ile iki çocuk eğitim evi”nin bulunduğu Türkiye’de cezaevleri, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en yüksek doluluk oranını yaşıyor bugünlerde…
Cezaevlerinin kapasitesi, darbe kalkışması sonrası yurt genelinde art arda yaşanan gözaltı ve tutuklamalarla çoktan aşıldı. Bu kapasite aşımı öyle 50-100-500 değil… 10 binlerce fazlalık var cezaevlerinde…
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan “Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonu”nda yaptığı açıklamada, 13 Ocak itibariyle cezaevlerinde 179 bin 611 kişinin bulunduğunu, bu tutuklu ve hükümlülerin 170 bin 759’unun erkek, 6 bin 468’inin kadın, 2 bin 384’ünün ise çocuk olduğunu bildirmişti… Yıldırım’ın verdiği bilgiye göre, bu tutuklu ve hükümlülerden 8 bin 44’ü terör suçlarından cezaevindeydi…
Genel Müdür Yıldırım, o tarihte İnsan Hakları Komisyonu üyelerine yaptığı sunumda, cezaevlerinde sadece 565 kişilik yer kaldığını kapasitenin dolmak üzere olduğunu ifade ediyordu…
Bazı cezaevlerinde kalacak yer sorununu ranzaları üç katlı hale getirerek çözdüklerini anlatan Yıldırım, cezaevlerindeki doluluk oranını azaltmak için sürdürülen ceza infaz projeleri kapsamında, 56 bin 772 kişinin de “denetimde serbestlik kapsamı”nda takip edildiğini söylüyordu… Ki ayrıca 12 Ocak 2016 itibariyle 14 bin 749 kişinin elektronik olarak takip edildiğini de belirtiyordu…
Kapasitesi, 180 bin 176 kişi olan cezaevleri aslında, 31 Mart 2016 tarihi itibariyle dolup taşmış durumda idi…
İstatistiklere bakıldığında, 1970 yılından 2006 yılına kadar yıllara göre, tutuklu ve hükümlü sayısının 50 ile 70 bin arasında seyrettiği izlenirken 2007 yılından itibaren suç işleme oranının arttığı ve cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin sayısının 90 bin 837’ye çıktığı, sonraki yıllarda da sürekli artığı ve son birkaç yıldır 180 binin altına düşmediği görülüyor…
Darbe kalkışması sonrası 200 bini aştı
Kamuoyuna açık en son istatistik olan 31 Mart 2016 itibariyle ise 161 bin 165’i hükümlü, 26 bin 482’si tutuklu toplam 187 bin 647 tutuklu ve hükümlü cezaevlerinde bulunurken bunlardan 6 bin 788’inin kadın, 2 bin 499’unun da çocuk olması dikkat çekiyordu…
31 Mart 2016 itibariyle cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin üçte birinden fazlasının “adam öldürme (28 bin 996), adam öldürmeye teşebbüs ( bin 821), yaralama (23 bin 278) ve cinsel (15 bin 226)” suçlarından cezaevinde oldukları istatistiklere yansıyordu… 42 bin 589 kişinin hırsızlık, 23 bin 278 kişinin ise uyuşturucu suçlarından cezaevinde oldukları görülüyordu…
Ancak 15 Temmuz 2016 günü yaşanan darbe kalkışması sonrası sadece Fethullahçı Terör Örgütü’ne (FETÖ) yönelik operasyonlardaki yoğun gözaltı ve tutuklamalarla (Adalet Bakanı Bekir Bozdağ 9 Ağustos günü AA Editör Masası’nın sorularını yanıtlarken 16 bin kişinin tutuklandığını, 7 bin 668 kişi hakkında da adli kontrol kararı verildiğini bildirmişti) cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin sayısı 200 bini çoktan aşmış bulunuyor…
Ki, bir yandan örgüte yönelik gözaltı ve tutuklamalar sürerken adli suçlarda da artış ve tutuklamalar dikkat çekiyor…
Cezaevlerindeki kapasite aşımı nedeniyle “cezaevlerinde yer yer iki kişinin bir yatakta uyuduğu, gece gündüz nöbetleşe yatanlar olduğu, bazı cezaevlerinde bulunan her boşluğa yer yatakları yapıldığı” ileri sürülüyor…
Böylesine kapasite fazlalığı elbette ki, başta Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü yetkilileri olmak üzere Adalet Bakanı’nı ve diğer ilgili bakanları kara kara düşündürüyor. Ve hükümetin, darbe kalkışması sonrası iğne atsan yere düşmeyecek şekilde tıklım tıklım dolan cezaevleri konusunda çalışmalar yaptığı basına yansırken tutuklu ve hükümlüler arasında da “af” beklentileri yayılmış bulunuyor… Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Prof. Yasin Aktay’da, Adalet Bakanlığı bünyesinde “cezaevlerinin durumunun irdelendiğini, suç ve ceza dengesindeki adaleti bozmayacak şekilde bir takım çalışmaların yapıldığını” doğruluyor…
Bu arada Adalet Bakanlığı’nın terör, cinsel taciz ve tecavüz suçları hariç 4 yıldan daha az ceza gerektiren suçlardan hüküm giyenlerin denetimli serbestlikle salıverilmesi ve 3 yıldan daha az hapis cezası alanlarda ise hükmün ertelenmesi uygulamasıyla ilgili çalışmalar yaptığı ve bu çalışmaların tamamlandığı belirtiliyor.
Üzerinde çalışılan formüller, terör suçlarından yatanlar başta olmak üzere, hükümete ve Anayasal düzene yönelik suçlardan hüküm giyenleri kapsamayacak. Toplumda infial yaratan bazı suçların da kapsam dışında tutulması öngörülüyor…
Cezaevlerindeki yoğun doluluk nedeniyle elbette ki , yöneticilerimiz, yetkililerimiz önümüzdeki günlerde gerekli çalışmaları yapacaklar ki, buna ihtiyaç var… Mahkumlar da muhakkak ki “af” beklentisinde…
Hukukun üstünlüğüne inanan Umut Vakfı olarak affın “iki ucu keskin bıçak” olduğunu, sürekli “af”fın bir çözüm olmadığını anımsatarak daha önceki aflar sonrasında toplumda yaşanan infiallerin yaşanmaması ve kamu vicdanının yara almaması için masaya yatırılan formüllerin çok iyi değerlendirileceğini, değerlendirildiğini umuyor ve bekliyoruz…
İyi haftalar
Umut Vakfı
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN